HİDROJEN ENERJİ HAREKETİ
  ANA SAYFA
 
 



https://youtu.be/X7IyXKQAwLE





https://youtu.be/X7IyXKQAwLEhttps://youtu.be/X7IyXKQAwLE
Resim


    


sehitler_olmez_k.gif

nejat VEZİROĞLU İAHE'görseller' ile ilgili görsel sonucuhttps://youtu.be/X7IyXKQAwLE
PROF DR T NEJAT VEZİROĞLU B.M.IAHE BŞK. ABD  





-BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DÜÜNYA HİHİDROJEN ENERJİ MRK BŞK  ABD U
ttps://youtu.be/X7IyXKQAwLE
https://youtu.be/X7IyXKQAwLE <BELGESEL<TIKLA NEJAT VEZİROĞLU ile ilgili görsel sonucu


abdurrahim barın ile ilgili görsel sonucu           

 

Abdurrahim BARIN < KİMDİR <<<TIKLA

HİDROJEN ENERJİ KONUSU
TÜM SİYASİLERE  -TÜM MEDYA DÜNYASINA TÜM İLETİŞİM KANALLARI  İLE   İLETİLDİĞİ HALDE  SADECE   

Index of /files/uploads/logo/
TV5 Sn Mustafa GEÇER
Sn Selçuk BAS



Sn Celal TOPRAK 


MEDYADA DİLE GETİREN
TEK SİYASETÇİ
TBMM MİLLETVEKİLİ
SN MUHARREM İNCE BEYi 


VE DESTEKLEYEN  KİŞİ KURUM STK YETKİLİLİ  YETKİSİZ  TÜM ÜLKE SEDALILARINI
YÜREKTEN  KUTLARIZ


SAYGILARIMIZLA


Türkiye Ulaş İşULAŞ İŞ SENDİKASI

www.ulasissendikasi.tr.gg

www.hidrojenenerjihareketi.tr.gg 



    www.hiziracil.tr.gg     .gg

Abdurrahim BARIN  Hidrojen Enerji Gönüllüsü 


 

| Hidrojen Enerjisi - Dailymotion 
 Hidrojen Enerjisi - Dailymotion video




HİDROJEN ENERJİ HAREKETİ

-Hidrojen Enerji Gönüllüsü Abdurrahim BARIN Kimdir<<TIKLA


Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu:

"Türkiye, Avrupa Birliği ile

aynı zamanda hidrojene geçmeli..."
Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu:
TEKNİK MAKALE
7. Sayı (Mart Nisan 2006)


Profesör Nejat Veziroğlu’nu tanımayan yoktur...
Veziroğlu; fosil yakıtların tükendiği, çevrenin alarm verdiği gezegenimizde geleceğe doğru çıkmak zorunda olduğumuz yolculuğun rehberi... Birleşmiş Milletler Endüstriyel Kalkınma Örgütü’ne (UNIDO, United Nations Industrial Development Organization) bağlı Uluslararası Hidrojen Enerjisi Merkezi’nin (ICHET) kurucusu olan Prof. Dr. Veziroğlu, bu merkezin çalışmalarını yürütmek için bir süredir Türkiye’de... Merkez, geçen yıl yapılan Uluslararası Hidrojen Kongresi başta olmak üzere bir çok etkinliği sürdürmekte. Profesör Veziroğlu ile ICHET’in, Zeytinburnu’ndaki geçici tesislerinde yaptığımız söyleşiyi ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.


Su ve Çevre Teknolojileri: Hocam, bize hidrojen enerjisi serüveninizi özetler misiniz? Yurt dışındaki çalışmalarınızdan başlayarak, UNIDO-ICHET’e gelinceye değinÉ

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu: İstanbul Teknik Üniversitesi’nde 1.5 yıl okudum; 1941’den 1943’e kadar. 1943’te İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’ye gittim. Londra’da Imperial College’ta okudum ve Makine Bölümü’nden 1946’da A.C.G.I ve B.S.C. derecelerini aldım. 1947’de Imperial College’tan master muadili olan D.I.C. diplomasını, ve 1951’de Londra Üniversitesi’nden ısı transferi üzerine doktora derecesi aldım. Askerliğimi yapıp, devlet ve özel sektörde çalıştıktan sonra, 

1962 yılında Miami Üniversitesi’ne 
öğretim üyesi olarak girdim.


İlk araştırma projem Mars’a gidecek roketin nükleer-hidrojen motorundaki titreşimlerin sebebini bulmak ve gidermekti. O zaman Amerikan Uzay İdaresi, Mars’a seyahat planları yapmaya başlamıştı. Oraya gidecek roketin nükleer enerji ile işlemesi lazım. Çünkü roket dört ayda Mars’a gidecek, astronotlar dört ay Mars’ta çalışacak, ve bu zaman içinde Mars yine Dünya’ya yaklaşıyor. Yörüngeler öyle ki, birbirlerine yakınken dört ayda gidilebiliyor, yörüngeler uzakken belki 8-10 ayda gidilebilecek. Seyahatin başlaması ile bitmesi bir yıl sürüyor ve bu kadar uzun zaman için nükleer enerji şart.

Tepkiyi sağlamak için sıvı hidrojen, nükleer reaktörün ısısından yararlanarak kaynıyor, süper buhar oluyor ve tepki yaratmak için büyük bir hızla roketin egzozundan atılıyor. İşte hidrojenin bu kaynaması sırasında titreşimler oluşuyor. Biz beş sene süren araştırmalar yaptık ve sebebini bulduk. Bunu gidermek için ne yapmak gerektiğini de bulduk. Aynı zamanda hidrojenin uzun seyahatler için iyi bir yakıt olduğunu öğrendim.

1967’den sonra, ‘şehirlerde hava kirliliğini gidermek için nasıl bir yakıt kullanabiliriz?’ sorusu üzerinde beş yıl araştırma yaptık. 

Hava kirliliği bir çok hastalığa neden oluyor. Los Angeles, Chicago, New York, Londra, İstanbul ve Tokyo gibi büyük şehirlerde insanlara çok zararlar veriyor. 

Benzin yerine alternatif yakıtları araştırdık; etil alkol, metil alkol, amonyak, hidrojen ve gördük ki en temiz yakıt, çevreye hiç zarar vermeyen yakıt: Hidrojen. Bu araştırma da beş sene sürdü. 1967’den 1972’ye kadar.

1973’de enerji krizi başladı. Yani Ortadoğu memleketleri diğer memleketlere, bilhassa endüstriyel memleketlere petrol ihracatını durdurdular. Petrol istasyonlarında büyük kuyruklar oluştu ve fabrikalar çalışmalar, şehirlerde trafik durdu. Mesela, ben Tokyo’ya gitmiştim o zaman. Daha evvel de Tokyo’da bulunmuştum ve trafiğin meydana getirdiği hava kirliliğinden dolayı Tokyo şehrinden Fujiyama Dağı gözükmüyordu. Halbuki, bu petrol krizi sırasında petrol yok otomobillerin % 90’ı çalışmıyor. Hava temiz, tertemiz. Tokyo’nun ortasından Fujiyama Dağı’nı görebiliyorsunuz.

1973’te enerji krizi başlayınca ben de Miami Üniversitesi’nde 

Temiz Enerji Araştırma Enstitüsü’nü kurdum. 


Yeni enerji kaynakları arayacağız. Çünkü, petrol tükenecek kömür tükenecek, doğal gaz tükenecek. Enstitünün adının başına Temiz Enerji koydum çünkü fosil yakıtların çevreye verdiği zararları, şehirlere, insana verdiği zararları biliyorum. Temiz Enerji kaynakları bulmamız gerekti. Güneş, rüzgar, su, nükleer enerji, jeotermal enerji, hiç biri petrol gibi doğal gaz gibi kullanışlı değil. Hiçbirini otomobile koyup, otomobili süremezsin. Hiçbirisini uçağa koyup, uçağı uçuramazsın. Düşündüm; eğer biz bu yeni enerji kaynaklarından hidrojen üretirsek problemi çözeriz. Çünkü, hidrojenin en temiz, en randımanlı yakıt olduğunu, seyahatler için en iyi araç yakıtı olduğunu biliyordum. ‘Biz hidrojen üreteceğiz’ dedim ve bunun adını ‘Hidrojen Ekonomisi’ koydum. Çünkü, enerji ekonominin lokomotifidir. Fabrikaları işletmek için araç gereçleri işletmek için enerji lazım.

Washington’a, A.B.D AR-GE vakfına gittim. Bir konferans organize edip, Hidrojen Ekonomisi fikrini yaymak istiyorum, fikri ortaya atınca, bakalım reaksiyon ne olacak dedim? 70.000 USD verdiler. Bir sene sonra, 

18 Mart 1974’te Hidrojen Ekonomisi Miami Enerji Konferansı’nı açtık.


İngilizcesi; ‘The Hydrogen Economy Miami Energy Conference’ kısa adı da THEME Konferansı. Orada konferans açılışında, bu fikri ortaya attım. Çay molası verdik, indim kürsüden, 

muhtelif memleketlerden on kişi yanıma geldi; dediler ki: ‘Dr. Veziroğlu, biz de aynı fikirdeyiz, bir dernek kuralım’. 

O gece konferansın olduğu Miami Beach’teki Playboy Plaza Hotel’de toplandık. On kişi bir de ben on bir kişi.

O gece, 18 Mart 1974 gecesi, toplanan 11 kişiden bazıları diyor ki, bir dernek kuralım ama birkaç sene bekleyelim, belki fosil yakıtların tükenmelerinin ve çevreye verdikleri zararların çözümü için daha iyi bir fikir ortaya atılır. 
Venezuela’dan Dr. Anibal Martinez diyor ki, ‘derhal kuralım derneği’. 
Şimdi, Anibal Martinez bir petrol mühendisi ve OPEC’in kurucularından. Biliyorsunuz,
Venezuela OPEC’in kurucu memleketlerinden birisi ve OPEC kurulurken Venezuela’yı
Dr. Anibal Martinez temsil etmiş. 
Petrolcü, petrol mühendisi, 
OPEC’in kurucusu, 
şimdi diyor ki: 
‘Bu derneği derhal kuralım!’. 

Biz, yani diğer on kişi, şüphelenmeye başladık;

dedik ki ‘Acaba bu adam beşinci kol mu?’Halbuki adam hakikati biliyormuş. Petrolün ne kadar kötü olduğunu biliyor, ısrar ediyor. Onun fikri galip geldi,

Dernek Kuruldu beni Bşk seçtiler Halende Bşk  benim 


Bir dergi çıkarmaya başladık. İlk önce, yılda 4 tane bastık, üç yıl sonra 6, ondan üç yıl sonra 12, iki yıldır da 15 sayı çıkarıyoruz. Çünkü hidrojene ilgi arttı.

Fikri yaymak için iki yılda bir kongreler yapmaya başladık, 

Dünya Hidrojen Enerjisi Kongreleri...

Üniversitelerde, firmalarda AR-GE çalışmaları başladı. Otomobil, otobüs şirketleri, elektrik santralı üreten şirketler hidrojen enerjisi AR-GE çalışmalarına başladılar.

Fakat petrol şirketleri hep bu işin aleyhinde. Milletlerarası Hidrojen Enerjisi Derneği’ni kurduktan sonra petrol şirketleri bize karşı çıktı. Hidrojenden korkmaya başladılar. 
Bize, bu on bir kişiye ‘hidrojen romantikleri’ adını taktılar. ‘Bunlar rüya görüyor, olacak iş değil’ dediler vehidrojeni kötülemek için Shell, British Petrol, Exxon, Mobil gibi bütün büyük petrol şirketlerinin aralarında bulunduğu büyük bir konsorsiyum kurdular. Maksatları; petrolün, doğal gazın, kömürün iyi olduğunu, temiz olduğunu ispat etmekti. Bu konsorsiyum yedi sene evveline, yani 1998’e kadar çalışıyordu.Onlara göre, mesela, şehirlerdeki hava kirlenmesi egzozdan çıkan gazlardan dolayı değildir. Uzaklarda infilak eden yanardağların havaya saldığı zehirli gazlar ve tozlar şehirlere düşüyormuş atmosferden, oymuş sebep! Raporlarından bu çıktı. Ondan sonra, ‘Dünya ısısının artması, iklim değişikliklerinin sebebi karbondioksit değildir’ dediler. ‘Tarlalarda geviş getiren ineklerdir!’ diye raporlar çıktı üniversite profesörlerinin imzalarıyla. Şimdi ben düşünüyorum, petrol şirketlerini nasıl kendi tarafımıza çekeriz diye. 1998’de Buenos Aires’te 12. Dünya Hidrojen Enerjisi Kongresi olacaktı. 1997’de büyük petrol şirketlerine ve bu konsorsiyum üyelerine birer mektup yazdım. ‘1998’de Buenos Aires’te 12. Dünya Hidrojen Enerjisi Kongresi’ni yapacağız. Bir oturumu petrole ayırıyoruz. Lütfen gelin, bize petrol tükendiğinde ne satacağınızı söyleyin.’ Buna çok kızdılar, hiçbirisi cevap vermedi. Fakat Shell şirketi 15 mühendis gönderdi kongreye. Kongreden iki ay sonra, Ağustos 1998’de Shell konsorsiyumdan ayrıldı. Shell’de üç bölüm vardır; petrol arama, petrol çıkarma, petrol taşıma. Şimdi dördüncü olarak hidrojen bölümü de var. Shell’den sonra British Petrol de ayrıldı ve bütün konsorsiyum dağıldı. Şimdi bütün petrol şirketleri, bizim Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı dahil, hidrojen şirketi olmak peşinde, yani petrol tükenince hidrojen satmaya hazırlanıyorlar. Bir çoğu hidrojen dolum istasyonu kurdu ve şimdi 150’den fazla dolum istasyonu var dünyada. Hep petrol şirketleri kuruyor ve hidrojen dolum istasyonlarıyla hidrojen satmaya hazırlanıyorlar.

Su ve Çevre Teknolojileri: Hocam, Türkiye’deki Hidrojen Teknolojileri Araştırma Merkezi nasıl kuruldu? Türkiye’de, yine basından izlediğimiz kadarıyla, resmi makamlarla temaslarınız var.

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu: Şimdi bu merkezin kuruluşuna gelelim. Birleşmiş Milletler beni hidrojen enerjisi üzerine danışman olarak tuttu. Zaman zaman benden rapor istediler. 1988’de yani 17 sene evvel verdiğim bir raporda, dedim ki, 

‘Hidrojen enerjisine geçilmesi kaçınılmazdır ve burada önemli rol oynayacak, dünyada liderlik yapacak bir Birleşmiş Milletler Merkezi kurulmasını öneririm’ 

Bunu beğendiler, benden bir rapor daha istediler. ‘Peki nerede kuralım bu merkezi?’ diye sordular. Ben yeni bir rapor daha verdim, iki memleket önerdim. ‘Birisi’ dedim, ‘Üç kıtanın birleştiği yerde. Bu memleketin kalkınmakta olan bir memleket, endüstriyel memleketlerle kalkınmakta olan memleketler arasında bir noktada olması iyi olur’. ‘Böyle bir memleket üç kıtanın birleştiği yerde bulunan Türkiye’dir.’ ‘Bir de’ dedim, ‘ Kuzey Amerika ile Güney Amerika arasında Meksika’dır.’ İki seçenek verdim onlara. Onlar bana geri döndüler. Dediler ki, ‘Biz Türkiye’yi beğendik.’ Ben bana sormalarını bekliyorum, ‘Türkiye’nin neresinde yapalım?’ diye. MTA’nın Datça’da güzel bir güneş enerjisi laboratuvarı var. Orasını düşünüyordum ben, fakat bana sormadılar. Viyana’daki 

UNIDO teşkilatı, kendi aralarında tetkik ediyorlar ve diyorlar ki 

‘Bu merkez Birleşmiş Milletler Merkezi olacak, kongreler yapılacak. Ondan sonra bilim adamları gelecek, dünyanın her tarafından insanlar gelip çalışacak. Onun için hava ulaşımı kolay olan bir şehir olması lazım. O da İstanbul.’

Bana telefon ettiler, dediler ki, ‘Biz İstanbul’u seçtik’.

1992’de Ankara’ya gittik. Demirel Başbakan, Erdal İnönü bilimsel işlerden sorumlu Başbakan yardımcısıydı. Erdal İnönü ile görüştük, derhal işin ehemmiyetini anladı. UNIDO ile Türk hükümeti arasında böyle bir merkezin İstanbul’da kurulması için ön anlaşma yapıldı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda onay çıkması lazım merkezin kurulması için. 

Dünyayı dolaştık, 
Amerika, Japonya, Çin, Hindistan, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Mısır, Kuveyt... Gitmediğimiz memleketlerle İstanbul’da bir toplantı yaptık. Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Brezilya, Arjantin vs. ve

hepsinden Merkez’in İstanbul’da kurulması için 
olumlu oy vereceklerine dair söz aldık.


1996’da bu karar UNIDO genel kuruluna gitti ve oy birliği ile UNIDO genel kurulu, yani bütün memleketler, bu merkezin Türkiye’de kurulmasını onayladı. Ondan sonra hükümetimiz, bunun müzakerelerinin devamını Enerji Bakanlığı’na verdi. Enerji bakanlığı ile UNIDO arasında müzakereler başladı. 

Birçok hükümet değişti. 
Ben de yardım ettim bu konularda,

Mesut Yılmaz hükümeti onayladı, Ecevit hükümeti onayladı, Milli Güvenlik Kurulu’na gönderildi. Beni davet ettiler, orada anlattım, Milli Güvenlik Kurulu onayladı. İmzalamak, şimdiki hükümetimizin sayın Enerji Bakanı Dr. Hilmi Güler’e nasip oldu. O da bunları tetkik etmiş olarak, bunun Türkiye’ye çok faydası olacağının bilinci içerisinde 

Viyana’da Ekim 2003’te anlaşmaları imzaladı. 

Anlaşmalardan evvel, ‘Bu anlaşmaları imzalayacağım fakat gelip başında durup kuracaksın merkezi’ dediler. Ben de ‘peki’ dedim. Öyle olunca,

Miami Üniversitesi’nden izin aldım.

Mayıs 2004’ten itibaren merkezi kurmak için çalışmaya başladık. 

Şimdi geçici tesislerdeyiz, daimi yer arıyoruz. 

Bir üniversite kampüsünde olacak merkez. 

İdari binalar, laboratuvarlar, konferans merkezi, kütüphane, misafirhane, sosyal tesisler...

Sarıyer’de denize nazır güzel bir yer bulduk. Onun da sözünü aldık, şimdi resmi yazı için uğraşıyoruz. Resmi yazı geldikten sonra, projeler hazırlanacak ondan sonra ihaleye çıkılacak, tahmin ediyorum 3-4 sene içinde daimi yerimize geçeceğiz. Fakat şimdi bu daimi yer hazırlıkları yapılırken, AR-GE çalışması gerektirmeyen işlere başladık. Bunlar nelerdir? Dünyanın her tarafında pilot bölgeler kuruyoruz, pilot projelere başladık. Çin’de su enerjisinden istifade ederek hidrojen üretip bir kasabanın enerjisini sağlayacağız. Hindistan’da üç tekerlekli arabalar hidrojen ile çalışacak. Güney Kore’de otobüs ve otomobil filoları hidrojen ile çalışacak. Azerbaycan’da bir projeye başladık. Libya’da güneşten hidrojen üretilecek. Portekiz adalarında jeotermal enerjiden hidrojen üretilecek. Fas’ta rüzgardan hidrojen üretilecek ve Avrupa Birliği’ne verilecek. Ondan sonra,Türkiye’de iki projeye başladık. İstanbul’da hidrojen ile otobüs işleyecek, Bozcaada tamamen hidrojene çevrilecek, hidrojen rüzgardan üretilecek.

Türkiye’de Türk kaynaklarıyla hidrojen üretme projelerine başladık. Rüzgardan hidrojen üreteceğiz, gece kullanılmayan elektrikten hidrojen üreteceğiz ve bunları doğal gaz boru hatlarına enjekte edeceğiz, doğal gaz-hidrojen karışımı kullanılacak ve hidrojen oranı giderek artacak. 50-60 yıldaşimdiki doğal gaz boru hattı hidrojen boru hattı olacak ve Türkiye hidrojene geçmiş olacak. Dediğim gibi, Türkiye, bütün yakıtını kendisi hidrojen olarak üretecek. Güneş, rüzgar, su enerjisinden, jeotermal enerjiden hatta nükleer enerjiden üretilecek hidrojenin fazlasını Avrupa’ya satabileceğiz. Avrupa’da güneş yok, yer yok. Avrupa hidrojeni Ortadoğu’dan, Kuzey Afrika’dan alacak. Suudi Arabistan, Mısır, Libya, Avrupa’ya hidrojen satmak için hazırlıklara başladı. Fakat biz daha yakınız Avrupa’ya. Bir de Türkiye’de tüm yenilenebilir enerji kaynakları var. Onun için biz daha avantajlıyız.

Su ve Çevre Teknolojileri: Hidrojen kullanımına geçildiğinde teknoloji tümüyle yenilenecek. Örneğin, güç santrallerinde doğal gaz yerine hidrojen kullanılması, baştan aşağı yanma odasının değiştirilmesini gerektirmeyecek mi? Taşıtlarda verimi nasıl etkileyecek, hidrojen kullanımı?


Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu:
 Evet. İleride yakıt pilleri kullanılacak çünkü yakıt pillerinin çok sayıda avantajı var. İçten yanmalı motorlardan iki üç misli daha randımanlılar. Bütün otomobil şirketleri, otobüs şirketleri yakıt pilli otomobiller, otobüsler yapıyorlar çünkü çok randımanlı, hem de temiz. Fakat, yakıt pilleri pahalı, onun için başlangıçta içten yanmalı motorlar kullanılacak. Çünkü içten yanmalı motorlar daha ucuz. Sonra yavaş yavaş onların yerini yakıt pilleri alacak.

Su ve Çevre Teknolojileri: Peki, bu geçiş aşamasında konstrüksiyonu değiştirmek konusunda bir çaba var mı Türkiye’de?

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu:
 Şimdi biz UNIDO-ICHET olarak, Türkiye’nin yol haritasını hazırlıyoruz hidrojene geçmek için. Bunu hidrojen konusunda çalışan bilim insanlarıyla, sanayicilerle, mühendislerle tartışacağız, Türkiye için bir yol haritası ortaya çıkaracağız ve bunu planlamaya sunacağız. Yani istiyoruz ki, Türkiye de Avrupa Birliği ile beraber aynı zamanda hidrojene geçsin. Tabii Türkiye’nin yol haritası Avrupa’nınkinden, Ameri ka’nınkinden başka olacaktır. Onların kendi endüstrilerine, kendi enerji kaynaklarına bağlı olarak yol haritaları var. Onların çoğunda hidrojen dışardan gelecek. Bizim yol haritamızda, biz hem hidrojeni kendimiz üreteceğiz hem ihraç edeceğiz. Fakat, kendi yapabileceğimiz mevcut teknolojilere bina edeceğiz hidrojen sistemine geçişi. Sanayicilere onun için soruyoruz: ‘Ne yapabilirsiniz, ne yapıyorsunuz?’ Mesela Vestel çalışıyor bu konuda, İzmit’te Elimsan şirketi çalışıyor.Bunlar hidrojen ile ilgili çalışmalar yapıyorlar, yakıt pilleri ile ilgili. Vestel gelecek sene ticari olarak yakıt pillerini piyasaya süreceğini ilan etti kongre sırasında.

Biliyorsunuz, çalışmalarımızdan birisi IHEC 2005 Kongresi. Orada sergi vardı. Güney Kore otomobil getirdi. Güney Kore parlementosu beni davet etti, parlementoda hidrojeni anlatacağım milletvekillerine. Bu şekilde ilgiyi artıracağız hidrojen enerjisine dünya çapında ve ülkemizde. Daha sonra hükümetler ve sanayi çevrelerinin katılımıyla yakıt sistemimiz de değişime uğrayacak.

Su ve Çevre Teknolojileri: Hidrojen enerji sisteminde ‘Bor’un önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu:
 Şimdi, biliyorsunuz, dünyanın en büyük rezervi Türkiye’de bor madeninin. Bir çok kullanım yerleri olan bir maden. Cam sanayisinde, seramik sanayisinde, kurşun geçirmez zırh yapmakta, madenleri sertleştirmekte kullanılıyor. Enerjideki en mühim yeri de nükleer enerji. Nükleer enerjide nükleer reaktörlerin kontrolü bor ile yapılır. Her reaktörün üstünde 20, 30, 40, 50 tane bor silindirik çubuğu vardır. Hepsinin altında bir levha vardır, altları da boştur. Silindirik bir delik vardır reaktörde. Reaktörün sıcaklığı yükselmeye başlayınca, yani erime ihtimali doğunca, bu levhalar çekilir, bor çubukları düşer ve bor nötronu emer. Nasıl sünger suyu emiyorsa, bor da nötronları, nükleer enerjiyi meydana getiren parçacıkları emer ve nükleer reaktörün çalışmasını durdurur.

Bor, nötronu emdiği gibi hidrojeni de emiyor. Dünyada en çok hidrojen emebilen maden olan borun, şimdi otomobillerde, otobüslerde hidrojen deposu olarak kullanılması öngörülüyor. Araçlardaki hidrojen depolarının hacmi petrolünkine nispetle üç defa daha büyük ve üç defa daha ağır. Fakat hidrojen borda depolanırsa o zaman petrol ağırlığına iniyor, hacim de küçülüyor. Mesela, sodyum borhidrür kullanılıyor. Suyla karışınca hidrojen çıkıyor ve sodyum borhidroksit oluyor. O sodyum borhidroksitin tekrar sodyum borhidrüre çevirmek lazım ki, o kimyevi maddeyi tekrar ve tekrar kullanalım. Bu pahalı bir işlem. Şimdi dünyanın her tarafında laboratuvarlarda ucuz bir yöntem bulmak için çalışmalar var. Şimdiye kadar piyasaya çıkan otobüs, otomobillerin hemen hemen hepsinde hidrojen, basınçlı kaplarda depolanıyor. BMW otomobillerinde sıvı hidrojen kullanıyor. Yani henüz borda depolanmış hidrojen kullanılmıyor, çünkü henüz ekonomik değil.

Su ve Çevre Teknolojileri: Ama eğer borun ekonomik olmasını sağlayacak bir teknoloji bulunursa, Türkiye’nin bor rezervlerinin tüm dünyanın % 72’si oranında olması bir avantajdır.

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu: Tabii. Dediğim gibi dünyanın her tarafında çalışmalar var. Başarılı olursa, o zaman depolamakta kullanılacak. Mesela cep telefonları ve diz üstü bilgisayarlar için hidrojen borda depolanabilir, orada fiyat o kadar mühim değil, çünkü çok az hidrojen kullanılacak. Sodyum borhidrür orada hidrojen depolanmasında ticari olarak kullanılabilir. Sodyum bor hidrüre çevirmek pahalı olsa bile piyasa bunu kaldırır. Ama otomobillerde ve taşıtlarda henüz karlı değil.

Su ve Çevre Teknolojileri: Bor dışında hidrojen enerjisini depolamak için alternatifler nelerdir?

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu: Hidrojen gazometre benzeri basınçlı kaplarda depolanacak. Eskiden İstanbul’da havagazı vardı, kömürden gaz çıkardı, havagazı. Havagazının yarısı hidrojendir, diğer yarısı yanıcı karbonmonoksit. Karışım boru hatlarından şehre dağılırdı, gazometrelerde depolanırdı. Yemek pişirmek, ısınmak için bu gaz kullanılırdı. Yani dediğiniz gibi, mesela bir elektrik santralinde gece kullanılmayan elektrik, hidrojen olarak depolanır. Gündüz talep çok iken, elektrikle beraber gazometrelerde depolanan hidrojen kullanılacak. Türkiye gibi bir memleket için hidrojen depolamada farklı alternatifler de var. Mesela hidrojen yeraltında boşalmış maden yataklarında depolanabilir. Kömürü almışız, demiri almışız, madenin içini boşaltmışız. İngiltere’de hidrojen demir madeninde depolanıyor. Amerika’da tuz kayalarında; bazen doğal mağaralar var, orada depolanıyor. Doğal mağara olmayan yerde suni, sentetik mağara yapılıyor. Nasıl? İki tane delik açılıyor tuz kayasına, aşağıda dinamit ile patlatılıyor tuzlar, ondan sonra bir delikten tatlı su veriliyor, diğer borudan tuzlu su çıkıyor ve tuzlar eritiliyor. Su tuzları eritiyor, yer altında mağara açıyor ve o mağaralarda hidrojen depolanıyor. Avrupa’da, doğal gazı da böyle depolamaya başladılar. Şimdi Türkiye, Rusya ile anlaşma yaptı, Tuz Gölü altında bu şekilde doğal gaz depolamak için mağaralar yapılacak. Şimdi bütün dünyada her memleketin jeolojisi tetkik ediliyor, ‘Nerelerde hidrojen yahut doğal gaz depolanabilir?’ diye. Bir memleket için doğal gazı gazometrelerde depolamak pahalı, çünkü binlerce gazometre yapacaksın. Hem çok yer alacak hem de çok malzeme kullanılacak. Onun için yer altındaki boşluklarda depolamak ekonomik oluyor, kayıp ise çok az, bir senede %1 oluyor.

Su ve Çevre Teknolojileri: Bu depolamanın çevreye etkisi var mı? Yani suni olarak yer küreye müdahalede mi bulunuyorsunuz?

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu: Boşluklar kullanılacak mümkün mertebede, boş maden yatakları kullanılacak. Yahut, bu şekilde mağaralar yapacağız suni olarak. Ama şimdi hidrojen zehirli bir gaz değil, bu odada hidrojen olsa nefes alsak öldürmez. Hidrojen kullanılınca meydana gelen su, yahut su buharı zehirli değil, hidrojenin solunması da kimseyi öldürmez.

Su ve Çevre Teknolojileri: Bunun doğal dengeyi bozacağı söyleniyor...

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu: Daima mukayese yapmak lazım. Hidrojen ile kıyaslanacak bir şey yok. Onu söyleyenin elektriğini kes, otomobilinin yakıtını al. ‘Yok ben yakıtımı isterim’ der, ‘elektriğimi isterim’ der. Peki, ‘doğal gaz ile mi yapacaksın, hidrojen ile mi yapacaksın, kömür ile mi yapacaksın? Karar ver!’ Seçmesi lazım. Biliyorsunuz, bilimde kıyaslarız. Hepsiyle yemek pişirebiliriz ama hangisi daha temiz, daha ucuz?.

Su ve Çevre Teknolojileri: Peki bu aşamada sizin öneriniz nedir, hocam? Fosil yakıtlar zaten bitecek, onlar bitinceye kadar hidrojeni onları kullanarak mı üretmek, yoksa bitinceye kadar onları yine geleneksel yöntemlerle mi kullanmak?

Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu: Bakın, tabiat yıllardır yaptığımız yıkımı durdurmak için bize mesajlar gönderiyor. Katrina’yı gönderdi, Rita’yı gönderdi. Bundan evvelki en büyük kasırga Andrew kasırgası idi. 1992’de 30 milyar dolar zarar verdi. Şimdi, Katrina ile Rita Amerika’ya belki 200 milyar dolar zarar verdi, ötekinin 7-8 misli. Ayrıca Pasifik’te olan kasırgalar var, Çin’de, Japonya’da, Hindistan’da, Filipinler’de. New Scientist’e bakıyordum. Enteresan bir haber var. Katrina mühim değil diyor. Katrina mühim. Katrina kasırgası neymiş biliyor musunuz? Şimdiye kadar kasırgalar Atlantik’in kuzeyinde oluyordu hep. Kasırgaların coğrafyası ısıya bağlı olduğu ve Kuzey Atlantik’te ısı, özellikle de deniz ısısı daha çok olduğu için kasırgalar buralarda görülüyordu. Şimdi Güney Atlantik de ısınmaya başlamış ve ilk defa Güney Atlantik’te kasırga olmuş. Katrina’dan sonra petrol varili fiyatı 70 dolara çıktı. Gelecek sene 100 dolar mı olur, 200 dolar mı? Allah bilir. Bunlar hep mesaj bize, bir an evvel hidrojene geçmeliyiz. Hem çevreyi korumak bakımından, hem de ekonomi bakımından daha iyi. Zaten aslında petrolü, doğal gazı yakıp çevreyi kirletmemek lazım. Petrol ve doğal gazdan yapılan ilaçlar var. Suni elyaf var, suni kumaş var, plastik maddeler var. Kimya sanayinde kullanmak lazım petrolü, doğal gazı hammadde olarak. Yakarak ziyan ediyoruz, hem de çevreyi kirletiyoruz, yani, bir an evvel hidrojen enerjisine geçmek şart. Artık bunu bütün dünya iyice tetkik etti. Yani karar verdiler ki, en iyi sistem hidrojen enerjisi sistemidir. Buna mesela Amerika’nın petrolcü başkanı Bush bile karar verdi. ‘Hidrojenden, hürriyet yakıtıdır, her memleketi petrole bağımlılıktan kurtaracaktır’ diye bahsetti. Tabii Japonya daha 1974’te karar verdi hidrojene geçmeye. Ben bu fikri ortaya atınca Japonya’dan beni derhal davet ettiler. Tokyo’ya gittim orada birkaç konuşma yaptım. 1975, Japonlar hidrojene geçmek için Sun Shine projesini başlattı. Avrupa 2002’de hidrojene geçmeye karar erdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Prodi, 2002’de yapmış olduğu bir konuşmada, hidrojene geçmeye karar verdiklerini anlattı. Basın toplantısı yaptı Brüksel’de Eylül 2002’de. Prodi orada dursaydı, Amerika’da bir hareket olmayacaktı. Romano Prodi iki cümle daha söyledi basın toplantısında. Dedi ki: ‘Ben, Avrupa’nın Amerika’dan ve Japonya’dan evvel hidrojene geçmesini istiyorum. Zira bu, Avrupa’ya büyük teknolojik ve ekonomik avantajlar sağlayacaktır.’ Ertesi gün, bu beyanat, büyük başlıklar halinde New York Times’ta, Wall Street Journal’da çıktı, tabii Bush’un masasına gitti. Bush’a daha evvel hidrojen hakkında raporlar gidiyordu, okumuyordu. Şimdi bu gazeteler yazınca, danışmanlarını çağırdı. ‘Nedir bu, Avrupa bize neden rest çekiyor ?’ diye sordu ve Amerika da hidrojene geçmeye karar verdi..















































































































































































































































































































rnek kuruldu, 
beni başkan seçtiler; hala başkanım. 


BM GEN SEK  BANKİMOON  İST HİDROJEN ENERJİ  MRK ZİYARETİ   2012

Visit of U.N. Secretary General Ban Ki-moon to UNIDO-ICHET on May 31st, 2012 (long version) adlı YouTube videosunu önizl
e






YAKIT  PİLİ                                                              YAKIT PİLİ                                  HİDROJENLİ  FORKLİFT                       DERS

https://www.youtube.com/channel/UCxdxqG7Q44igmIbjo0vHjfA











                                                  




                                           

NEJAT VEZİROĞLU ile ilgili görsel sonucu
https://youtu.be/X7IyXKQAwLE <<BELGESEL< TIKLA

ABDURRAHİM BARIN 'HİDROJEN GÖNÜLLÜSÜ' ile ilgili görsel sonucu
 


*İSTANBUL ICHET- DÜNYA HİDROJEN TEKNOLOJİ MRK.BŞK.
*USA  IAHE  BŞK.  -  ULUSLARARASI  HİDROJEN ENERJİ KONSEY BŞK.
*USA  MIAMI UNİ. -TEMİZ ENERJİ ENSTİTÜ MRK BŞK.      
                       

ABD Miami Üniversitesi´nde çalışmaya 
Eylül 1962'de başladığımda yeraldığım   
ilk proje

***Mars´a gidecek aracın 
***hidrojen-atom reaktörlü motoruyla ilgiliydi

Ardından dünyanın büyük şehirlerindeki hava kirliliğini ortadan kaldıracak yakıtlarla ilgilendim. 
Araçlarda benzin ve dizel yerine kullanılabilecek 
etil alkol, metil alkol, amonyak ve 
***hidrojeni inceledim. 

***On yıl sonunda hidrojenin 
***en hafif, 
***en verimli, 
***en temiz ve yenilenebilir 
yakıt olduğ
unu görmüştüm.


1973'de enerji krizi başlayınca 
çevreye z
arar vermeyen 
alternatif enerji kaynaklarını araştırmak için 
***Temiz Enerji Araştırma Enstitüsü´***nü kurdum

***. Güneş, rüzgar, su, gel-git, dalga ve 
jeotermal gibi alternatif enerji kaynaklarının hiçbiri
* petrol ve doğalgaz gibi kullanışlı değildi, 
---bir araca koyup araç yürütülemezdi; 
---ayrıca çoğu kesintiliydi,
--- yani depolanmayı gerektiriyordu. 
+++ Bu kusurları ortadan kaldırmak için, 
bunları kullanarak 
+++bir yakıt üretmek gerektiği kanaatine vardım. 
****Zâten en iyi yakıtın 


****hidrojen ***
olduğunu biliyordum.                                                                                                                                                                            



Miami'de düzenlediğim (Mart 1974) bir Konferans'da
 +++Hidrojen Enerji Sistemi ve 
+++Hidrojen Ekonomisi kavramlarını ortaya attım. 

İlk çeyrek asırda (1974-2000) birçok üniversite ve laboratuvarda yapılan çalışmalarla temelleri atılan bu sisteme 2000'lerin başında geçiş başladı. Hidrojenli otobüs ve otomobiller, elektrik üreten hidrojenli yakıt pilleri ve hidrojen hidritli elektrik pilleri piyasaya çıktı. Hidrojen dolum istasyonları kuruldu, kuruluyor. Çalışmalarımız, özendirici tedbir alınırsa, hidrojen enerjisine geçişin 2074'den önce tamamlanacağını gösteriyor.

Hidrojen enerjisiyle ilgili yayın ve konferanslarımın geniş yankı uyandırması üzerine                                                                                                                           


 BM-Sınaî Kalkınma Teşkilâtı 
(UNIDO) 1980'lerin başında bana 
danışmanlık teklif etti.                                                       



1989'da BM'nin bu konuda bir Ar-Ge ve Uygulama Merkezi kurması gerektiğini belirttim. 

Bunun üzerine, Merkez'in nerede kurulabileceği üzerine bir rapor istediler. 


1991'de, Merkez'in endüstriyel ülkelerle kalkınmakta olan ülkeler arasında bir yerde,               



üç kıtanın birleştiği yer olan

Resim
 
Türkiye´de kurulmasını önerdim. 

Bu da olumlu karşılanınca, 
UNIDO ilgilileriyle *üye memleketlerde 
Merkez için 

***+++Lobi faaliyetleri yaptık. 
1996'da UNIDO Genel Kurulu, 
Merkez'in 


 
Dalgalanan bayrak
Dalgalanan bayrak
Dalgalanan bayrak
İstanbul´da kurulmasını oybirliğiyle onayladı.


 UNIDO ile Türkiye arasında hazırlanan iki anlaşma 
>>>21 Ekim 2003'de, Enerji Bakanı,

Dr. M. Hilmi Güler ile 

UNIDO yetkilileri tarafından 

Viyana´da imzalandı. Buna göre

 Merkez 5 yıl içinde ( 2008)kurulmuş olacak.


İstanbul’da hidrojenli otobüsler işleyecek

İstanbul’da hidrojenli otobüsler işleyecek


Hidrojen, oksijenle  bileşerek
suyu oluşturan,
atom numarası 1,
rengi, kokusu ve tadı olmayan,
kısa adı H olan bir gaz...

Prof. Dr. Nejat Veziroğlu,
24 Ocak 1924 Üsküdar doğumlu
Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı...

Dünyaca ünlü bilim adamı
Prof. Dr. Nejat Veziroğlu’nu can kulağıyla dinleyin.

Üsküdarlı Veziroğlu, 80’in üstünde;
babası Afyon Dinar’dan,
annesi Trakya’dan.
Rahmetli Adnan Menderes döneminin
ünlü müteahhidi Kadri Veziroğlu’nun küçük kardeşi.

İlk ve ortaokulu İzmir Karşıyaka’da,
liseyi Pertevniyal’de bitirdikten sonra
1,5 yıl İTÜ İnşaat’ta okumuş.

Sonra Londra Imperial College Makine,
lisans, mastır ve doktora...

‘Nükleer reaktörlerde temasta olan satıhlarındaki ısı naklinin hesabı’

adlı doktora tezinde sunduğu formüllerle
nükleer dünyada çığır açma...

Sonra tropikal Miami,
hidrojen, milliyetçilik, Turancılık, Fethullah Hoca ve daha neler neler...

Burası İSKİ’nin
Altunizade’de
Koşuyolu üzerindeki
Üsküdar Şube Müdürlüğü binası.

Asansörden 2. katta inip
merdivenle bir üst kata çıkacağız.

İçeri girer girmez
karşınıza türbanlı 2 sekreter kız ve
bir başı açık memurla

hocanın yanından hiç ayırmadığı
manevi kızı Ayfer Kale çıkacak.

Tüm binanın tuvaletleri
alafrangadan bozma alaturka.

Birleşmiş Milletler Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi’ne hoşgeldiniz. 

Hidrojen normal basınçta,
normal ısıda
gaz halinde bulunan sentetik bir yakıt... 

- Atmosfer içinde milyarda bir ölçekte var ama,
kainatın yüzde 90’ı hidrojen.

Bütün yıldızlar, Güneş, Jüpiter başta olmak üzere
gezegenlerin tamamına yakını hidrojen.

Kainat kurulduğu zaman
ilk meydana gelen element
hidrojen oluyor.

Kainatı kaplayan hidrojen,

Einstein’ın meşhur
Bing-Bang’iyle etrafa yayılıp yıldızlar meydana geliyor.

Yıldızların çapı,
muayyen bir büyüklüğü bulduğu zaman
içlerinde füzyon dediğimiz kaynaşım reaksiyonu oluyor.

Hidrojen atomları kaynaşıp
helyum,
helyum da hidrojenle kaynaşıp
trityum oluyor.

Bildiğimiz bütün elementler
güneşin içinde fabrika gibi üretilip yüksek hızla fırlatılıyor.

Bunlar uzayda birbirine yaklaştıkça,
yerçekiminden dolayı bir araya toplanınca
gezegenler meydana geliyor.

Mesela bizim dünyamız
güneşin küllerinden meydana gelmiştir.

Uzayda
boşluk denen yerde
santimetre küp başına 1 hidrojen molekülü var. 


Hidrojenin sihirli rakamı var: 74

Hidrojen gazını
ilk olarak
1674’de bir İngiliz alimi buluyor ama, ne olduğunu bilemiyor. 

- 1774’te meşhur Fransız kimyager Lavosière
hidrojenin ayrı ve en hafif bir eleman olduğunu,

yanınca su buharı meydana getirdiğini deneyle gösteriyor.

Ona ‘Su doğuran’ manasına gelen

hidrojen adını veriyor.

Yine bunda bir asır sonra,

1874’te ünlü bilimkurgu yazarı
Jules Verne ‘Issız Ada’ adlı eserinde
hidrojenden söz ediyor.

Bir grup Amerikalı,
balonla Avrupa’ya giderken
fırtınaya yakalanıp Pasifik’te ıssız bir adaya iniyorlar.

Bir gece ateş başında otururlarken içlerinden biri,

‘Kömür bitince taş devrine mi döneceğiz?’ diyor.

Düşünün o zamanlar

petrolün, doğalgazın adı bile yok,
sadece kömür var.

Bir mühendis cevap veriyor;

‘Kömür bitince hidrojen kullanacağız,

kömürden daha kuvvetli bir enerji kaynağı olacak’ diyor.

Ondan bir asır sonra,

1974’te ben Miami Enerji Konferansı’nda çıkıp

ilk kez hidrojen enerjisi fikrini ortaya atıyorum.

O güne kadar bu konuda yazanlar var ama,

hidrojenin
petrolün yerine geçecek

bir enerji olacağını

dünyada ilk söyleyen benim.

Gördüğünüz gibi
her buluşun gelişmesi bir asır sürmüş,

74 sanki hidrojenin sihirli rakamı.



Hidrojen, petrolün yerini almak üzere

Miami,
bizim sosyetiklerimizin de gözbebeğidir elbette.

Rivayet olunur ki,
bilimle başı hoş olmayan
pek çok Türk zenginin
okyanusa nazır villaları, şatoları vardır orada. 

- Miami Üniversitesi’nde

1962’de çalışmaya başladığımda

yer aldığım ilk proje

Mars’a gidecek ilk aracın

hidrojen-atom reaktörlü motorlarıyla ilgiliydi.

1973’teki enerji krizinde
çevreye zarar vermeyen

alternatif enerji kaynaklarını araştırmak için

Temiz Enerji Araştırma Enstitüsü’nü kurdum.

Miami’de
1974’de düzenlediğim konferansla

dünyada ilk kez

Hidrojen Ekonomisi-Hidrojen Enerji Sistemi fikrini ortaya attım.

Önceleri bana
‘Hidrojen Romantiği’ dediler,

ama kısa süre çoğu yanımda yer aldılar.

Hidrojenli yakıt pillerinden

termik santrallere göre
2 kat yüksek randımanlı
elektrik üretmek mümkündü.

Bunu gören elektrik jeneratörü firmaları,

hidrojene ilgi göstermeye başladı.

Hidrojen çok temiz bir yakıttı,

hiç çevreyi kirletmiyordu,

derken otomobil firmaları da konuya el attı.

Sadece petrol şirketleri karşı çıktı,

beni boğmak için
geniş bir konsorsiyum kurdular.

Hatta ‘İklim değişikliğinin sebebi petrol değildir,
geviş getiren ineklerdir’

diye raporlar çıkarttılar.


Buenos Aires’te 1998’de yaptığımız
12. Dünya Hidrojen Enerjisi Konferansı’na

dünyadaki
bütün dev petrol şirketlerinin
başkanlarını davet ettim.

Sadece Shell konferansa 15 mühendis gönderdi,

onun dışındakilerin hiçbiri
cevap bile vermedi.

Yener Bey,
petrol şirketlerinin kendi tahminlerine göre

2015 yılı civarında
petrol ve doğalgaz üretimi düşüşe geçecek.

Petrolün yerini alacak hidrojen de
yine onların istasyonlarında satılacak.


Yıllık bütçemiz 100 milyon dolardan fazla

Veziroğlu
dünyada hidrojen enerjisinin fikir babası olur da,
Birleşmiş Milletler onu kendine danışman yapmaz mı?

- BM’e verdiğim raporlarda

Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi

kurulmasını önerdim.

Uygun bulundu,

UNIDO
(Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü)

benim talebime uyarak

bu merkezin Türkiye’de açılmasına karar verdi.

BM yetkilileriyle birlikte

1992’de Süleyman Demirel ve Erdal İnönü’yle ön anlaşmaları yaptık.

1996’da UNIDO Genel Kurulu
oybirliğiyle çalışmalarımızı onaylayıp

İstanbul’u tescil etti.

Yılmaz, Ecevit hükümetleri anlaşmayı onayladı.

Üniversite kampusu gibi
geniş tesislerimiz olacak,

Sarıyer’de güzel bir arsa bulduk,


Bakan Pepe vermeyi vaat etti.

Sanıyorum
4 sene içinde tesislerimiz biter;

yıllık bütçemiz
100 milyon doların üstünde olacak

ve bu para dışardan gelecek.



İstanbul’un havasında yüzde 18 oksijen var

Şu ömrünüzü adadığınız
hidrojen kaç paralık bir şey,
nerede satılır?

- Şu anda hidrojen,
petrol ve doğal gazdan 3 misli pahalı.
Sıvı hidrojen ise petrolün 3 misli fiyatta.

Halen dünyada
70’den fazla hidrojen dolum istasyonu var,

otomobiller için.

İnşallah
2 sene içinde

İstanbul’da hidrojenle çalışan otobüs işleteceğiz.

Bu arada birkaç dolum istasyonu da kurulacak.

İçten yanmalı otomobillerin
randımanı

yüzde 15-20’dir,

hidrojenlilerde ise

enerjinin yarısı,
yani benzinli motordan
3 kat daha verimli.

Şu anda Rusya,
Amerika ve Japonya’da
nükleer santrallerden
hidrojen üretmek için yoğun çalışmalar yapılıyor.

Pekin’de yapılacak 2008 Olimpiyatı’nda Çin,
sporcuları hidrojenle çalışan otobüslerle taşıyacak.

Halen kiraya verilen
Toyota ve Honda’nın hidrojenli otomobilleri,
2008 den itibaren satışa çıkacak.

Yener Bey,

dünyanın ileri memleketlerinde
artık kömür ve linyit santralleri kurulmuyor.

Avustralya,
40 sene ucuz kömür verecek diye,
İskenderun’da kömürle işleyen santral kurduk.

Al krediyi,
gir borca,

40 sene boyunca
kömür almaya mecbur kal.

Petrolün, kömürün, doğalgazın
çevreye verdiği zarar

yılda 5 trilyon dolar.

Atmosferde
yaşam için gerekli oksijenin

yüzde 21 olması lazım ama,

İstanbul’un havasında
ancak yüzde 18 var.

Çünkü otobüsler,
otomobiller,
kamyonlar

oksijeni çekip yakıyor.

Onun için
baş ağrısından migrene kadar

her türlü hastalık oluyor.


Hidrojen enerjisi sisteminde bunlar yok,

şehirdeki hava kır gibi tertemiz,

hava kirliği sıfır.

Çünkü,
hidrojeni üretirken
onun kullanacağı oksijeni de üretiyoruz.

Hidrojen sudan çıkan bu oksijeni kullanacak,

havadaki oksijeni almayacak.

Hidrojenli araçlarda kullanılan
yakıt pillerinde
hiç hareket eder kısım olmadığı için

gürültü kirliliği olmayacak.



Turan’a inanan milliyetçiyim 

Hocanın ağzınızda milliyetçilik ve benzeri kelimeler sıkça dolaşıyor. 

- Aktif siyasetle ilgim yok

Yener Bey,
her Türk gibi ben de
kendi çapımda milliyetperverim.

Açık söyleyeyim,
ben Türk dünyasının birleşmesini çok isterim,
Turan bir ütopya değil.

Avrupa Birliği’nden çok
Türk Birliği’nin kurulmasını çok isterim.

Niye Türkler bir idare altında toplanmasın,

çok güzel, çok başarılı olur.

İnsan öncelikle
kendi memleketinin,
kendi soyundan,
dininden olanların kalkınmasını ister.

Ben
1962’den beri ABD’de bulunuyorum,
Türk milliyetçisiyim,
orada çok sevilip sayılırım.
Bazı Türkler var,
unutmuştur Türk olduğunu,

evinde bile Türkçe konuşmaz.

Türk olduğunu,
Müslüman olduğunu saklayanlar var,
onlara
Amerikalılar hiç kıymet vermez.

 

 

 
 





tı.!!!      OLMADI -OLAMADI-.

İŞTE NEDEN NASIL OLMADI NIN CEVABINI   ,

HERŞEYDEN HABERSİZ BIRAKILAN

VEFAKAR ,CEFAKAR TEMİZ YÜREKLİ ANADOLU İNSANIMIZIN

 GERÇEKLERİ ÖĞRENMESİ,

DIŞI YERLİ,İÇİ YABANCILARI GÖREBİLMESİ -

AYDINLATILMASI- SONUCU;

İNSANIMIZIN DAHA REFAH VE HUZUR İÇİNDE YAŞAMASI-

ÜLKEMİZİN

YENİDEN DÜNYA DEVLETİ OLABİLMESİ  AMACIYLA 

BU  VATAN ,ÜLKE ,İNSAN  AŞIĞI  GÖNÜLLÜLERCE,

ALLAHIN İZNİYLE,HİÇBİR  ENGELDEN YILMADAN  

hidrojenenerjihareketi BAŞLATILDI


GAYRET BİZDEN ;TAKDİR *ONDAN



 
 

kimden

T. Nejat Veziroglu <@iahe.org>

kime

 

tarih

 

konu

RE: Hidrojen Enerjisi

 

 

 

To: Abdurrahim Barin [tugra113@gmail.com]

 

Subject: Hidrojen Enerjisi

 

Sevgili Abdurrahim:

 

Doğum günü tebrikine, güzel sözlerine ve haberlerine çok teşekkür ederim. Lütfen Nihat Beye gittiğinde “Geçmiş olsun” dileklerimi ilet. 

 

Hidrojen Energji Hareketini başlatmanı tebrik ederim. Web sitenize koymanız için bir İngilizce komşmamı ekte sunuyorum.

 

Başarılar Diler,

 

Gözlerinden Öperim.

 

T. Nejat Veziroglu

President, International Association for Hydrogen Energy (IAHE)

5794 SW 40 St. #303

Miami, Fl 33155, USA






 


www.iahe.org




 

       

Hydrogen Energy Publications

www.hepll.com/



Information for Hydrogen Energy Publications LLC (HEPLLC)
                      

       



     *PRF. VEZİROĞLU *

İST.B.M.HİDROJEN MRK.
 

Unido - ICHET              


KURMAK İÇİN 

  TÜRKİYE YE DAVET

    !!! 2004     2004    2004 !!!


Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET) , Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı'nın bir projesi olan ( UNIDO ). Onun rolü canlı uygulamalarını desteklemek göstermek ve teşvik etmek oldu hidrojen enerjisi , özellikle gelecekteki ekonomik kalkınmayı, artırılması amaçlarına teknolojilerin gelişmekte olan ülkelerde . UNIDO ve arasında imzalanan Güvence Fonu Anlaşması ile kurulan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Türk 2003 yılında Viyana'da 


İSTANBULDA ,UNIDO - ICHET 2004 yılında faaliyete başladı

BM. MRK KURULUŞU İÇİN TANIDIĞI 4 YILLIK SÜREDE KURULAMADDIĞI İÇİN

* BŞK  VEZİROĞLU   ABD YE  DÖNMEK ZORUNDA  KALDI   2008

ARALIK 2012 DE MRK KAPISINA KİLİT VURULDU


 [ 1 ]



İSTANBUL BİRLEŞMİŞ MİLLETLER HİDROJEN ENERJİ MRK 

*ICHET NEDEN AÇILAMADI

.TV PROĞRAMLARI<<<<<  TIKLA



TV 5
GÜNDEN YANSIYANLAR       29-04-2013
M.Kadir ÖZTÜRK
Abdurrahim BARIN 
Türkiye Ulaş İş Gn.Bşk.

TV 5
GÜNDEN YANSIYANLAR  23 NİSAN 2015
M.Kadir ÖZTÜRK
Abdurrahim BARIN 
NBC UZM.



+1 TV

YEŞİL EKONOMİ Celal TOPRAK    23  NİSAN 2015

      Abdurrahim BARIN
      Gn.Bşk
      Türkiye Ulaş İş Sendikası



*** İSTANBUL BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
*** DÜNYA HİDROJEN ENERJİ MRK*** 
                          *İCHET*

---KAPATILMASIYLA ÜLKENİMİZİN  
EKONOMİK İSTİKLAL SAVAŞI NASIL
            >>>KAYBEDİLDİ<<<








                  


                                      

     *PROF. VEZİROĞLU *

    4  YILLIK  ENGELLEMEDEN SONRA,

* TÜRKİYEDEN  GÖNDERİLME TARİHİ*

 İST.BM.HİDROJEN MRK. KAPATMA SÜRECİ


         2008!    2008!     2008

Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET) , Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı'nın bir projesi olan ( UNIDO ). Onun rolü canlı uygulamalarını desteklemek göstermek ve teşvik etmek oldu hidrojen enerjisi , özellikle gelecekteki ekonomik kalkınmayı, artırılması amaçlarına teknolojilerin gelişmekte olan ülkelerde . UNIDO ve arasında imzalanan Güvence Fonu Anlaşması ile kurulan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Türk 2003 yılında Viyana'da ,

İSTANBULDA UNIDO-ICHET 2004 yılında faaliyete başladı

Aralık 2012 yılında kapatıldı. 
[ 1 ]


                        



             AYRILIRKEN

          Peki, Türkiye'ye
       ne gibi mesajınız olacak?
                 Hükümete,
                 şirketlere
 

 

Hükümete mesajı
*** geçen yıl verdim,***
ama cevap gelmedi.

Amerika'da Clinton'a yazıyordum,

***bir hafta içerisinde*** cevap geliyordu.


 

-! Başbakan'a yazı yazdım,

 

  - ! hiç cevap yok,

- ! aldılar mı almadılar mı bilmiyorum?

****- ! Mektup elden gitti Başbakan'a ****aslında ama.......!!!

 

 

Bizde hiç yazışma adabı yok. Benim gördüğüm her yerde, 

İngiltere, Amerika'da bulundum, BM'de çalıştım

***böylesini görmedim.***

O. Çağlar AY



HİDROJEN ALTERNATİF YAKIT TEKNOLOJİSİ. TRANSİST 2011 SUNUMU


          
 

02 Nisan 2009 Perşembe 22:34

AKP Milletvekili ve 
Enerji Komisyonu Başkanı 
Soner Aksoy:





Nejat Veziroğlu gelmişti
        

>>> ADAMI  KOVDUK <<<

>ENERJİ BAK.SÖZÜNÜ TUTMADI.<

 

- yüzde 50 oranında

  doğalgaza bağımlılığın çok mahzurlu olduğunu anlatıyor: 

“Kömür yataklarını

elektrik üretmek üzere veriyormuş gibi gözüküyoruz;

 ama vermiyoruz.


  Su kaynaklarımız var;

veriyormuşuz gibi görünüyoruz, 

vermiyoruz. 

Rüzgâra da istenilen seviyede destek olamıyoruz. 

  Güneşin esamisi okunmuyor

 







     ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI ;

          "Enerji ve maden kaynaklarını verimli,
                  etkin,
                           güvenli,
                                        zamanında
                                  ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirerek

        

                                  

 *** DIŞA BAĞIMLILIĞI

   AZALTMAYI,
***

ve


***ÜLKE REFAHINA  EN YÜKSEK KATKIYI SAĞLAMAYI ***

      ****görev  edindik " ***


                          

   
   
 
İSTANBUL- BİRLEŞMİŞ MİLLETLER -

HİDROJEN ENERJİ MRK

*NASIL ENGELLENDİ* !!!


                        
Resim
                    

             
                    
    

Türkiye Ulaş İş  Gn. Bşk.
Abdurrahim BARIN ın 
İst.Haliç Kongre Mrk. Transist2011 Sunumu
HİDROJEN ALTERNATİF YAKIT TEKNOLOJİSİ. TRANSİST 2011 SUNUMU

Sunumda Kullanılan Slayt
 https://docs.google.com/viewer?a=v&pid=gmail&attid=0.1...>







*** Hİ
DROJEN ENERJİ  HAREKETİ  GÖNÜLLÜLERİ***




KUŞLAR İÇİN VAKIF MÜESSESELERİ KURAN,

8 - 14 YY. BİLİMSEL  POBOTLAR YAPAN,

ÇAĞ DEĞİŞTİREN  İŞLERE İMZA ATAN,

DÜNYADA   ABD  DEN  İLK-TEK  VERGİ ALAN,

NASA İLE AYNI TARİHTE HAVACILIK

ÇALIŞMALARINA BAŞLAYAN ,

  MEDENİYETLERİN  ÖNCÜSÜ OLAN  BİZLER ;


YENİDEN AYAĞA KALKMAK  İÇİN

TÜM İÇ-DIŞ ENGEL VE ENGELLEMELERİ


AŞARAK,   KAVRULMUŞ  ,  İNSANIMIZIN

YÜZÜNÜ YENİDEN  GÜLDÜRMEK,

ÇOCUKLARIMIZA EMİN BİR GELECEK  İÇİN,


İYİ   VE  KALİTELİ YAŞATMAK  İÇİN ,

YENİDEN  TARİHE YÖN VERİR


ÜLKE OLMAK İÇİN   , GÖNLÜMÜZÜ ORTAYA KOYARAK,

TÜM GÜCÜMÜZ LE  ÇALIŞACAĞIZ.

GAYRET  BİZDEN ; TAKDİR  ONDAN


BU DÜŞÜNCEDEN HAREKETLE;

HER BİR GÖNLÜN  YAPACAĞI


BİRŞEYLERİ VARDIR    İNANCIYLA,


BU  HAREKETE   OMUZ VERMEYE


DAVET EDİYORUZ****


*************SAYGILARIMIZLA*************



///////   HİDROJEN   ENERJİ  HAREKETİ  ////////

* her tür bilgi belge döküman duyuru  gayret bekliyor
* Dayanışmaya davet ediyoruz.


[PDF]


 TIKLA

Hydrogen energy in action - unido

www.unido.org/.../Energy.../Energy.../ICHET_7years_book_second_edi...
Hydrogen energy in action. H e-. O. H+. Bipolar plate. Electrode. Gas diffusion layer. Membrane. 2. H2. Air (O )2. INTERNATIONAL CENTRE. FOR HYDROGEN ...



UNIDO ICHET Projesi

İST.TOPKAPIDAKİ  TEDAŞ BİNASINDAKİ GEÇİCİ MRK

  • Address: Cevizlibağ, Sabri Ülker Sk No:38 D:4, Zeytinburnu Merkez/Istanbul - Europe
    Phone:(0212) 416 4848(0212) 416 4848
     
     
     
  • Reviews



istihdam

4 yıl önce
 
 
 
 
 
 
0
59
 

Hidrojen Enstitüsü - Proje Mühendisi, mühendis, asistan, sekrete

 

Project Engineer (ref ISP0707-1)

Engineers/scientists are sought to realise hydrogen energy projects in developing countries. The positions will provide support for the design, specification, procurement, installation and operation of hydrogen energy technologies for stationary or transport applications. The successful candidates will hold good degrees (preferably at M.S. or doctoral level) in engineering or science with specialisation in energy and have at least two years experience in hydrogen as an energy carrier. Past involvement in the specification, procurement, installation and operation of hydrogen technologies in laboratory, pilot or industrial scale for process or energy applications would be an advantage.
 

Engineer (ref ARD0707-1)

This position would suit M.S. or Ph.D. level engineers/scientists with previous experience in industrial or academic applications of renewable, hydrogen or fuel cell technologies. The successful candidates must be able to work independently on hydrogen and fuel cell related projects; help, write and prepare proposals, reports, papers and presentations; and initiate training courses, workshops and meetings for the dissemination of information on hydrogen and fuel cell technologies in Turkey and Developing Countries.

Graduate Assistants (ref GA1007-1)

UNIDO-ICHET is accepting applications from B.S. and M.S. level engineers for part-time employement (3 days a week). Profiles wanted: electrical, electronics and mechanical engineering. Major activities involve helping management with projects and working on the implementation of a fuel-cell lab. Knowledge of practical English is necessary.

 

Communication Assistant (ref CA0308-1)

UNIDO-ICHET is looking for a graduate student in communication. His/her task will be to assist the Centre's Information Officer. The ideal candidate should be a native speaker of the Turkish language with a clear and elegant style and a good sense of contact. S/he should be familiar with desktop publishing, photography and copywriting. Perfect English required.

 

başvurular için; http://www.unido-ichet.org/ichet.org/about_ichet/personnel/directorate/contact_rim_maarouf/contact_rim_maarouf.php

 

 
 
 
 

















kimden T. Nejat Veziroglu <@iahe.org>
kime  
tarih  
konu RE: Hidrojen Enerjisi
 
   

To: Abdurrahim Barin [tugra113@gmail.com]

 

Subject: Hidrojen Enerjisi

 

Sevgili Abdurrahim:

 


 

Hidrojen Energji Hareketini başlatmanı tebrik ederim. Web sitenize koymanız için bir İngilizce komşmamı ekte sunuyorum.

 

Başarılar Diler,

 

Gözlerinden Öperim.

 

T. Nejat Veziroglu

President, International Association for Hydrogen Energy (IAHE)

5794 SW 40 St. #303

Miami, Fl 33155, USA



 Resim

   BŞK.VEZİROĞLU nun  KİTABI  

 Dünya Barışı İçin Türkiye
Dünya Barışı İçin Hidrojen



 
Dünya Barışı İçin Türkiye Dünya Barışı İçin Hidrojen 
 Resmi Büyütmek İçin Tıklayınız
T. Nejat Veziroğlu  
Kaynak Kültür Yayın Grubu
 
    Tükendi
Siyasal Hayat - Türkiye  

Barkod:9799758775407  Sayfa Sayısı:506  Ebat:135-210  Baskı:0-İstanbul 

Eğitim ve iş hayatımın bir kısmını Türkiye´de, bir kısmını da yurtdışında geçirmiş olmam bana

problemlere kuşbakışı ve çok yönlü bakmayı öğretti. Dolayısıyla,

Türkiye´nin kalkınmasına yardımcı, dış ellerdeki Türklerin haklarının korunmasında

faydalı olacağını gördüğüm konularda

zaman zaman devlet adamlarına, parti başkanlarına mektup ve raporlar gönderdim.


Bu kitabın birinci kısmında

bu mektup ve raporların çoğu, aldığım bazı cevaplar ve bazı anılarım yeralmaktadır.

Rapor ve mektuplardaki önerilerin bir kısmı hâlâ geçerlidir.
İnşaallah bunları gerçekleştirmek bir an evvel mümkün olur.

***

Miami Üniversitesi´nde çalışmaya Eylül 1962'de başladığımda yeraldığım                                                                          
ilk proje Mars´a gidecek aracın hidrojen-atom reaktörlü motoruyla ilgiliydi
.
Ardından dünyanın büyük şehirlerindeki hava kirliliğini ortadan kaldıracak yakıtlarla ilgilendim.                                   Araçlarda benzin ve dizel yerine kullanılabilecek etil alkol, metil alkol, amonyak ve hidrojeni inceledim. On yıl sonunda hidrojenin en hafif, en verimli, en temiz ve yenilenebilir yakıt olduğunu görmüştüm.

1973'de enerji krizi başlayınca çevreye zarar vermeyen alternatif enerji kaynaklarını araştırmak için Temiz Enerji Araştırma Enstitüsü´nü kurdum. Güneş, rüzgar, su, gel-git, dalga ve jeotermal gibi alternatif enerji kaynaklarının hiçbiri petrol ve doğalgaz gibi kullanışlı değildi, bir araca koyup araç yürütülemezdi; ayrıca çoğu kesintiliydi, yani depolanmayı gerektiriyordu. Bu kusurları ortadan kaldırmak için, bunları kullanarak bir yakıt üretmek gerektiği kanaatine vardım. Zâten en iyi yakıtın hidrojen olduğunu biliyordum.                                                                                                                                                                            


Miami'de düzenlediğim (Mart 1974) bir Konferans'da Hidrojen Enerji Sistemi ve Hidrojen Ekonomisi kavramlarını ortaya attım. 

İlk çeyrek asırda (1974-2000) birçok üniversite ve laboratuvarda yapılan çalışmalarla temelleri atılan bu sisteme 2000'lerin başında geçiş başladı. Hidrojenli otobüs ve otomobiller, elektrik üreten hidrojenli yakıt pilleri ve hidrojen hidritli elektrik pilleri piyasaya çıktı. Hidrojen dolum istasyonları kuruldu, kuruluyor. Çalışmalarımız, özendirici tedbir alınırsa, hidrojen enerjisine geçişin 2074'den önce tamamlanacağını gösteriyor.

Hidrojen enerjisiyle ilgili yayın ve konferanslarımın geniş yankı uyandırması üzerine                                                                                                                          
 

 BM-Sınaî Kalkınma Teşkilâtı (UNIDO) 1980'lerin başında bana danışmanlık teklif etti.                                                                       1989'da BM'nin bu konuda bir Ar-Ge ve Uygulama Merkezi kurması gerektiğini belirttim. Bunun üzerine, Merkez'in nerede kurulabileceği üzerine bir rapor istediler.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    


1991'de, Merkez'in endüstriyel ülkelerle kalkınmakta olan ülkeler arasında bir yerde,                                                                                                                      




üç kıtanın birleştiği yer olan


Resim

 

Türkiye´de kurulmasını önerdim. Bu da olumlu karşılanınca, UNIDO ilgilileriyle üye memleketlerde Merkez için lobi faaliyetleri yaptık. 1996'da UNIDO Genel Kurulu, Merkez'in İstanbul´da kurulmasını oybirliğiyle onayladı. UNIDO ile Türkiye arasında hazırlanan iki anlaşma 21 Ekim 2003'de, Bakan Dr. M. Hilmi Güler ile UNIDO yetkilileri tarafından Viyana´da imzalandı. Buna göre, Merkez 5 yıl içinde kurulmuş olacak.

Kitabın ikinci bölümü, Hidrojen Ekonomisi kavramını ortaya atmam ve daha sonraki çalışmalarımla ilgili konuşma, tebliğ ve raporlarımın bazılarını, basında çıkan haber, yazı ve mülâkatların bir kısmını kapsamaktadır.

 





 

Resim yükleniyor...










18 WORLD HYDROGEN ENERGY CONFERENCE

OPENING ADDRESS:

CONVERSION TO HYDROGEN ECONOMY

17 May 2010

T. Nejat Veziroglu*

President, International Association for Hydrogen Energy

5794 SW 40 St. #303, Miami, Fl 33155, USA 

      Distinguished Guests, Colleagues and Friends, Ladies and Gentlemen: It is an honor and a privilege to be speaking at the opening of the 18th World Hydrogen Energy Conference. I would first like to thank the organizers, starting with Detlef Stolten, Frank-Michael Baumann, the organizing committee, subcommittees, chairs, members and staff for putting together another successful WHEC Conference, here in Essen, North Rhine-Westphalia, Germany, the designated European City of Culture for the year 2010.  

      This is a great event. This is a great event for Hydrogen Energy. Behind every great event there is a visionary, who conceives the event, who makes the necessary representations to pertinent authorities, and through perseverance and hard work obtains their concurrence and support. In the case of the 18 WHEC conference, there was such a person. Some six years ago, he first prepared an attractive proposal and convinced the IAHE Board of Directors that it would be a great idea to have the 18 WHEC Conference in the industrial heartland of Germany, with many hydrogen producing plants and the world’s biggest hydrogen pipeline system. He arranged meetings between experts in Hydrogen Energy, and the State and Federal Authorities. He talked to authorities and persuaded them at every level. 

      After the preparations started for 18 WHEC, he wrote two booklets on Hydrogen Energy, on its benefits and on its inevitability. Thousands of these booklets have been distributed to energy scientists and decision makers throughout the world, together with information on 18 WHEC, urging them to participate at this conference. At this time, at the realization of his dream, at the opening of the 18 WHEC Conference, I applaud the vision and perseverance of this great Hydrogen Energy pioneer, whom I call a dear friend, Dr. Carl-Jochen Winter. 

___________________________________________


      When it comes to implementing Hydrogen Economy, we always face “Chicken or egg, which comes first?” situation. Last year, there has been important developments in Germany and in Japan to resolve this seemingly conflicting situation for the introduction of hydrogen fuelled transportation. In September 2009, backed by the German Government, seven major industrial companies in Germany, three oil and gas companies, two energy companies, an industrial gas provider, a carmaker plus the German National Hydrogen and Fuel Cell Organization NOW have signed a Memorandum of Understanding, named “H2 Mobility”, for setting up a national hydrogen infrastructure. Automaker Daimler and the hydrogen producer Linde are the lead companies of this initiative. Under the H2 Mobility MoU, by the year 2015, hydrogen producers will establish hydrogen fuelling stations all over Germany with sufficient density, so that a hydrogen fuelled car owner will not have to drive too far to find a hydrogen filling station.  

      This MoU has been followed by a Letter of Understanding signed by key executives of the leading auto manufacturers – Daimler, Ford, General Motors, Honda, Hyundai/Kia, Renault/Nissan and Toyota – pledging individually to implement production and commercialization strategies for launching fuel cell vehicles into the market place beginning 2015. In this year, they expect to market significant numbers of fuel cell vehicles, totaling a few hundred thousands worldwide!  

      Also last year, in Japan, some 13 energy companies and hydrogen producers – including Nippon Oil, Tokyo Gas, Idemitsu Kosan, Showa Shell, Osaka Gas, Toho Gas and Air Liquide Japan – have established an entity called “Hydrogen Supply Technologies Association”. Their aim is to establish hydrogen production, distribution and fuelling infrastructure throughout Japan by the year 2015, so that at the same time hydrogen fuel cell cars could be marketed in the country. Almost all of the Japanese vehicle manufacturers have developed hydrogen fuelled cars and buses, and have been field testing them for the last several years. They are planning to start commercial sales of their vehicles by the year 2015, as well.  

      So starting with the year 2015, Germany and Japan, two important industrial countries, will have the hydrogen infrastructure for production, distribution and delivery of hydrogen, and simultaneously car manufactures will start marketing hydrogen fuel cell cars in large numbers.  

      At a recent hydrogen energy meeting in U.S.A., a resolution has been signed calling on the hydrogen producers and the fuel cell car manufacturers in U.S.A. to jointly develop a program – like the German H2 Mobility Program – for the United States, so that starting with the most promising states (Hawaii, California, Texas, Florida, Pennsylvania, New York, Massachusetts, etc.), hydrogen production and delivery infrastructure should be readied beginning the year 2015, and at the same time hydrogen fuel cell cars should be marketed starting with the states having their delivery systems in place, and covering all the United States in some three decades.  

      The Hydrogen and Fuel Cell Letter April 2010 issue reports that authorities in the European Union are looking at the possibility of having a hydrogen production and distribution system covering the whole European Union, similar to that of the German Initiative.  

      H2 Mobility project of Germany and the Hydrogen Supply project of Japan both started last year, no doubt, will have effect on clean, efficient and sustainable energy planning of all the countries in the world, as they have caused the new initiatives to start in the European Union and the United States.  

      Also, I would like to point out that hydrogen fuel cell vehicles will be more efficient than gasoline fueled vehicles. Experiments show that hybrid hydrogen fuel cell vehicles will be about 80% more efficient than the hybrid gasoline cars. This great efficiency advantage, in addition to their great environmental advantage will be important characteristics of hydrogen fuel cell vehicles, giving them the edge over those running on petroleum. These are all good news. Once people see the advantages of hydrogen fuelled vehicles, once they see that they have no emissions, they have no pollutants, they are quiet and they are efficient, people will never again buy gasoline cars, but hydrogen cars. I can imagine that in two to three decades after 2015, most of the world will have hydrogen fuelled transportation. We shall not only have hydrogen fuelled cars, but also hydrogen fuelled buses, hydrogen fuelled trucks and hydrogen fuelled trains!  

      Another transportation industry which would benefit greatly by converting to hydrogen is the aerospace industry. Airplanes produce a lot of CO2 and a lot of pollutants. They put most of this in the high atmosphere, where it is more potent as a greenhouse gas. Therefore, the United Nations and many countries including the European Union are looking into possibilities of restricting the use of jet fuel by aviation industry. In response to this, airline companies have started experimenting with biofuels to replace the jet fuel. Clearly, biofuels are not the answer. Although, CO2 is supposed to be recycled, they still produce a lot of pollution, CO, NOx, hydrocarbons, carcinogens, and particulates. Plants from which biofuels are produced extract CO2 at the ground level, and biofuels used by aircrafts will put the CO2 in the high atmosphere, where it causes more harm as a greenhouse gas.  

      Consequently, the correct solution to the woes of the aerospace industry is to use liquid hydrogen as a fuel. Already a lot of experience exists in using and handling liquid hydrogen by aerospace companies and organizations. I strongly recommend that similar to the H2 Mobility initiative, similar to the Hydrogen Supply initiative, liquid hydrogen producers, jet engine manufacturers and airplane manufacturers should come together and plan for simultaneously having liquid hydrogen supply systems in airports, while having available airplanes to fly on liquid hydrogen. In addition to having great environmental benefits in converting airline industry to hydrogen, there will also be economic benefits. Hydrogen is three times lighter than jet fuel for the same amount of energy. As a result, at the takeoff of a long distance flight the weight of the fuel will not be about 60% of the total weight of the aircraft plus passengers and cargo, the weight of hydrogen fuel will be only 20% of the fully loaded airplane. This means that for the same amount of energy, hydrogen fueled airliners could double the number of passengers and/or cargo, as compared with jet fuel aircraft.  

      Hydrogen will also help with the early introduction of supersonic and hypersonic transportation. Engines of such airplanes prefer fuels with high flame velocity, and hydrogen has the highest flame speed of any fuel, including the fossil fuels. Also, liquid hydrogen could be used to cool the outer surfaces of the airplanes, in order to reduce the frictional heating, which is necessary for supersonic and hypersonic flights.  

      One advantage airline industry will have over the surface transportation industry in introducing hydrogen is that in the former case the number of filling stations required will be much less. Initially, liquid hydrogen filling stations could be placed in the world’s major airports starting in about 10 to 15 years, and then spread to the other airports. I expect that if the involved industries start planning now, we could see the first hydrogen fuelled subsonic transport operating in about 10 years’ time and the supersonic transport in about 15 years’ time.   

      I would like to point out that presently the cheapest hydrogen is produced by fossil fuels, specifically by coal and natural gas. Since hydrogen fuel has much higher utilization efficiency, one can get more energy – and much cleaner energy – by converting natural gas to hydrogen, than using it directly as a fuel for transportation or electricity generation. By the same token, efficiency-wise and environment-wise, it is much better to produce hydrogen from coal at the pit head and inject the resulting CO2 and pollutants underground to the spaces vacated by coal, than transporting coal by trains and/or by ships to power plants and producing electricity. In this way, we can have more useful energy and we can have much more cleaner energy. We would also save in transportation costs, since transporting hydrogen by pipelines is much cheaper than transporting coal (which is mostly ashes) by trains and/or ships. We know that North Rhine Westphalia has large coal deposits, and also it has an extensive hydrogen pipeline system. This state could pave the way to inexpensive clean energy by using their vast deposits of coal to produce clean and efficient hydrogen fuel, and help Germany and the European Union in converting to the hydrogen energy system.  

      There are also large coal deposits in other countries, in China, Australia, Russia, Europe and the United States. We all know that nobody wants to build a coal burning power plant because of the environmental restrictions and environmental damage. These countries could produce clean and efficient hydrogen where coal is mined, and use the hydrogen to replace the fossil fuels in their countries, and also export some of the excess hydrogen to other countries. This will speed up the conversion to Hydrogen Economy in an economical and environmentally friendly way.   

      Of course, eventually, as the natural gas resources and coal deposits are depleted, and also wherever and whenever it makes economical sense, we shall produce hydrogen using renewable energy sources. Since most renewable energies are intermittent and/or available away from the consumption centers, in order to eliminate the temporal and spatial mismatch between the energy source and the consumer, we shall produce hydrogen. Hydrogen makes the renewable energy sources storable and transportable, and presents them to the consumer as the cleanest and most efficient energy carrier.  

      Hydrogen will also help with the world economy, and help overcome the recession. It will eliminate the spending for remedying the environmental damage and the health expenditures caused by fossil fuels, which this year alone will amount to 6.3 billion U.S. Dollars, about 11% of the gross world product. In addition, Hydrogen Economy – as each and every country will be able to produce their own energy carrier – will eliminate the petroleum wars and reduce the military expenditures. It also will protect Earth’s ecology, protect biodiversity, stop the loss of species, provide humankind with clean and abundant energy forever, and will turn the Planet Earth into a Paradise.  

      Ladies and gentlemen, you are all going to contribute to this worthwhile and noble goal. Full Speed Ahead for Hydrogen Civilization!





18 DÜNYA HİDROJEN ENERJİSİ KONFERANSI

ADRES AÇILIŞ:

DÖNÜŞÜM HİDROJEN EKONOMİYE

17 Mayıs 2010

T. Nejat Veziroğlu *

Cumhurbaşkanı, Hidrojen Enerjisi Uluslararası Birliği

5794 SW 40 St # 303, Miami, 33155 Fl, ABD

      
Değerli Konuklar, Meslektaşlarım ve Arkadaşlar, Bayanlar ve Baylar: Bu bir onur ve 18. Dünya Hidrojen Enerjisi Konferansı açılışında konuşan olmak bir ayrıcalıktır. Ben ilk Detlef Stolten, Frank-Michael Baumann, organizasyon komitesi ile başlayan, organizatörler teşekkür etmek istiyorum, alt komite, sandalye, üyeleri ve Essen burada başarılı bir WHEC Konferansı, Kuzey Ren-Vestfalya, Almanya, araya koymak için personel 2010 yılı için Avrupa Kültür City belirlenir.

      
Bu büyük bir olaydır. Bu Hidrojen Enerjisi için büyük bir olaydır. azim ve çok çalışmak, her büyük olayın ardında, kim ilgili makamlara gerekli beyanda olayı kavrar vizyoner olduğunu ve aracılığıyla elbirliği ve destek alır. 18 WHEC konferansın durumda, böyle bir kişi yoktu. Yaklaşık altı yıl önce, o ilk cazip bir teklif hazırladığı ve IAHE Kurul bitkiler üreten birçok hidrojen ve dünyanın en büyük hidrojen boru hattı sistemi ile Almanya'nın endüstriyel can damarı olan 18 WHEC Konferansı olması harika bir fikir olacağını Yönetim ikna . O Eyalet ve Federal Yetkililer ve Hidrojen Enerjisi uzmanlar arasında toplantılar düzenlenmektedir. O makamlara konuştum ve her düzeyde onları ikna etti.

      
hazırlıkları 18 WHEC için başladıktan sonra, o kendi yararları ve kaçınılmazlığı üzerinde, Hidrojen Enerjisi iki kitapçık yazdı. Bu kitapçıklar Binlerce bu konferansa katılmak için onları çağıran, 18 WHEC hakkında bilgi ile birlikte, dünya genelinde enerji bilim adamları ve karar vericiler için dağıtılmıştır. Şu anda, 18 WHEC Konferansı'nın açılışında yaptığı rüyasının gerçekleşmesi, ben vizyon ve ben bir sevgili dostum Dr Carl-Jochen Kış dediğimiz bu büyük Hidrojen Enerjisi öncü olan azim alkışlıyoruz.

___________________________________________

*

      
o Hidrojen ekonomisi uygulanması söz konusu olduğunda, her zaman "Tavuk veya yumurta, önce gelir?" durumla karşı karşıyayız. Geçen yıl, hidrojen tanıtımı için bu görünüşte çelişkili durumu çözmek için Almanya ve Japonya'da önemli gelişmeler meydana gelmiştir yakıtlı ulaşım. Alman Hükümeti tarafından desteklenen Eylül 2009, Almanya, yedi büyük sanayi şirketleri, üç petrol ve gaz şirketleri, iki enerji şirketleri, endüstriyel gaz sağlayıcı, Alman Milli Hidrojen ve Yakıt Pili Organizasyon artı bir otomobil üreticisi NOW bir Mutabakat Zaptı imzaladı , adında "H2 Hareketlilik", ulusal bir hidrojen altyapısı kurmak için. Automaker Daimler ve hidrojen üreticisi Linde bu girişimin neden şirketleridir. H2 Mobility MoU kapsamında, 2015 yılına kadar, hidrojen üreticileri bir hidrojen otomobil sahibi bir hidrojen dolum istasyonu bulmak için çok uzağa götürmek zorunda olmayacak yakıtlı, böylece yeterli yoğunlukta Almanya'nın her yerinde istasyonları yakıt hidrojen kuracak.

      
Daimler, Ford, General Motors, Honda, Hyundai / Kia, Renault / Nissan ve Toyota - - Yakıt başlatılması için üretim ve ticari stratejilerini uygulamak için ayrı ayrı vaadinde Bu Mutabakat Zaptı önde gelen otomobil üreticilerinden anahtar yöneticileri tarafından imzalanan Mutabakat Mektubu tarafından takip edilmiş pazar yerine hücreli araçların 2015 başında. Bu yıl, bir kaç yüz binlerce dünya çapında olmak üzere toplam yakıt hücreli araçların önemli sayıda piyasa bekliyoruz!

      
Ayrıca geçen yıl Japonya'da, yaklaşık 13 enerji şirketleri ve hidrojen üreticileri - Nippon Oil, Tokyo Gaz, Idemitsu Kosan, Showa Shell, Osaka Gaz, Toho Gaz ve Hava Liquide Japonya dahil olmak üzere - "Hidrojen Kaynağı Teknolojileri Derneği" adında bir varlık kurduk. Amaçlarının aynı zamanda hidrojen yakıt hücreli otomobil de ülkede pazarlanan olabilir, böylece 2015 yılına kadar Japonya'da hidrojen üretimi, dağıtımı ve yakıt altyapı oluşturmaktır. Hemen hemen tüm Japon araç üreticileri ve hidrojen yakıtlı otomobil ve otobüsler gelişen son birkaç yıldır onları test alanı olmuştur. Onlar da, 2015 yılına kadar kendi araçları ticari satış başlamayı planlıyoruz.

      
Öyleyse, üretim, dağıtım ve hidrojen teslimi için hidrojen altyapısı olacak 2015 yılında, Almanya ve Japonya, iki önemli sanayileşmiş ülkeler ile başlayan aynı anda araba çok sayıda pazarlama hidrojen yakıt hücreli araçların başlayacak üretmektedir.

      
Alman H2 Hareketlilik Programı - gibi - ABD'de yeni bir hidrojen enerji toplantısında bir karar ortaklaşa bir program geliştirmek için ABD'de hidrojen ve yakıt hücreli otomobil üreticilerine çağrıda imzalanmıştır Amerika Birleşik Devletleri için, ile başlayan böylece en çok gelecek vaat eden devletler (Hawaii, California, Texas, Florida, Pennsylvania, New York, Massachusetts, vb), hidrojen üretim ve dağıtım altyapısı ve 2015 yılı başında hazırlandılar olmalı aynı zamanda hidrojen yakıt hücreli arabalar ile başlayan pazarlanan olmalıdır devletler, yerde onların taşıyıcı sistemler olan ve yaklaşık üç yıl içinde tüm Amerika Birleşik Devletleri kapsayan.

      
Hidrojen ve Yakıt Hücresi Mektubu Nisan 2010 sayısında raporları Avrupa Birliği makamları bütün Avrupa Birliği kapsayan bir hidrojen üretim ve dağıtım sistemi, Alman Girişimi benzer olma olasılığı bakıyorsun ki.

      
onlar yeni girişimlerin başlatılması neden olduğu gibi Almanya H2 Hareketlilik proje ve Japonya'nın ikisinin Hidrojen Tedarik Projesi, dünyadaki tüm ülkelerin, verimli, temiz ve sürdürülebilir enerji planlaması üzerinde etkisi olacaktır, geçen yıl şüphesiz başladı Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri.

      
Ayrıca, hidrojen yakıt hücreli araçların daha fazla benzin yakıtlı araçların daha verimli olacağına işaret etmek istiyorum. Deneyler melez hidrojen yakıt hücreli araçların yaklaşık% 80 daha fazla hibrid benzinli arabalar daha verimli olacağını gösteriyor. Bu büyük verimlilik avantajı, onların büyük çevre avantajı ek olarak özellikle kendilerine petrol üzerinde çalışan bu üzerinde üstünlük sağlıyor, hidrojen yakıt hücreli araçların önemli özellikleri olacak. Bunların hepsi iyi bir haber vardır. insanlar hidrojen yakıtlı araçların avantajları olduğunu görünce, bir kez, onlar hiçbir kirleticiler var, onlar hiçbir emisyon görüyoruz onlar sessiz ve onlar verimli, daha daha, ama hidrojen araba benzinli otomobil satın asla. Ben 2015 2:58 yılda sonra, dünyanın en hidrojen yakıtlı ulaşım sahip olacağını hayal edebiliyorum. Biz sadece hidrojen yakıtlı otomobil olmayacaktır da hidrojen yakıtlı otobüsler, hidrojen yakıtlı kamyon ve hidrojen yakıtlı trenler!

      
hidrojene dönüştürerek son derece yararlı olacaktır diğer taşımacılık sektöründe uzay endüstrisidir. Uçaklar CO2 ve bir sürü kirleticilerin çok üretmek. Onlar daha bir sera gazı olarak güçlü olduğu yüksek atmosfer, bu en koymak. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de dahil olmak üzere birçok ülkede havacılık sanayi tarafından jet yakıtının kullanımına sınırlama olanakları içine arıyoruz. Buna karşılık olarak, havayolu şirketlerinin jet yakıtı yerine biyoyakıt deneme başladı. Açıkça, biyoyakıt cevap değildir. CO2 geri dönüşümlü olması gerekiyordu, rağmen, hala, CO, NOx, hidrokarbonlar, kanserojen kirliliğinin çok üretmek ve partikül. hangi biyoyakıt zemin seviyesinde CO2 özü üretilen Tesisleri ve bir sera gazı olarak daha fazla zarar yüksek atmosferde CO2 koyacağız uçak tarafından kullanılan biyoyakıt.

      
Sonuç olarak, havacılık ve uzay sanayisinin sorunlarının doğru çözüm yakıt olarak sıvı hidrojen kullanmaktır. Zaten çok deneyime kullanarak ve havacılık şirketleri ve kuruluşları tarafından sıvı hidrojen kullanımı var. üzerinde uçmak için mevcut uçaklara sahip olurken ben şiddetle H2 Mobility girişimi, Hidrojen Tedarik girişimine benzer ki benzer tavsiye, sıvı hidrojen üreticileri, jet motoru üreticileri ve uçak üreticileri, aynı anda havaalanlarında sıvı hidrojen tedarik sistemine sahip bir arada ve plan gelmelidir sıvı hidrojen. hidrojen havayolu sektöründe dönüştürerek büyük çevresel faydalar sahip olmanın yanı sıra, ekonomik faydalar olacaktır. Hidrojen üç kez jet yakıtı fazla enerji aynı miktarda hafiftir. Sonuç olarak, uzun mesafe uçuş kalkış uçak artı yolcu ve kargo toplam ağırlığı yaklaşık% 60 olmayacaktır yakıt ağırlığı, hidrojen yakıt ağırlığı tam dolu uçağın sadece% 20 olacak . Bu enerjinin aynı miktarda, hidrojen Uçakları olarak jet yakıtı uçak göre yolcu ve / veya kargo sayısı ikiye katlanabilir yakıt anlamına gelir.

      
Hidrojen de süpersonik ve hipersonik ulaşım erken giriş ile yardımcı olacaktır. Bu uçakların motorları yüksek alev hızı ile yakıt tercih ve hidrojen fosil yakıtlar dahil olmak üzere herhangi bir yakıt yüksek alev hızı vardır. Ayrıca, sıvı hidrojen sipariş süpersonik ve hipersonik uçak bileti için gerekli olan sürtünme ısıtma, azaltmak için uçakların dış yüzeylerinde, soğutmak için kullanılabilir.

      
Bir avantaj havayolu sektöründe hidrojen tanıtımında yüzey taşımacılık sektöründe üzerinde olacak eski halinde dolum istasyonlarının sayısı daha az olacaktır gerekli olmasıdır. Başlangıçta, sıvı hidrojen dolum istasyonu ve yaklaşık 10 ila 15 yıl içinde başlayan dünyanın en büyük havaalanı yer olabilir o zaman diğer havaalanlarına yayıldı. Ben dahil sanayi şimdi planlama başlarsa, biz ilk hidrojen yaklaşık 10 yıl içinde subsonik taşımacılık yapan zaman ve yaklaşık 15 yıl içinde süpersonik taşımacılık 'zaman yakıtlı görebiliyordu bekliyoruz.

      
Ben şu anda en ucuz hidrojen kömür ve doğal gaz özellikle fosil yakıtlar tarafından üretilen olduğuna işaret etmek istiyorum. ve daha temiz enerji - - hidrojen yakıt çok daha yüksek kullanım verimliliği yana, bir daha fazla enerji elde edebilirsiniz taşıma veya elektrik üretimi için yakıt olarak doğrudan kullanmak yerine, hidrojen doğal gaz dönüştürerek. token, verimlilik-bilge ve çevre bilge aynı, o çukurun başında kömürden hidrojen üretmek ve enjekte çok daha iyi anlaşılmakta ve / trenler ile kömür taşımacılığı dışında, CO2 ve kirleticiler kömür boşalttığı alanlarda yeraltı sonuçlanan veya enerji santralleri ve üreten elektrik gemiler. Bu şekilde, daha yararlı enerji var ve biz de çok daha temiz enerji olabilir. çok kömür taşımanın daha (çoğunlukla kül olan) trenler ve / veya gemiler tarafından ucuza Ayrıca boru hatları ile hidrojen taşınması bu yana, ulaşım maliyeti tasarruf olacaktı. Biz, Kuzey Ren Vestfalya büyük kömür yatakları vardır biliyorum da geniş bir hidrojen boru hattı sistemine sahiptir. Bu durumda, temiz ve verimli hidrojen yakıt üretmek için kömür onların geniş mevduat kullanarak ucuz, temiz enerji için önünü açabilir ve hidrojen enerji sistemine dönüştürülmesi Almanya ve Avrupa Birliği yardım eder.

      
Çin, Avustralya, Rusya, Avrupa ve ABD'deki diğer ülkelerde büyük kömür yatakları vardır. Hepimiz kimsenin çevresel kısıtlamalar ve çevre zarar nedeniyle bir kömür yakan elektrik santrali inşa etmek istiyor biliyorum. Bu ülkelerin, kömür mayınlı temiz ve verimli hidrojen üretmek olabilir ve kendi ülkelerindeki fosil yakıtlar yerine, aynı zamanda diğer ülkelere aşırı hidrojen bazı ihracat hidrojen kullanın. Bu bir ekonomik ve çevre dostu bir şekilde Hidrojen ekonomisi için dönüşüm hızlandırır.

      
Tabii ki, sonuçta, doğal gaz kaynakları ve kömür yatakları olarak ve aynı zamanda her yerde ve tükenmiş bu ekonomik anlamda çektiğinde, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak hidrojen üretmek zorundadır. en yenilenebilir enerjiler tüketim merkezlerine uzak ve / veya aralıklı mevcut olduğundan, sırayla enerji kaynağı ve tüketici arasındaki zamansal ve mekansal uyumsuzluğu ortadan kaldırmak için, biz hidrojen üretmek zorundadır. Hidrojen, yenilenebilir enerji kaynaklarının depolanabilir ve taşınabilir hale getirir ve en verimli ve temiz enerji taşıyıcısı olarak tüketiciye sunuyor.

      
Hidrojen de, dünya ekonomisine yardımcı olacak ve durgunluğun üstesinden yardımcı olur. Bu çevresel zararlar ve bu yıl sadece 6,3 milyar ABD Doları, gayri safi dünya ürünün yaklaşık% 11 tutarında olacak fosil yakıtlardan kaynaklanan sağlık harcamaları, giderilmesi için harcama ortadan kaldırır. Ayrıca, Hidrojen Ekonomisi - her ülke kendi enerji taşıyıcısı üretmek mümkün olacak gibi - petrol savaşları ortadan kaldıracak ve askeri harcamaları azaltmak. Ayrıca, türlerin kaybını durdurmak sonsuza kadar temiz ve bol enerji ile insanlık sağlamak, ve bir cennet haline Planet Earth dönecek, biyolojik çeşitliliğin korunması, dünyanın ekoloji koruyacaktır.

      
Bayanlar ve baylar, bütün bu değerli ve asil hedefe katkıda bulunmak için gidiyoruz. Önde Hidrojen Medeniyeti için tam hızlı!






2004-2008   ÇALIŞMALARIMIZDAN 







   Sn.Prof.Dr.T.Nejat  VEZİROĞLU  Hocamızın,
   Şahsıma  verdiği

       *Hidrojen Enerji Gönüllüsü*  Belgesi




  Sn.Prof.Dr.T.Nejat VEZİROĞLU nun
  Çalışmalarımıa takdir yazısı







*Dünya Barışı İçin Türkiye*
*Dünya Barışı İçin Hidrojen * Kitabı










   STV  *Pazarın Konukları *
   Proğramına Çıkmalarını sağladığım
     Hocamız ve Sn.HüseyinGÜLERCE      
    Beraber Proğram sonrası-

 Yönetmen-H.GÜLERCE-Prof.VEZİROĞLU-A.BARIN





  Tüm Dünyadan 1500 Bilimadamının katıldığı

2007 Uluslararası Hidrojen Enerji Sempozyumu

 Lütfi Kırdar Mrk.






   Prof.Dr. T.Nejat VEZİROĞLU nun

  Sn.Başbakana

  Hidrojen Enerjisinin  ve

  İstanbulda Kuracakları 





************************************************************
  *B.M.Hidrojen Enwerji Merkezinin *
  
   ***Türkiye İçin 
     
        Ekonomik Bağımsızlık ***
***********************************************************
      demek olan



               *** RESMİ OLARAK ***

    ***Başbakan ulaşamayan RAPOR.***


 

 

         (*** GAYRİ RESMİ

           !!!  İst.da ; Elden !!!

       * Bizim Ulaştırdığımız *
                                              
                 RAPOR***)












































********************************************************************************************************************************************************************************************************************************************************

Peki, Türkiye'ye ne gibi mesajınız olacak? Hükümete, şirketlere 
 

Hükümete mesajı *** geçen yıl verdim,*** ama cevap gelmedi. Amerika'da Clinton'a yazıyordum, ***bir hafta içerisinde*** cevap geliyordu.

-! Başbakan'a yazı yazdım,

  - ! hiç cevap yok,

- ! aldılar mı almadılar mı bilmiyorum?

****- ! Mektup elden gitti Başbakan'a ****aslında ama.......

 

Bizde hiç yazışma adabı yok. Benim gördüğüm her yerde,

İngiltere, Amerika'da bulundum, BM'de çalıştım

***böylesini görmedim.***

O. Çağlar AY





02 Nisan 2009 Perşembe 22:34 

AKP Milletvekili ve
Enerji Komisyonu Başkanı
Soner Aksoy:



Nejat Veziroğlu gelmişti, adamı kovduk, Enerji Bakanı sözlerini tutmadı.

- yüzde 50 oranında doğalgaza bağımlılığın çok mahzurlu olduğunu anlatıyor: 

“Kömür yataklarını elektrik üretmek üzere veriyormuş gibi gözüküyoruz;

 ama vermiyoruz.

  Su kaynaklarımız var; veriyormuşuz gibi görünüyoruz, 

vermiyoruz. 

Rüzgâra da istenilen seviyede destek olamıyoruz. 

 

Güneşin esamisi okunmuyor.


 


 

 'Hidrojenci Hoca' Veziroğlu'nun sesi Urfa'dan duyuldu

 

 

 
Hidrojen enerjisinde dünya çapında otorite kabul edilen 20 uluslararası ödüle sahip olan
Prof. Veziroğlu'nun,

Türkiye'yi hidrojen enerjisinde dünyanın merkezi haline getirmeyi amaçlayan projesine,

"Enerji Bakanlığı bürokratlarının çıkardığı engeller"e yönelik sert açıklamaları Milliyet'te yayımlanmıştı. Veziroğlu'nun sesini Enerji Bakanlığı duymadı ama açıklamalarına Urfa'dan destek geldi. Urfa - Gaziantep yolunda kontrol mühendislik işinde çalışan beş mühendis, Milliyet'teki haberi üzerine Cumhurbaşkanı Sezer'e mektup gönderdi. Bakanlık bürokratlarının engellerini dile getiren mühendisler, Veziroğlu'na destek verilmesini istediler. Cumhurbaşkanı'nın mektup üzerine açıklama istediği Enerji Bakanlığı ise 'topu yine taca attı.' Ortak mektuplarında, 'enerji bürokratlarının rüzgâr enerjisine de karşı olduklarını, bürokratlardan destek beklemenin bu işi unutmak anlamına geldiğini' belirten beş mühendis, Prof. Veziroğlu'nun, ABD'de çalıştığı üniversiteyi ve BM nezdindeki işlerini bırakarak Türkiye'ye geldiğini, Türkiye'nin hidrojen enerjisinde dünyanın merkezi olması için BM'den destek sağladığını ve projesini kabul ettirdiğine dikkat çekiyor. Mühendisler mektupta şöyle diyorlar: "Hocamızın BM'ye karşı mahcubiyetini gidermek ve severek geldiği Türkiye'den küskün göndermemek için (...) destek bekliyoruz. Bu proje Türkiye'nin borçsuz yaşama projesidir."Mektubun altındaki beş imza şöyle: Yusuf Yaman, Asaf Pişkin, Cahit Doğan, Eyüp Zor ve Satılmış Sipahi. Tarih, 13 Temmuz 2006. Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi'nin Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu'nun, Enerji Bakanlığı bürokratları ile ilgili eleştirileri ve şikâyetleri Urfa'da yankılandı. Bakanlığın niye topu taca attığına gelince... Beş mühendis aynı mektubu Başbakan Erdoğan, Meclis Enerji Komisyonu ve Enerji Bakanı Hilmi Güler'e de gönderdi. Başbakanlık ve bakanlıktan mühendislere yanıt verilmedi. Ancak Cumhurbaşkanı Sezer, mektubu değerlendirdi ve Enerji Bakanlığı'na göndererek yanıt verilmesini istedi.Veziroğlu'nun 'desteklenmek yerine kösteklendiği' gerekçesi ile çok sert eleştiriler yönelttiği bakanlık, yanıtı vermek yerine, 'yanıt verilsin' diye mektubu Veziroğlu'na havale etti. Yani Sezer'in, Veziroğlu olayı ile ilgili olarak yanıt istediği bakanlık, yanıtı da Veziroğlu'nun kendisinden istedi. Bakanlığın garip tutumu Veziroğlu, bu isteği, "Sn. Cumhurbaşkanımıza gönderilen yazıya atıfta bulunarak ekindeki yazıyı cevaplandırmamızı istiyorsunuz. Yazıyı okursanız, göreceksiniz ki gerekli işlemin Sn. Bakanımız tarafından yapılması istenmektedir" notu ile geri çevirdi.Cumhurbaşkanı dışında, mühendislerin mektubu ile ilgilenen ikinci mercii Meclis Enerji Komisyonu oldu. Ancak, bu ilgi bir başka gariplik yaşanmasına sahne oldu. Komisyon yetkilileri, mektup sahibi mühendislerden Yusuf Yaman'ı arayarak Prof. Veziroğlu'nun telefonunu istedi. Oysaki Veziroğlu, Enerji Bakanlığı bünyesinde kurulan ve hidrojen araştırmaları yapan UNIDO - ICHET'in başkanlığını yürütüyor.



Merkezi İstanbul'da olan teşkilatın numarası veya irtibat adresi

komisyonda yok... Urfa'dan isteniyor!
..



Fakat, mühendis Yusuf Yaman, yine de memnun: "Numarayı verdik, belki bir şeyler olur" diyor. 'Okursanız, görürsünüz..' Veziroğlu, 30 yıldır hidrojen konusunda çalışıyor. Hoca, bu konudaki çalışmaları sırasında kazandığı etkiyi, ilerleyen yaşına rağmen büyük bir çalışkanlıkla Türkiye'ye taşımak istedi. ABD'deki işlerini, üniversitedeki konumunu bıraktı, geldi. DYP - SHP hükümeti döneminde SHP Genel Başkanı Prof. Dr. Erdal İnönü'nün desteği ile hükümetten 40 milyon dolarlık yatırım sözü alarak (1992) BM'nin desteği ile kurulması planlanan merkezi Türkiye'ye kazandırdı.İşler ağır ilerlese de sonunda merkezin (BM Hidrojen Enerjisi Teknoloji Merkezi/ICHET) ofisini kurdu. 11 ülkeden 13 proje aldı. Türkiye'de 14 proje başlattı. 16 ülkede teşkilatlandı. Sarıyer'de araştırmanın merkezi için arazi sağlandı. Ancak hükümetin taahhüt ettiği 40 milyon doların projeye akıtılmasında sorunlar çıkmaya başladı. Hoca, BM nezdinde güç durumda kaldı. Oturup Enerji Bakanı Hilmi Güler'e mektup yazarak durumu anlattı. Milliyet'e yaptığı ve Urfa'da yankılanan açıklamalarında da şunları söylemişti:



"Bakan Güler iyi insan, fakat fosil yakıt lobisinin elinde esir.

      

Enerji bürokratları merkeze karşı. Kösteklemek için çalışıyorlar.

Fosil yakıt( PETROL-DOĞALGAZ) lobisi gibiler.

      
Doğalgazda, petrolde avanta var, hidrojende yok. Bunları sayın Bakan'a bir mektupla bildiriyorum." 1992'den beri peşindeyim


               

ist bm.hidrojen enerji mrk.ne arsa bulunamazken,
özel şahıslar nasıl  buluyor


 

Dergi: Hidrojen enerjisinin geliştirilmesi çalışmaları arazi tahsisi engeline takıldı
Tarih: 20.08.05 Gönderen: mertunc

Prof. Dr. Veziroğlu: “Daimi kampüsümüzün kuruluşu 10 ay gecikti”

Geçen yıl İstanbul'da kurulan BM Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi'nin (UNIDO-ICHET), kampus kurmayı planladığı Sarıyer'deki bin dönümlük arazinin Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından tahsisinin gecikmesi, merkezin geleceğin enerjisi olarak nitelendirilen hidrojen konusunda başlamayı planladığı AR-GE çalışmalarını sekteye uğrattı.



Sarıyer'deki arazinin tahsisi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı M. Hilmi Güler'in 18 Ekim 2004 tarihinde Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'ye yazılı olarak talepte bulunduğu, UNIDO-ICHET'in de 20 Aralık 2004 tarihinde Bakanlığa müracaat ettiği ancak bugüne kadar herhangi bir yanıt alınamadığı öğrenildi. Çevre ve Orman Bakanlığı'ndan yanıt bekleyen UNIDO-ICHET, tahsisin yapılması halinde Rumeli Feneri ile Garipçe Köyü arasında bulunan bin dönümlük arazide kampüs kurarak araştırma ve diğer faaliyetlerine başlayacak. 


UNIDO-ICHET'in müracaatının tamamen yasal çerçevede olduğu ve enerji ile ilgili konularda geçmişte buna benzer şekilde 49 veya 99 yıllığına yer tahsisleri yapıldığı dile getirilirken, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kamuoyunun tepkisini çekmemek için konuya temkinli yaklaştığı ifade ediliyor.


         
Edinilen bilgiye göre, geçmişte aynı bölgede bulunan başka bir arazinin bir üniversiteye - KOÇ- tahsis edilmesi sonucunda basında çıkan olumsuz haberler nedeniyle zor durumda kalan


Çevre ve Orman Bakanlığı'nın UNIDO-ICHET'in seçtiği arazi için de aynı tepkilerle karşılaşmaktan çekindiği için tahsisi geciktirdiği belirtiliyor



   



Eski Bakan Pepe’nın vicdanı rahat mı?
| GAZETE VATAN


Mahkeme Pepe’nin açtığı davayı reddetti. Hâkim kararında ne dedi? 

“Arkadaş bu arazi adamın tapulu malı. Yasanın emrettiği izinleri de bakanlık olarak sen vermişsin. Belediye de projeleri onaylamış ve inşaatları denetlemiş. Her şey yasaya uygun. Bu davayı niye açtın anlamadım. Ben de senin talebini reddediyorum.”




Vatan Gazetesi / 3 Mayıs 2010

Bu ormana nasıl kıydın! | GAZETE VATAN


Kar Elektrik ve Hat-San’ı, Cüneyt Turkut’a kurdurup bakanlık sonrası oğullarına devrettiren Çevre ve Orman eski Bakanı Osman Pepe’nin Bartın’da yemyeşil orman içindeki mermer madeninde de aynı yöntemi izlediği ortaya çıktı.





SABAH - 02/09/2005 
Pepe ve Güler dünür oldu
Orman Bakanı Osman Pepe'nin oğlu ile Enerji Bakanı Hilmi Güler'in kızı Ankara'daki bir törenle dünya evine girdi. Nikâh, siyaset ve iş dünyasının tanınmış isimlerini buluşturdu.
 

PROF.DR VEZİROĞLU buruk ayrılıyor - Global Enerji -

Türkiye'ye bilimsel, ekonomik ve politik büyük katkıları olacak merkezin kampus yerinin tahsisindeki gecikmelerden dolayı Veziroğlu'nun da son derece üzgün olduğu dikkatimizi çekti.

 

PROF. DR. MEHMET ALİ KÖRPINAR : BEDAVA ENERJİLERİMİZ VAR AMA KULLANAMIYORUZ ???

 

Türk ulusu güçlükleri; ulusal birlik ve beraberlikle yenmesini bilmiştir.

Mustafa Kemal ATATÜRK

Değerli arkadaşlar,

Sizlere 12.02.2012 de BEDAVA ENERJİ VAR AMA ALAN YOK !!! başlıklı aşağıdaki yazımda, güzel ülkemizin coğrafi yapısı yüzünden sahip olduğu bedava enerjilerimiz konusunda bilgi vermiştim. Yani tüm dünyanın Rüzgar ve Güneş enerjisini kullanmak için çeşitli projeler ürettiğini vurgulamıştım. Örneğin, önümüzdeki 25 yılda 42 adet Güneş enerjili santraller üretecek olan ABD ile hemen hemen aynı 36-41 nolu paraleller arasında kalan güzel ülkemizde, Güneş enerjisinden yararlanarak elektrik üretemiyoruz ve gündemimizde bu çeşit projemizde yok. “Yani Rüzgar ve Güneş enerjisi bedava ama alan yok” demiştim.

Çernobil ve Fukişima gibi kötü örnekler sonucu nükleer santrallerini kapatan birçok dünya ülkesi söz konusu iken ne hikmetse, ikinci nükleer santralımızı kurmak için sahip olduğu 54 nükleer santralden 52 tanesini kapatan Japonya ile anlaştık. Galiba bu santrallarda işsiz kalan Japonlara iş bulduk. Yani suni Japon güneşinden yarar bekleyeceğiz!!!.

Neredeyse %98’i deprem bölgesi sayılan ülkemize 22 milyar $’lık proje ile Sinopta 4500 MW’lık bir tane daha Nükleer santral yapacağız. Bildiğiniz gibi Ruslarla birlikte Mersin-Akkuyuda da 21 milyar $ bedelle kurulacak olan nükleer santral ile 4800 MW’lık enerji üreteceğiz. Toplamda 43 Milyar $ harcayacağız ve karşılığında 9.300 MW lık enerji elde edeceğiz. Ayrıca enerji üretimi için Uranyum ithalatı ve her 1000 MW’lık nükleer enerji üretimi sonrası da yılda 25 ton radyoaktif atık üretilecektir. 250 milyon yıl ömrü olan bu atıkları yok etmek de başımızın püskülü belası olacaktır.

Oysa ki 43 milyar $’lık harcama yerine güzel ülkemizin sahip olduğu 9.300 MW’lık rüzgar enerjisini sadece 10 milyar $ ile kullanabiliriz. Yani 1000 MW’lık rüzgar enerjisi için yaklaşık 1 milyar $ gerekiyor. Güneş enerjisi için de 1,5-2 milyar $ gerekiyormuş (07.05.2013-Sözcü).

Halen Ege bölgemizde 2008 den beri 459 MW’lık kurulu güce sahip 17 Rüzgar Enerjisi Sistemleri (RES) projeleri yatırım izni için bekliyor. 49 yıllık lisans sürelerinin 5 yılı geçti. RES’lerin bağlanabileceği trafo merkezleri de yapılamadı. Ayrıca sağlıklı radar izlemesi için TSK ve MİT izni gerektiğinden söz konusu projeler halen beklemekte. TUBİTAK’ın araya girmesine rağmen izin süreçleri kısaltılamadı (7.05.2013-Cumhuriyet). Bu gecikme ülkemizin yatırım yapılabilirlik itibarı açısından olumsuz etki yaratmaktadır.

Üstelik rüzgar enerjisinde dünya 4. olan İspanyol firmaları yenilenebilir enerjideki uzmanlıklarını ülkemizde de değerlendirmek istiyorlarmış (20.03.2013-Cumhuriyet).

Güzel ülkemizin enerji sıkıntısını çözmek için yöneticilerimiz nedense nükleer santrallere başvuruyor. Halbuki ülkemizin, coğrafi konumu yüzünden sahip olduğu Rüzgar (200.000 MW/yıl), Güneş (10.000 kWh/m2 yıl) ve dünya sıralamasında 5. Olan jeotermal (24.839,9 TJ/yıl) enerji kaynaklarımıza öncelik verilmesi gerekir. Ülkemizin enerji sorununu, nükleer risk ve atık olmadan yıllarca çözmesi mümkün olan Rüzgar, Güneş ve Jeotermal gibi temiz enerjiye yatırım yapan kurum ve kuruluşlarımıza gönülden destek verelim.

Değerli arkadaşlar,

Bir tane bile güneş enerjisinden faydalanacak santral için projemiz yok ve jeotermal enerjimizi de kullanmak arzusunda değiliz. Yani BEDAVA ENERJİLERİMİZ VAR AMA KULLANAMIYORUZ. Neden

Umarım bu kaygı ve uyarılarımızı tüm yöneticilerimiz ve de danışmanları duyar ve gereğini en kısa sürede yaparlar. Dünyamızın en güzel ülkesinin doğal yaşam olanaklarını kullanarak enerji üretiminde dışa bağımlı olmaktan kurtuluruz.

Sevgi ve saygılarımla (09.05.2013)

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

BEDAVA ENERJİ VAR AMA ALAN YOK !!!

Ne kadar zengin ve gelişmiş olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında, uşak olmak katından yüksek bir işleme uygun sayılamaz.

Mustafa Kemal ATATÜRK

ABD de 25 yılda 42 Güneş enerjisi kaynaklı elektrik santrali yapılacak

Değerli arkadaşlar,

Güzel ülkemizde ve dünyamızda; küresel sermaye ve AB-D emperyalizminin ekonomik çıkarı yüzünden mutlu yaşamımız giderek tehlikeye düşmektedir. Bizden sonraki nesillere de daha riskli ve kirli bir dünya bırakacağız.

Pek çok gelişmiş ülkede, yaşanan çevre felaketlerine karşı ve temiz enerji üretimi için hem siyasal hem de sivil toplumsal örgütleri ile gereken tepkilerini çok güzel ortaya koymaktadır. Güzel ülkemizde ise çevre kirliliğine ve enerji sorunumuza karşı duyarlı bir siyaset ve siyasi güç söz konusu değil. Örneğin, ülkemizin en önemli sorunu olan enerji için petrol ve doğalgaza yıllık 40 milyar dolar ödemekteyiz.

Geçen Cumartesi günü yaşadığımız yaklaşık 4 saatlik elektrik kesintisinden 20 milyon vatandaşımız etkilendi. Nedeni Bursada bulunan Doğalgaz kaynaklı elektrik santralinin devre dışı kalmasıymış. Şu sırada ülkemizde kullandığımız elektriğin %56’sı da doğal gaz ile üretilmektedir. Rusya, İran, Azerbaycan ve Iraktan ithal ettiğimiz Doğal gaz için çok verimli müşteriyiz. Öyle ki söz veripte alamadığımız doğal gaz için Rusya ve İrana her yıl milyonlarca dolar ödeme yapmaktayız.

Ayrıca AB-D emperyalizminin güzel ülkemizde tezgahladığı terör yüzünden yaklaşık 30 yılda, 300 milyar dolar ve 40.000 yurttaşımızı kaybettik. Bu maddi kayıpla 10 tane GAP, 70 adet Atatürk barajı, 60 adet boğaz köprüsü yapabilirdik.

Önümüzdeki dönemde Mersin, Akkuyuda deprem bölgesine yakın yerde Ruslarla birlikte, tüm ihtiyacımızın ancak %6 sını karşılayacak bir Nükleer enerji santralı yapılacaktır. Sinop ve İğneada da yeni nükleer santrallerin yapımı da sırada. Nedense Almanya, Fransa gibi ülkeler nükleer enerjiden vazgeçerken biz talip oluyoruz !!!

Oysaki güzel ülkemiz, Güneş, Rüzgar ve Jeotermal enerji olanakları ile dışa bağımlı olmaktan kurtulabilir. Ne yazık ki Güneş ve Jeotermal enerjiyi kullanarak elektrik üretimine daha başlamadık.

ABD de ise önümüzdeki 25 yıl içinde güneş enerjisinden yararlanarak 42 adet elektrik santrallerin kurulması planlanıyormuş. Çünkü önümüzdeki dönemde bu santrallerden ürtecekleri enerjinin maliyetinin her yıl %7 azalacağını diğer yöntemlerle üretilen enerjinin ise %2 artacağını hesaplamışlar.

Değerli arkadaşlar,

Üyesi olduğum ecogeek tarafından her hafta bana gönderilen temiz enerji ile ilgili e-postaları zaman zaman sizlerlerle de paylaşmaktayım. Bu hafta da ecogeek tarafından gönderilen e-postadaki Güneş enerjili elektrik santralleri içeren USA haritası yukarıda görülmektedir. Haritada Güneş enerjisinden yararlanarak yapılacak elektrik üretim santrallerinin yerleri de belirlenmişdir. Harita altındaki adrese girecek olursanız önümüzdeki 25 yıl içinde yapılacak santrallerin animasyonuna da erişebilirsiniz.

)

36-41 nolu pareleller arasında kalan güzel ülkemizde Güneş enerjisinden yararlanarak elektrik üretemiyoruz ve gündemimizde bu çeşit projemizde yok. Yani Güneş enerjisi bedava ama alan yok.

Umarım, yukarıda açıklamaya çalıştığım bedava enerji için sizlerin, STK’ların, tüm yöneticilerimizin ve danışmanlarının dikkatini çekerim ve de gereken önlemleri en kısa zamanda ve hep birlikte alırız.

Dünyamızın en güzel ülkesinin doğal yaşam olanaklarını kullanarak enerji üretiminde dışa bağımlı olmaktan kurtuluruz.

Sevgi ve saygılarımla (17.01.2012)

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR






                                                                     






   
BİRİLERİ  

*** İLERLEMEYELİM   DİYE  BİZİ *** GÖZETLİYOR
.
.

   ***TÜM   DIŞ  GÜÇLER VE İÇ UZANTILARININ***

GÖZÜ BİZDE... 











                                                                                 

                                               
                                               



                      






 



1- Prof.Dr.T.Nejat VEZİROĞLU
    Ayfer VEZİROĞLU
2-Prof.Dr. Engin TÜRE
   Prof.Dr.Sadık KULİYEV  Zorlu
   Enver YÜCEL  Bahçeşehir Ün
   Prof.Dr.Oktay ALINAK
3-Prof.Dr.Veysel EROĞLU
4-DoçDr.Ali ATA
5-Muzaffer AVCI
6-Haşim BAYRAM
  Recep KONUK  Panko birlik
7-Mehmet EROĞLU
 

ANASAYFA // HAKKIMIZDA // ÜRÜNLER // İLETİŞİM //

www.voltistanbul.com/



8-Mevlüt BAYRAK
9-Abdurrahim BARIN
10 -Sakarya Ün.
Sakarya Üniversitesi Hidrojen Arabası (SAHIMO) 
11-Isparta S.D.Ü.Prof.Dr.Nuri ÖZEK
12-Boğaziçi Üniversitesi hidrojen aracı takım kaptanı Mustafa Karacan










 


-DÜNYA HİDROJEN ENERJİ 1500 BİLİM ADAMI KATILDI FUARINA ,BAŞBKN KATILMDI

1- BŞK.VEZİROĞLU ,MRK AÇAMADAN ABD YE DÖNDÜ 2008


2- YARDIIMCISI GÖREVDEN AYRILDI
BAŞKA BİR KURUMDA GÖREV ALDI 

3-GEÇİCİ .MRKZ YERLİ-YABAN PERS. TOPTAN DEĞİŞTİ
MRK. BŞK.LIĞINA
EMEKLİ BİR OTO YEDEK PARÇA SAN.DEN MÜHENDİS ATANDI

3-MERKEZE KAMPÜS ARAZİSİ VERİLMEDİ

4-İBB TANITIM AMAÇLI DAĞITILAN HİDROJENLİ OTOBÜS ALMADI
VEZNECİLER HATTINA KOYACAĞINI DUYURDUĞU HİDROJ OTOBÜSÜ
İŞLETMEYE ALMADI

5, İDO GEMİLERİNİN HİDROJECAĞINI AÇIKLADI YAPILMADI.

6. HALİÇ EYÜP DOLUM TESİSİ KURULMADI. 

7-BOĞAZ GEMİ ATIK YAĞLARINI TOPLAYIP
HAYDARPAŞADA ENERJİ ÜRETME PROJ YAPTI

8. 2010 DA PORTEKİZDE ,DÜN.BEL.BŞK. DA 
HİDROJEN ARAŞT.ÇALIŞMALRINI GURURLA ANLATTI

9- TÜRKİYE ULAŞ İŞ SENDİKA BŞK. TRANSİST TRANSİST 2011 HALİÇ KONGRE MRK. DE 
HİDROJEN ENERJİSİNİN ÜLKE KALKINMASI-ULAŞIM İÇİN ÖNEMİNİ ORTAYA KOYAN
SUNUM GERÇEKLEŞTİRDİ.
- 20012 DE BM.HİDROJEN ENERJİ MRK. İLE BERABER DAVET EDİLMEDİ-


10-MRK YENİ BŞK. HİDROJENLİ OTOBÜS -BURSA- VE HAFİF TİCARİ ARAÇ -KAYSERİ
PROJELERİNİ HAYATA GEÇİRMEK İÇİN ÇALIŞMA BAŞLATTI.
GÖREVDEN ALINDI

11. BM BŞK. MERK. ZİYARETE GELDİ .
BŞK.MOON U İBB BŞK. KARŞILADI- 
- KURUMA BŞK ATANMAMIŞ DURUMDA.

Bir ingiliz, bir yunan yönetiminde.





VEZOĞLUNUN RAPORU BAŞBKLIKÇA CEVAPSIZ BIRAKILDI

SPONSOR ELİMSAN EKONOMİK LİNC OLDU


-
BENZİN 4 TL-DÜN EN PAHALI YAKITINI 

ULUSLARARASI PETROL ŞİRKETLERİNDEN

ALMAYA DEVAM.








 

Temiz enerjiye, temiz arsa bulunamıyor!..


Dünya hidrojen araştırmalarında Türkiye'yi dünyanın merkezi haline getirecek proje için yıllardır arsa bulunamıyor. BM'nin, projeyi Türkiye'ye verirken tanıdığı beş yıllık sürenin dolmasına bir yıl kaldı
 
  •  
  •  
  •  
BM'nin verdiği sürenin dolmasına sadece bir yıl kaldığı için, Türkiye'yi dünya hidrojen araştırmalarının merkezi haline getirecek projenin daha iyi koşullar sunacak başka bir ülkeye verilmesi riski de ortaya çıktı. Proje için verilen Sarıyer'deki ilk arsa konusu 2,5 yıl sürüncemede kaldı. Hem para gelmedi hem de arsanın durumu netlik kazanmadı. Sonunda, "Orada fidan dikilmiş" denilerek başka arsa seçenekleri sunuldu. Alibeyköy'deki bir arsanın uygun olduğuna karar verildi. Ancak bu arsanın da hangi kuruma ait olduğu aylarca netleşmedi. Ardından bir bölümünün davalık olduğu ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı'na (UNIDO) bağlı Uluslararası Hidrojen Teknolojileri Merkezi (ICHET) için kurulması gereken ar-ge tesislerine, 4 yıldır arsa verilemedi. Birleşmiş Milletler'in (BM) "merkezin beş yıl içinde kurulması" koşuluyla Türkiye'ye verdiği proje gerçekleştirilemedi. Bu arada projeyi Türkiye'ye kazandırmak için yıllarca uğraşan ve BM'ye kabul ettirdikten sonra da Miami Üniversitesi'ndeki görevinden izinli ayrılarak üç yıldır Türkiye'de ICHET ofisinin kuruluş çalışmalarını yürüten Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu'nun da süresi doldu. Önümüzdeki günlerde Türkiye'den ayrılacak olan Veziroğlu, Milliyet'e yaptığı açıklamada, "buruk ayrıldığını" söyledi. Ofisi kurdu ama... Alternatif enerji kaynakları konusunda dünyanın umut bağladığı en önemli projelerden biri olan hidrojen araştırmalarında, "Türkiye'yi dünyanın merkezi" haline getiren projenın 15 yıllık öyküsü, büyük bir olanağın, nasıl riske edildiğini de ortaya koydu.1974'te hidrojenin petrolün yerini alacak tek enerji olduğunu, 'Hidrojen Enerji Sistemi' ve 'Hidrojen Ekonomisi' kavramlarını ortaya atan Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, 1980'de hidrojenle ilgili çalışmalarından dolayı BM'ye bağlı Sınai Kalkınma Teşkilatı'na (UNIDO) danışmanlığını üstlendi ve Dünya Hidrojen Enerjisi Başkanı oldu. Bu konuda kurulması düşünülen merkez projesinin Türkiye'ye verilmesi için çalışmalara başladı. 1992'de Ankara'ya gelerek dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü'den hem arsa hem de kaynak sözü alan Veziroğlu, yıllarca talipli diğer ülkelerin hükümetlerinden Türkiye seçeneği konusunda destek aradı. Türkiye'yi merkez yapıyor 1999'da UNIDO, merkezin İstanbul'da kurulmasını kabul etti. BM ile Türkiye arasında bir anlaşma imzalanması 4 yıl sonra (21 Ekim 2003) gerçekleşti. Prof. Dr. Veziroğlu da Miami Üniversitesi'nden 3 yıllık izin alarak Türkiye'ye geldi, bir ofis (ICHET) kurarak çalışmalara başladı. Ancak aradan dört yıl geçmesine karşın, yer sorunu çözülemediği için ar - ge merkezi bir türlü kurulamadı. Bu arada Enerji Bakanlığı bürokratlarının ofis ödeneklerini aksatması da başka bir sıkıntı yarattı.Ofis kendi binası olmadığı için BEDAŞ binasında çalışıyor. Kendi binası bile yok Hidrojen araştırmaları merkezi için önce Sarıyer-Demirciköy'de bir arsa gösterildi. UNIDO bu arsayı uygun buldu. Bu arsayla ilgili para ve tahsis sorunları üç yıl süreyle çözülemedi. Sonunda UNIDO-ICHET'e, "Orası olmuyor, başka arsalar gösterelim" denildi. Yedi arsa yeri bildirildi. Bu arsalar UNIDO uzmanlarınca incelendi ve Alibeyköy arsasının uygun olduğuna karar verildi. Arsanın tahsisini gerçekleştirmek için önce sahibi görünen DSİ'ye gidildi. DSİ, "Milli Emlak'a gidin" dedi. Milli Emlak'a gidildi, ancak kuruluş, 28 Mart'ta bir yazı göndererek, "Burası Milli Savunma'ya tahsisli" dedi. Böylece arsa konusu bir daha tıkandı. Bu arada başka bir pürüz daha çıktı. Aynı arsanın bir kısmının davalık olduğu da öğrenildi.Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, "Çok umutlanmıştık, ama yine pürüz çıktı" dedi. Daha önce kendilerine tahsis edilen Demirciköy'de arazi için de hiçbir yanıt alamadıklarını belirten Veziroğlu şunları söyledi: "Daha önce önerilen Sarıyer-Demirciköy'deki arsa bize çok uygundu. Projelerimizi hazırladık, bir yıl boyunca cevap bekledik. Olumlu ve olumsuz hiçbir cevap vermeden Alibeyköy'deki araziyi önerdiler. Ona da tamam dedik. DSİ'nin arazisi olarak önerdiler, ama şimdi karşımıza Milli Savunma Bakanlığı çıktı." Arsa tahsisi komedisi Hidrojen konusunda tüm dünyada çalışmalar var. Büyük petrol ve otomotiv şirketleri de bu alanda büyük yatırımlar başlattı. BP İngiltere'de kömürden ucuz hidrojen ve elektrik üretmek için proje yürütüyor. Texaco, aynı projeyi Amerika'da başlattı. Bütün otomobil firmaları hidrojenli otomobiller üzerinde çalışıyor. 2020 yılında 10 milyon motorlu taşıtın hidrojenle çalışması planlanıyor. General Motors hidrojen yakıt piliyle çalışan 100 otomobili bu yıl sonbaharda denemeye alacak. Hidrojenli yakıt pillerinin kullanacağı bir diğer alan ise cep telefonları. Telefonlar bu yakıt pilleriyle bir ay şarj etmeye gerek kalmadan kullanılabilecek.Türkiye, hidrojen kaynağı açısından şanslı bir ülke. Veziroğlu, Karadeniz'in dünyanın en büyük hidrojen rezervlerine sahip olduğunu belirtiyor. Veziroğlu'nun hesaplamalarına göre Türkiye 30 yıllık bir programla bütün enerjisini hidrojenden karşılayacak bir sisteme dönebilir ve ihracatından da para kazanabilir. Hidrojen, çevreye zararı olmayan en temiz enerji kaynaklarından biri olarak kabul ediliyor. Hidrojen neden önemli? Dünyanın en önemli hidrojen uzmanı olarak gösterilen Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, merkezin kurulması için 3 yıllığına geldiği Türkiye'den nisan ayı sonunda ayrılıyor. Miami Üniversitesi'ndeki görevine geri dönen Veziroğlu, "Gitmeden kampus inşaatına başlamak istiyordum. Büroksiyi bir türlü aşamıyoruz. Ama yine de böyle bir merkezi Türkiye'ye getirdik, faaliyetlerini sürdürecek. Sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok ülkesindeki projelerine devam edecek" dedi. Veziroğlu, Amerika'ya dönüyor Merkezi kurmak üzere 3 yıllığına ülkeme gelmiştim. Türkiye'de kurulması için 20 yıldır mücadele ediyorum. Ancak Amerika'daki görevime dönmem gerekiyor. Dönmeden kampus inşaatını başlatmak istiyordum. Bu konuda içim buruk ayrılıyorum. Sayın Hilmi Güler bu konuda çok duyarlı. Ancak bürokratlarının aynı derecede duyarlı olduğunu düşünmüyorum. Bürokrasiyi bir türlü aşamıyoruz. Küresel ısınmayı önlemenin tek çaresi hidrojen enerjisidir. Bu konuda dünyada çok büyük mesafeler kat edildi. Hidrojenin geleceğin enerjisi olduğunun bütün ülkeler ve petrol şirketleri farkında. Hepsi çalışmalar yürütüyor. Son yıllarda petrol fiyatları artınca kârlar da katlandı. Hidrojene ilgi azaldı, ama bu geçici. Çok yakında bütün dünya hidrojen enerjisi kullanacak. İçim buruk ayrılıyorum Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, 1974'te "Hidrojen Enerji Sistemi" ve "Hidrojen Ekonomisi" kavramlarını ortaya attı. Veziroğlu, 1980'de, hidrojen çalışmalarından dolayı BM'ye bağlı Sınai Kalkınma Teşkilatı'na (UNIDO) danışman oldu, Dünya Hidrojen Enerjisi Başkanı seçildi. 1988'de BM'nin bu konuda bir ar-ge ve uygulama merkezi kurması gerektiği fikrini kabul ettirdi.1991'de merkezin Türkiye'de kurulmasını gündeme getirdi. 1992 yılında Ankara'ya gelerek dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü'yle görüştü. İnönü hem arsa hem de para sözü verdi.Türkiye'den söz alan Veziroğlu, Amerika, Japonya, Çin, Hindistan, Almanya, Mısır, İtalya, Fransa, Brezilya gibi dünyanın birçok ülkesinde enerji bakanlarıyla görüşüp merkezin Türkiye'de kurulması için destek istedi. 1999 sonbaharında UNIDO Genel Kurulu'na merkezin İstanbul'da kurulma teklifi sunuldu, oybirliği ile kabul edildi. Veziroğlu, Türkiye'ye gelerek dönemin Enerji Bakanı Recai Kutan'ı verdiği brifingle ikna etti. UNIDO ile anlaşma imzalanmadan hükümet değişti. Yeni enerji bakanı Cumhur Ersümer de merkezin İstanbul'da kurulmasını onayladı. Ancak hükümet yine değişti, Bülent Ecevit başbakan oldu. Bu sefer MGK'ya davet edilen Nejat Veziroğlu, hidrojenin önemini anlattı. Bu arada Türkiye'de hükümet yine değişti ve 2002 yılı sonunda AKP hükümeti kuruldu.21 Ekim 2003'te anlaşma nihayet Enerji Bakanı Hilmi Güler ile UNIDO yetkilileri tarafından Viyana'da imzalandı. 19 Mayıs 2004'te faaliyetine Altunizade'de İSKİ binasında başlayan merkez, araştırma kampusu için arsa arayışına girdi.Enerji Bakanlığı tarafından 2004 yılı sonunda Sarıyer Demirciköy'de bir arazi merkeze önerildi. Yazışmalara başlayan ve kampus planlarını yapan merkez, bir yıl boyunca yanıt bekledi.Sarıyer'deki arazi için olumlu ya da olumsuz yanıt alamayan merkeze bu sefer yaklaşık iki ay önce Alibeyköy'de 100 dönümlük bir arazi teklif edildi.DSİ'ye ait arazi için harekete geçen merkeze, 28 Mart'ta buranın Milli Savunma Bakanlığı'na tahsis edildiği bildirildi. MGK çağırarak brifing aldı0




PDF] 

 

www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Mavi_Kitap_2008.pdf

Dosya türü: PDF/Adobe Acrobat
geçiş projeleri kapsamındaki arazikamulaştırma bedeli, teminat bedelleri ve transit geçiş ücretlerinin tahsili ile ......Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi yeri ile ilgili DSĐ Genel Müdürlüğü'nce başlatılan .... Đşletme Projesi Vermedi. 40. 40 ...











18 WORLD HYDROGEN ENERGY CONFERENCE

OPENING ADDRESS:

CONVERSION TO HYDROGEN ECONOMY

17 May 2010

T. Nejat Veziroglu*

President, International Association for Hydrogen Energy

5794 SW 40 St. #303, Miami, Fl 33155, USA 

      Distinguished Guests, Colleagues and Friends, Ladies and Gentlemen: It is an honor and a privilege to be speaking at the opening of the 18th World Hydrogen Energy Conference. I would first like to thank the organizers, starting with Detlef Stolten, Frank-Michael Baumann, the organizing committee, subcommittees, chairs, members and staff for putting together another successful WHEC Conference, here in Essen, North Rhine-Westphalia, Germany, the designated European City of Culture for the year 2010.  

      This is a great event. This is a great event for Hydrogen Energy. Behind every great event there is a visionary, who conceives the event, who makes the necessary representations to pertinent authorities, and through perseverance and hard work obtains their concurrence and support. In the case of the 18 WHEC conference, there was such a person. Some six years ago, he first prepared an attractive proposal and convinced the IAHE Board of Directors that it would be a great idea to have the 18 WHEC Conference in the industrial heartland of Germany, with many hydrogen producing plants and the world’s biggest hydrogen pipeline system. He arranged meetings between experts in Hydrogen Energy, and the State and Federal Authorities. He talked to authorities and persuaded them at every level. 

      After the preparations started for 18 WHEC, he wrote two booklets on Hydrogen Energy, on its benefits and on its inevitability. Thousands of these booklets have been distributed to energy scientists and decision makers throughout the world, together with information on 18 WHEC, urging them to participate at this conference. At this time, at the realization of his dream, at the opening of the 18 WHEC Conference, I applaud the vision and perseverance of this great Hydrogen Energy pioneer, whom I call a dear friend, Dr. Carl-Jochen Winter. 

___________________________________________

*Email: veziroglu@iahe.org

      When it comes to implementing Hydrogen Economy, we always face “Chicken or egg, which comes first?” situation. Last year, there has been important developments in Germany and in Japan to resolve this seemingly conflicting situation for the introduction of hydrogen fuelled transportation. In September 2009, backed by the German Government, seven major industrial companies in Germany, three oil and gas companies, two energy companies, an industrial gas provider, a carmaker plus the German National Hydrogen and Fuel Cell Organization NOW have signed a Memorandum of Understanding, named “H2 Mobility”, for setting up a national hydrogen infrastructure. Automaker Daimler and the hydrogen producer Linde are the lead companies of this initiative. Under the H2 Mobility MoU, by the year 2015, hydrogen producers will establish hydrogen fuelling stations all over Germany with sufficient density, so that a hydrogen fuelled car owner will not have to drive too far to find a hydrogen filling station.  

      This MoU has been followed by a Letter of Understanding signed by key executives of the leading auto manufacturers – Daimler, Ford, General Motors, Honda, Hyundai/Kia, Renault/Nissan and Toyota – pledging individually to implement production and commercialization strategies for launching fuel cell vehicles into the market place beginning 2015. In this year, they expect to market significant numbers of fuel cell vehicles, totaling a few hundred thousands worldwide!  

      Also last year, in Japan, some 13 energy companies and hydrogen producers – including Nippon Oil, Tokyo Gas, Idemitsu Kosan, Showa Shell, Osaka Gas, Toho Gas and Air Liquide Japan – have established an entity called “Hydrogen Supply Technologies Association”. Their aim is to establish hydrogen production, distribution and fuelling infrastructure throughout Japan by the year 2015, so that at the same time hydrogen fuel cell cars could be marketed in the country. Almost all of the Japanese vehicle manufacturers have developed hydrogen fuelled cars and buses, and have been field testing them for the last several years. They are planning to start commercial sales of their vehicles by the year 2015, as well.  

      So starting with the year 2015, Germany and Japan, two important industrial countries, will have the hydrogen infrastructure for production, distribution and delivery of hydrogen, and simultaneously car manufactures will start marketing hydrogen fuel cell cars in large numbers.  

      At a recent hydrogen energy meeting in U.S.A., a resolution has been signed calling on the hydrogen producers and the fuel cell car manufacturers in U.S.A. to jointly develop a program – like the German H2 Mobility Program – for the United States, so that starting with the most promising states (Hawaii, California, Texas, Florida, Pennsylvania, New York, Massachusetts, etc.), hydrogen production and delivery infrastructure should be readied beginning the year 2015, and at the same time hydrogen fuel cell cars should be marketed starting with the states having their delivery systems in place, and covering all the United States in some three decades.  

      The Hydrogen and Fuel Cell Letter April 2010 issue reports that authorities in the European Union are looking at the possibility of having a hydrogen production and distribution system covering the whole European Union, similar to that of the German Initiative.  

      H2 Mobility project of Germany and the Hydrogen Supply project of Japan both started last year, no doubt, will have effect on clean, efficient and sustainable energy planning of all the countries in the world, as they have caused the new initiatives to start in the European Union and the United States.  

      Also, I would like to point out that hydrogen fuel cell vehicles will be more efficient than gasoline fueled vehicles. Experiments show that hybrid hydrogen fuel cell vehicles will be about 80% more efficient than the hybrid gasoline cars. This great efficiency advantage, in addition to their great environmental advantage will be important characteristics of hydrogen fuel cell vehicles, giving them the edge over those running on petroleum. These are all good news. Once people see the advantages of hydrogen fuelled vehicles, once they see that they have no emissions, they have no pollutants, they are quiet and they are efficient, people will never again buy gasoline cars, but hydrogen cars. I can imagine that in two to three decades after 2015, most of the world will have hydrogen fuelled transportation. We shall not only have hydrogen fuelled cars, but also hydrogen fuelled buses, hydrogen fuelled trucks and hydrogen fuelled trains!  

      Another transportation industry which would benefit greatly by converting to hydrogen is the aerospace industry. Airplanes produce a lot of CO2 and a lot of pollutants. They put most of this in the high atmosphere, where it is more potent as a greenhouse gas. Therefore, the United Nations and many countries including the European Union are looking into possibilities of restricting the use of jet fuel by aviation industry. In response to this, airline companies have started experimenting with biofuels to replace the jet fuel. Clearly, biofuels are not the answer. Although, CO2 is supposed to be recycled, they still produce a lot of pollution, CO, NOx, hydrocarbons, carcinogens, and particulates. Plants from which biofuels are produced extract CO2 at the ground level, and biofuels used by aircrafts will put the CO2in the high atmosphere, where it causes more harm as a greenhouse gas.  

      Consequently, the correct solution to the woes of the aerospace industry is to use liquid hydrogen as a fuel. Already a lot of experience exists in using and handling liquid hydrogen by aerospace companies and organizations. I strongly recommend that similar to the H2 Mobility initiative, similar to the Hydrogen Supply initiative, liquid hydrogen producers, jet engine manufacturers and airplane manufacturers should come together and plan for simultaneously having liquid hydrogen supply systems in airports, while having available airplanes to fly on liquid hydrogen. In addition to having great environmental benefits in converting airline industry to hydrogen, there will also be economic benefits. Hydrogen is three times lighter than jet fuel for the same amount of energy. As a result, at the takeoff of a long distance flight the weight of the fuel will not be about 60% of the total weight of the aircraft plus passengers and cargo, the weight of hydrogen fuel will be only 20% of the fully loaded airplane. This means that for the same amount of energy, hydrogen fueled airliners could double the number of passengers and/or cargo, as compared with jet fuel aircraft.  

      Hydrogen will also help with the early introduction of supersonic and hypersonic transportation. Engines of such airplanes prefer fuels with high flame velocity, and hydrogen has the highest flame speed of any fuel, including the fossil fuels. Also, liquid hydrogen could be used to cool the outer surfaces of the airplanes, in order to reduce the frictional heating, which is necessary for supersonic and hypersonic flights.  

      One advantage airline industry will have over the surface transportation industry in introducing hydrogen is that in the former case the number of filling stations required will be much less. Initially, liquid hydrogen filling stations could be placed in the world’s major airports starting in about 10 to 15 years, and then spread to the other airports. I expect that if the involved industries start planning now, we could see the first hydrogen fuelled subsonic transport operating in about 10 years’ time and the supersonic transport in about 15 years’ time.   

      I would like to point out that presently the cheapest hydrogen is produced by fossil fuels, specifically by coal and natural gas. Since hydrogen fuel has much higher utilization efficiency, one can get more energy – and much cleaner energy – by converting natural gas to hydrogen, than using it directly as a fuel for transportation or electricity generation. By the same token, efficiency-wise and environment-wise, it is much better to produce hydrogen from coal at the pit head and inject the resulting CO2 and pollutants underground to the spaces vacated by coal, than transporting coal by trains and/or by ships to power plants and producing electricity. In this way, we can have more useful energy and we can have much more cleaner energy. We would also save in transportation costs, since transporting hydrogen by pipelines is much cheaper than transporting coal (which is mostly ashes) by trains and/or ships. We know that North Rhine Westphalia has large coal deposits, and also it has an extensive hydrogen pipeline system. This state could pave the way to inexpensive clean energy by using their vast deposits of coal to produce clean and efficient hydrogen fuel, and help Germany and the European Union in converting to the hydrogen energy system.  

      There are also large coal deposits in other countries, in China, Australia, Russia, Europe and the United States. We all know that nobody wants to build a coal burning power plant because of the environmental restrictions and environmental damage. These countries could produce clean and efficient hydrogen where coal is mined, and use the hydrogen to replace the fossil fuels in their countries, and also export some of the excess hydrogen to other countries. This will speed up the conversion to Hydrogen Economy in an economical and environmentally friendly way.   

      Of course, eventually, as the natural gas resources and coal deposits are depleted, and also wherever and whenever it makes economical sense, we shall produce hydrogen using renewable energy sources. Since most renewable energies are intermittent and/or available away from the consumption centers, in order to eliminate the temporal and spatial mismatch between the energy source and the consumer, we shall produce hydrogen. Hydrogen makes the renewable energy sources storable and transportable, and presents them to the consumer as the cleanest and most efficient energy carrier.  

      Hydrogen will also help with the world economy, and help overcome the recession. It will eliminate the spending for remedying the environmental damage and the health expenditures caused by fossil fuels, which this year alone will amount to 6.3 billion U.S. Dollars, about 11% of the gross world product. In addition, Hydrogen Economy – as each and every country will be able to produce their own energy carrier – will eliminate the petroleum wars and reduce the military expenditures. It also will protect Earth’s ecology, protect biodiversity, stop the loss of species, provide humankind with clean and abundant energy forever, and will turn the Planet Earth into a Paradise.  

      Ladies and gentlemen, you are all going to contribute to this worthwhile and noble goal. Full Speed Ahead for Hydrogen Civilization!





18 DÜNYA HİDROJEN ENERJİSİ KONFERANSI

ADRES AÇILIŞ:

DÖNÜŞÜM HİDROJEN EKONOMİYE

17 Mayıs 2010

T. Nejat Veziroğlu *

Cumhurbaşkanı, Hidrojen Enerjisi Uluslararası Birliği

5794 SW 40 St # 303, Miami, 33155 Fl, ABD


      
Değerli Konuklar, Meslektaşlarım ve Arkadaşlar, Bayanlar ve Baylar: Bu bir onur ve 18. Dünya Hidrojen Enerjisi Konferansı açılışında konuşan olmak bir ayrıcalıktır. Ben ilk Detlef Stolten, Frank-Michael Baumann, organizasyon komitesi ile başlayan, organizatörler teşekkür etmek istiyorum, alt komite, sandalye, üyeleri ve Essen burada başarılı bir WHEC Konferansı, Kuzey Ren-Vestfalya, Almanya, araya koymak için personel 2010 yılı için Avrupa Kültür City belirlenir.

      
Bu büyük bir olaydır. Bu Hidrojen Enerjisi için büyük bir olaydır. azim ve çok çalışmak, her büyük olayın ardında, kim ilgili makamlara gerekli beyanda olayı kavrar vizyoner olduğunu ve aracılığıyla elbirliği ve destek alır. 18 WHEC konferansın durumda, böyle bir kişi yoktu. Yaklaşık altı yıl önce, o ilk cazip bir teklif hazırladığı ve IAHE Kurul bitkiler üreten birçok hidrojen ve dünyanın en büyük hidrojen boru hattı sistemi ile Almanya'nın endüstriyel can damarı olan 18 WHEC Konferansı olması harika bir fikir olacağını Yönetim ikna . O Eyalet ve Federal Yetkililer ve Hidrojen Enerjisi uzmanlar arasında toplantılar düzenlenmektedir. O makamlara konuştum ve her düzeyde onları ikna etti.

      
hazırlıkları 18 WHEC için başladıktan sonra, o kendi yararları ve kaçınılmazlığı üzerinde, Hidrojen Enerjisi iki kitapçık yazdı. Bu kitapçıklar Binlerce bu konferansa katılmak için onları çağıran, 18 WHEC hakkında bilgi ile birlikte, dünya genelinde enerji bilim adamları ve karar vericiler için dağıtılmıştır. Şu anda, 18 WHEC Konferansı'nın açılışında yaptığı rüyasının gerçekleşmesi, ben vizyon ve ben bir sevgili dostum Dr Carl-Jochen Kış dediğimiz bu büyük Hidrojen Enerjisi öncü olan azim alkışlıyoruz.

___________________________________________

*

      
o Hidrojen ekonomisi uygulanması söz konusu olduğunda, her zaman "Tavuk veya yumurta, önce gelir?" durumla karşı karşıyayız. Geçen yıl, hidrojen tanıtımı için bu görünüşte çelişkili durumu çözmek için Almanya ve Japonya'da önemli gelişmeler meydana gelmiştir yakıtlı ulaşım.Alman Hükümeti tarafından desteklenen Eylül 2009, Almanya, yedi büyük sanayi şirketleri, üç petrol ve gaz şirketleri, iki enerji şirketleri, endüstriyel gaz sağlayıcı, Alman Milli Hidrojen ve Yakıt Pili Organizasyon artı bir otomobil üreticisi NOW bir Mutabakat Zaptı imzaladı , adında "H2 Hareketlilik", ulusal bir hidrojen altyapısı kurmak için. Automaker Daimler ve hidrojen üreticisi Linde bu girişimin neden şirketleridir. H2 Mobility MoU kapsamında, 2015 yılına kadar, hidrojen üreticileri bir hidrojen otomobil sahibi bir hidrojen dolum istasyonu bulmak için çok uzağa götürmek zorunda olmayacak yakıtlı, böylece yeterli yoğunlukta Almanya'nın her yerinde istasyonları yakıt hidrojen kuracak.

      
Daimler, Ford, General Motors, Honda, Hyundai / Kia, Renault / Nissan ve Toyota - - Yakıt başlatılması için üretim ve ticari stratejilerini uygulamak için ayrı ayrı vaadinde Bu Mutabakat Zaptı önde gelen otomobil üreticilerinden anahtar yöneticileri tarafından imzalanan Mutabakat Mektubu tarafından takip edilmiş pazar yerine hücreli araçların 2015 başında. Bu yıl, bir kaç yüz binlerce dünya çapında olmak üzere toplam yakıt hücreli araçların önemli sayıda piyasa bekliyoruz!

      
Ayrıca geçen yıl Japonya'da, yaklaşık 13 enerji şirketleri ve hidrojen üreticileri - Nippon Oil, Tokyo Gaz, Idemitsu Kosan, Showa Shell, Osaka Gaz, Toho Gaz ve Hava Liquide Japonya dahil olmak üzere - "Hidrojen Kaynağı Teknolojileri Derneği" adında bir varlık kurduk.Amaçlarının aynı zamanda hidrojen yakıt hücreli otomobil de ülkede pazarlanan olabilir, böylece 2015 yılına kadar Japonya'da hidrojen üretimi, dağıtımı ve yakıt altyapı oluşturmaktır. Hemen hemen tüm Japon araç üreticileri ve hidrojen yakıtlı otomobil ve otobüsler gelişen son birkaç yıldır onları test alanı olmuştur. Onlar da, 2015 yılına kadar kendi araçları ticari satış başlamayı planlıyoruz.

      
Öyleyse, üretim, dağıtım ve hidrojen teslimi için hidrojen altyapısı olacak 2015 yılında, Almanya ve Japonya, iki önemli sanayileşmiş ülkeler ile başlayan aynı anda araba çok sayıda pazarlama hidrojen yakıt hücreli araçların başlayacak üretmektedir.

      
Alman H2 Hareketlilik Programı - gibi - ABD'de yeni bir hidrojen enerji toplantısında bir karar ortaklaşa bir program geliştirmek için ABD'de hidrojen ve yakıt hücreli otomobil üreticilerine çağrıda imzalanmıştır Amerika Birleşik Devletleri için, ile başlayan böylece en çok gelecek vaat eden devletler (Hawaii, California, Texas, Florida, Pennsylvania, New York, Massachusetts, vb), hidrojen üretim ve dağıtım altyapısı ve 2015 yılı başında hazırlandılar olmalı aynı zamanda hidrojen yakıt hücreli arabalar ile başlayan pazarlanan olmalıdır devletler, yerde onların taşıyıcı sistemler olan ve yaklaşık üç yıl içinde tüm Amerika Birleşik Devletleri kapsayan.

      
Hidrojen ve Yakıt Hücresi Mektubu Nisan 2010 sayısında raporları Avrupa Birliği makamları bütün Avrupa Birliği kapsayan bir hidrojen üretim ve dağıtım sistemi, Alman Girişimi benzer olma olasılığı bakıyorsun ki.

      
onlar yeni girişimlerin başlatılması neden olduğu gibi Almanya H2 Hareketlilik proje ve Japonya'nın ikisinin Hidrojen Tedarik Projesi, dünyadaki tüm ülkelerin, verimli, temiz ve sürdürülebilir enerji planlaması üzerinde etkisi olacaktır, geçen yıl şüphesiz başladı Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri.

      
Ayrıca, hidrojen yakıt hücreli araçların daha fazla benzin yakıtlı araçların daha verimli olacağına işaret etmek istiyorum. Deneyler melez hidrojen yakıt hücreli araçların yaklaşık% 80 daha fazla hibrid benzinli arabalar daha verimli olacağını gösteriyor. Bu büyük verimlilik avantajı, onların büyük çevre avantajı ek olarak özellikle kendilerine petrol üzerinde çalışan bu üzerinde üstünlük sağlıyor, hidrojen yakıt hücreli araçların önemli özellikleri olacak. Bunların hepsi iyi bir haber vardır. insanlar hidrojen yakıtlı araçların avantajları olduğunu görünce, bir kez, onlar hiçbir kirleticiler var, onlar hiçbir emisyon görüyoruz onlar sessiz ve onlar verimli, daha daha, ama hidrojen araba benzinli otomobil satın asla. Ben 2015 2:58 yılda sonra, dünyanın en hidrojen yakıtlı ulaşım sahip olacağını hayal edebiliyorum. Biz sadece hidrojen yakıtlı otomobil olmayacaktır da hidrojen yakıtlı otobüsler, hidrojen yakıtlı kamyon ve hidrojen yakıtlı trenler!

      
hidrojene dönüştürerek son derece yararlı olacaktır diğer taşımacılık sektöründe uzay endüstrisidir. Uçaklar CO2 ve bir sürü kirleticilerin çok üretmek. Onlar daha bir sera gazı olarak güçlü olduğu yüksek atmosfer, bu en koymak. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de dahil olmak üzere birçok ülkede havacılık sanayi tarafından jet yakıtının kullanımına sınırlama olanakları içine arıyoruz. Buna karşılık olarak, havayolu şirketlerinin jet yakıtı yerine biyoyakıt deneme başladı. Açıkça, biyoyakıt cevap değildir. CO2 geri dönüşümlü olması gerekiyordu, rağmen, hala, CO, NOx, hidrokarbonlar, kanserojen kirliliğinin çok üretmek ve partikül. hangi biyoyakıt zemin seviyesinde CO2 özü üretilen Tesisleri ve bir sera gazı olarak daha fazla zarar yüksek atmosferde CO2 koyacağız uçak tarafından kullanılan biyoyakıt.

      
Sonuç olarak, havacılık ve uzay sanayisinin sorunlarının doğru çözüm yakıt olarak sıvı hidrojen kullanmaktır. Zaten çok deneyime kullanarak ve havacılık şirketleri ve kuruluşları tarafından sıvı hidrojen kullanımı var. üzerinde uçmak için mevcut uçaklara sahip olurken ben şiddetle H2 Mobility girişimi, Hidrojen Tedarik girişimine benzer ki benzer tavsiye, sıvı hidrojen üreticileri, jet motoru üreticileri ve uçak üreticileri, aynı anda havaalanlarında sıvı hidrojen tedarik sistemine sahip bir arada ve plan gelmelidir sıvı hidrojen. hidrojen havayolu sektöründe dönüştürerek büyük çevresel faydalar sahip olmanın yanı sıra, ekonomik faydalar olacaktır.Hidrojen üç kez jet yakıtı fazla enerji aynı miktarda hafiftir. Sonuç olarak, uzun mesafe uçuş kalkış uçak artı yolcu ve kargo toplam ağırlığı yaklaşık% 60 olmayacaktır yakıt ağırlığı, hidrojen yakıt ağırlığı tam dolu uçağın sadece% 20 olacak . Bu enerjinin aynı miktarda, hidrojen Uçakları olarak jet yakıtı uçak göre yolcu ve / veya kargo sayısı ikiye katlanabilir yakıt anlamına gelir.

      
Hidrojen de süpersonik ve hipersonik ulaşım erken giriş ile yardımcı olacaktır. Bu uçakların motorları yüksek alev hızı ile yakıt tercih ve hidrojen fosil yakıtlar dahil olmak üzere herhangi bir yakıt yüksek alev hızı vardır. Ayrıca, sıvı hidrojen sipariş süpersonik ve hipersonik uçak bileti için gerekli olan sürtünme ısıtma, azaltmak için uçakların dış yüzeylerinde, soğutmak için kullanılabilir.

      
Bir avantaj havayolu sektöründe hidrojen tanıtımında yüzey taşımacılık sektöründe üzerinde olacak eski halinde dolum istasyonlarının sayısı daha az olacaktır gerekli olmasıdır. Başlangıçta, sıvı hidrojen dolum istasyonu ve yaklaşık 10 ila 15 yıl içinde başlayan dünyanın en büyük havaalanı yer olabilir o zaman diğer havaalanlarına yayıldı. Ben dahil sanayi şimdi planlama başlarsa, biz ilk hidrojen yaklaşık 10 yıl içinde subsonik taşımacılık yapan zaman ve yaklaşık 15 yıl içinde süpersonik taşımacılık 'zaman yakıtlı görebiliyordu bekliyoruz.

      
Ben şu anda en ucuz hidrojen kömür ve doğal gaz özellikle fosil yakıtlar tarafından üretilen olduğuna işaret etmek istiyorum. ve daha temiz enerji - - hidrojen yakıt çok daha yüksek kullanım verimliliği yana, bir daha fazla enerji elde edebilirsiniz taşıma veya elektrik üretimi için yakıt olarak doğrudan kullanmak yerine, hidrojen doğal gaz dönüştürerek. token, verimlilik-bilge ve çevre bilge aynı, o çukurun başında kömürden hidrojen üretmek ve enjekte çok daha iyi anlaşılmakta ve / trenler ile kömür taşımacılığı dışında, CO2 ve kirleticiler kömür boşalttığı alanlarda yeraltı sonuçlanan veya enerji santralleri ve üreten elektrik gemiler. Bu şekilde, daha yararlı enerji var ve biz de çok daha temiz enerji olabilir. çok kömür taşımanın daha (çoğunlukla kül olan) trenler ve / veya gemiler tarafından ucuza Ayrıca boru hatları ile hidrojen taşınması bu yana, ulaşım maliyeti tasarruf olacaktı. Biz, Kuzey Ren Vestfalya büyük kömür yatakları vardır biliyorum da geniş bir hidrojen boru hattı sistemine sahiptir. Bu durumda, temiz ve verimli hidrojen yakıt üretmek için kömür onların geniş mevduat kullanarak ucuz, temiz enerji için önünü açabilir ve hidrojen enerji sistemine dönüştürülmesi Almanya ve Avrupa Birliği yardım eder.

      
Çin, Avustralya, Rusya, Avrupa ve ABD'deki diğer ülkelerde büyük kömür yatakları vardır.Hepimiz kimsenin çevresel kısıtlamalar ve çevre zarar nedeniyle bir kömür yakan elektrik santrali inşa etmek istiyor biliyorum. Bu ülkelerin, kömür mayınlı temiz ve verimli hidrojen üretmek olabilir ve kendi ülkelerindeki fosil yakıtlar yerine, aynı zamanda diğer ülkelere aşırı hidrojen bazı ihracat hidrojen kullanın. Bu bir ekonomik ve çevre dostu bir şekilde Hidrojen ekonomisi için dönüşüm hızlandırır.

      
Tabii ki, sonuçta, doğal gaz kaynakları ve kömür yatakları olarak ve aynı zamanda her yerde ve tükenmiş bu ekonomik anlamda çektiğinde, yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak hidrojen üretmek zorundadır. en yenilenebilir enerjiler tüketim merkezlerine uzak ve / veya aralıklı mevcut olduğundan, sırayla enerji kaynağı ve tüketici arasındaki zamansal ve mekansal uyumsuzluğu ortadan kaldırmak için, biz hidrojen üretmek zorundadır. Hidrojen, yenilenebilir enerji kaynaklarının depolanabilir ve taşınabilir hale getirir ve en verimli ve temiz enerji taşıyıcısı olarak tüketiciye sunuyor.

      
Hidrojen de, dünya ekonomisine yardımcı olacak ve durgunluğun üstesinden yardımcı olur.Bu çevresel zararlar ve bu yıl sadece 6,3 milyar ABD Doları, gayri safi dünya ürünün yaklaşık% 11 tutarında olacak fosil yakıtlardan kaynaklanan sağlık harcamaları, giderilmesi için harcama ortadan kaldırır. Ayrıca, Hidrojen Ekonomisi - her ülke kendi enerji taşıyıcısı üretmek mümkün olacak gibi - petrol savaşları ortadan kaldıracak ve askeri harcamaları azaltmak. Ayrıca, türlerin kaybını durdurmak sonsuza kadar temiz ve bol enerji ile insanlık sağlamak, ve bir cennet haline Planet Earth dönecek, biyolojik çeşitliliğin korunması, dünyanın ekoloji koruyacaktır.

      
Bayanlar ve baylar, bütün bu değerli ve asil hedefe katkıda bulunmak için gidiyoruz. Önde Hidrojen Medeniyeti için tam hızlı!










Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi
TÜRKİYE 10. ENERJİ KONGRESİ
TÜRKİYE’DE HİDROJEN ENERJİSİ ÇALIŞMALARI VE UNIDO-ICHET

Gülbahar KURTULUŞ, F. Öznur TABAKOĞLU ve İ. Engin TÜRE
Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü-Uluslar arası
Hidrojen Enerjisi Teknolojileri     
Merkezi (UNIDO-ICHET) Sabri Ülker Sk. 38/4
Cevizlibağ 34015-ISTANBUL
gkurtulus@unido-ichet.org,  
ftabakoglu@unido-ichet.org,  
eture@unido-ichet.org  


ÖZET

Sanayileşme ve nüfus artışıyla birlikte fosil yakıtlarına olan talebin artması
beraberinde hava kirliliği, iklim değişikliği, küresel ısınma gibi ciddi sorunlar
getirmiştir. Fosil yakıt rezervlerinin de sınırlı olması ve hızla tükenmesi bilim ve
siyaset çevrelerini alternatif enerji kaynakları arayışına yönlendirmiştir. Fosil
yakıtlarının yerini alabilecek ve gelecek vaat eden en iyi alternatif olarak hidrojen
enerjisi gösterilmektedir. Türkiye, hidrojen ernerjisine geçişte, Mayıs 2004’te
İstanbul'da kurulan Birleşmiş Milletler Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri
Merkezi (UNIDO-ICHET) ile tarihi bir misyon üstlenmiştir.
UNIDO-ICHET'in çalışmaları, hidrojen enerjilerinin geliştirilmesi, benimsenmesi ve
kullanımının yaygınlaştırılması üzerine yoğunlaşmıştır. Bu teknolojilerin
uygulanabilirliği ve yaygın olarak kullanılmasını sağlamak üzere UNIDO-ICHET,
dünyanın hemen her kıtasında özellikle gelişmekte olan ülkelerde pilot projeler
geliştirmektedir. Bunlar arasında, Çin'de hidroelektrikten, Libya'da güneş
enerjisinden ve Arjantin'de rüzgar enerjisinden hidrojen üretimi olduğu gibi
Türkiye'de de Bozcaada'da rüzgar enerjisinden hidrojen üretimi ile  İstanbul'da
hidrojen yakıtlı otobüslerin işletilmesi yer almaktadır.
Ayrıca, UNIDO-ICHET, yine Türkiye'de organize ettiği çeşitli demonstrasyon
projeleriyle hidrojen enerjisi konusunda Türkiye’yi lider ülke konumuna taşımak
için, çeşitli sanayi kuruluşları ile birçok demonstrasyon projesini hayata
geçirmektedir. Bu tebliğde, Türkiye'de çeşitli kuruluşlarda hidrojen enerjisi
çalışmalarının yanı sıra, UNIDO-ICHET'in dünyanın birçok ülkesinde uygulamaya
koyduğu pilot projelerle, Türkiye'de organize ettiği demonstrasyon projelerine
ayrıntılı olarak yer verilmiştir. 460
1. GİRİŞ
Sanayileşme ve nüfus artışıyla birlikte fosil yakıtlara olan talebin artması
beraberinde küresel ısınma, iklim değişikliği, hava kirliliği, sağlık problemleri gibi
ciddi sorunlar getirmiştir. Birincil enerji kaynakları olan kömür, petrol, doğal gaz
gibi fosil yakıt rezervlerinin de kısıtlı olması ve hızla tükenmesi bilim ve siyaset
çevrelerini alternatif enerji kaynakları arayışına yönlendirmiştir. Ülkeler doğal
kaynaklarına bağlı olarak, dünyadaki yeni enerji kaynaklarının verimli bir şekilde
kullanılması ve yeni enerji teknolojilerinin geliştirilmesi yönündeki çalışmalarına
hız vermişlerdir. Bu gelişmelere dayalı olarak hidrojen enerjisi, fosil yakıtların
yerini alabilecek ve geleceğin yakıtı olabilecek en iyi alternatif olarak karşımıza
çıkmaktadır. Hidrojen, enerji taşıyıcısı olarak, çok özel nitelikleri olan temiz,
verimli ve çok yönlü kullanıma sahip sentetik bir yakıt olarak kabul edilmektedir.
Hidrojen, kendisi gibi bir enerji taşıyıcısı olan elektrikle birlikte bir ülkenin tüm
enerji ihtiyacını karşılayabilecek niteliktedir. Hidrojen ve elektrik, enerji
kaynaklarından bağımsız olan, kalıcı bir enerji sistemi oluşturabilir.
2. HİDROJEN ENERJİ SİSTEMİ
Fosil yakıtların yerini alabilecek güneş, rüzgar, su, dalga ve jeotermal  gibi birçok
birincil enerji kaynağı vardır. Ancak bu kaynakları taşınır, depolanabilir
yapabilmek ve araçlarda kullanabilmek için bunlardan bir yakıt üretmek gerekir.
Bunların içinde de hidrojen en verimli ve en temiz  yenilenebilir yakıt olarak
karşımıza çıkmaktadır.  Birincil enerji kaynaklarının kullanılarak hidrojen üretildiği
bu sisteme “Hidrojen Enerji Sistemi” adı verilmiştir (Şekil-1) [1].
Bu yeni enerji sisteminde hidrojen sudan elde edilecektir. Hidrojenin
kullanılmasıyla da yan ürün olarak sadece su veya su buharı ortaya çıkacaktır.
Böylece fosil yakıtların aksine hidrojen tükenmeyecektir.
Şekil- 1. Hidrojen Enerji Sistemi [1] 461
3. HİDROJEN EKONOMİSİNE GEÇİŞ
Hidrojen enerjisinin dünya gündemine oturması, 1973’te enerji krizinin patlak
vermesiyle bilim çevrelerinin bu soruna çözüm aramaları vesile olmuştur. Dünya
Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı olan ve aynı zamanda da Miami
Üniversitesi’nde “Temiz Enerji Araştırmaları Enstitüsü”nün başkanlığını yapmakta
olan Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu, 1974 yılında organizasyonunu üstlendiği
“Hidrojen Ekonomisi Miami Enerji Konferansı”nda (THEME) fosil yakıtların
tükenmesine ve bunların yakıt olarak kullanımının çevreye verdiği zararların
önlenmesine çözüm olarak “Hidrojen Ekonomisi/Hidrojen Enerji Sistemi” fikrini
ortaya atmıştır. [2]
Son zamanlarda, ABD, Japonya, Avrupa Birliği ülkeleri gibi gelişmiş olan
ülkelerde hidrojen üretimi, depolanması ve kullanımı ile ilgili olarak araştırma ve
geliştirme çalışmaları yoğun bir şekilde devam etmektedir. Otomotiv, petrol, enerji
ve kimya endüstrilerinin de katılımı ve teşviki ile son yıllarda hız kazanan
çalışmalardan anlaşılacağı gibi bu ülkelerde hidrojen ekonomisine geçiş çoktan
başlamıştır. Diğer yanda gelişmekte olan ülkelerde ise enerji sisteminin altyapısını
oluşturma çalışmaları devam etmektedir. Böylece hidrojen ekonomisinde ülkeler
kendi enerji politikalarını belirleyerek kendi enerji ihtiyaçlarını
karşılayabileceklerdir. Ayrıca, hidrojen enerjisi hem sanayileşmiş hem de
gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir ekonomisine katkı sağlayarak dünyanın
çevre açısından da korunmasına olanak verecektir. Prof. Dr. Nejat Veziroğlu,
Miami Üniversitesi’nde yapılan model çalışmalara göre 2000’li yıllarda başlanan
hidrojene geçiş sürecinin 2074’te tamamlanacağını söylemiştir. [3]
Şekil- 2. Hidrojen Ekonomisinin Kurulması [Veziroğlu, 2001]
Hidrojen Hareketinin Yüzyılı
1973 - 2073
Dünya Enerji Tüketimi 462
4. TÜRKİYE’DE HİDROJEN ENERJİSİ ÇALIŞMALARI
4.1. TÜBİTAK - MAM AB 6.ÇP HY-PROSTORE Projesi  
Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Enerji Enstitüsü’nün, AB 6. Çerçeve
Programı’na yönelik  yürüttüğü HYPROSTORE  “Hidrojen Teknolojileri
Mükemmeliyet Merkezi” projesi, AB tarafından desteklenmeye layık görülmüştür.
Üç yıl sürecek proje kapsamında; araştırma altyapılarının yenilenerek
geliştirilmesi, hidrojenin üretilmesi, saflaştırılması, depolanması ve hidrojen
uygulamalarında bilginin yaygınlaştırılması amacıyla seminerler, kurslar ve
uluslararası konferanslar gibi faaliyetlerin düzenlenmesi yer almaktadır.
Toplam bütçesi 650 000 € civarında olan proje ile hidrojen teknolojileri alanında
çalışan kuruluşlarla işbirliği sağlanarak, Türkiye’de endüstriyel konsorsiyumlar ile
birlikte geliştirilecek Ar-Ge projelerine yönelik faaliyetlerin gerçekleştirileceği bir
çekim merkezi  oluşturulacaktır.  Aynı zamanda bu teknolojilere ilgi duyan tüm
kuruluşlar ile bir sinerji ortamı yaratılarak, Türkiye’nin AB projelerindeki katkısının
arttırılması amaçlanmıştır [4].
Aktivite üyeleri arasında İstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Ege
Üniversitesi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve Karadeniz Teknik Üniversitesi  
yer almaktadır [5].
4.2. Yakıt Pili Araştırmaları
Hidrojeni günümüzde yakıt pillerinde kullanmak suretiyle son derece verimli,
sessiz ve sürekli elektrik enerjisi üretmek mümkündür. Türkiye’de, katı oksit yakıt
hücreleri (SOFC), proton değişim zarlı (PEM) yakıt hücreleri ve doğrudan
methanol yakıt hücreleri (DMFC) teknolojilerinin geliştirilmesi ile ilgili çalışmalar
yapılmaktadır. SOFC ile ilgili çalışmalar  İstanbul Üniversitesi ve Sakarya
Üniversitesi’nde sürdürülmekte olup, TÜBİTAK-MAM, Boğaziçi Üniversitesi,
İstanbul Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi
ve bazı endüstriyel kurumlarda de PEM üzerine araştırmalar yapılmaktadır.
4.2.1. Modern Yakıt Pilleri Çerçeve Projesi  
TÜBİTAK MAM’ın üstlendiği projenin birinci aşaması olan “1.5 kW Polimer
Elektrolit Membran (PEM) Tipi Yakıt Pili Sisteminin Kurulması” aşamasında 1.5
kW yakıt pil modülü ve sistem alt bileşenlerinin temin edilerek yakıt pil sisteminin
kurulması, projenin ikinci aşamasında ise PEM tipi yakıt pili sisteminin
geliştirilmesi ve yakıt pil sisteminin evsel veya araç kullanımı için sistem
entegrasyonu hedeflenmiştir [6,7].
4.2.2. Doğrudan Sodyum Borhidrürlü Yakıt Pili (DSBHYP) Üretimi ve
Entegrasyonu
Bor Araştırma Enstitüsü’nün desteklediği “Doğrudan Sodyum Borhidrürlü Yakıt
Pili Üretimi ve Entegrasyonu” projesinde doğrudan sodyum borhidrürlü tek hücreli
ve üç hücreli yakıt pili, doğrudan sodyum borhidrür yakıt pili sistem alt bileşenleri
geliştirilecek ve askeri/sivil amaçlı muhtelif uygulama  alanları için 70-100W’lık
doğrudan sodyum borhidrür yakıt pili prototipi geliştirilecektir [8]. 463
4.3. Hidrojen Üretimi Araştırmaları
Hidrojen, ağırlıklı olarak doğal gazdan buhar reforming işlemiyle elde
edilmektedir. Ayrıca hidrojen, fosil yakıtlardan elde edilebildiği gibi güneş, rüzgar,
hidrolik enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak suyun elektrolizi
yöntemi ile de üretilmektedir. Bunun yanı sıra hidrojenin biyokütleden üretimi de
mümkündür.  
Biyolojik olarak hidrojen üretilmesine örnek olarak, enerji bitkisi olan tatlı
sorgumun üretilmesi ve alternatif enerji kaynağı olarak kullanılmasına yönelik
deneysel çalışmalar TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi’nde yapılmıştır. Proje
kapsamında tatlı sorgum evlerde ısıtma uygulamaları için briketlenmiş ve
alternatif bir enerji kaynağı olarak kullanılır hale getirilmiştir. Isıl değeri yaklaşık
15.000 kJ/kg olan bu yakıtın Türk linyitleri ile birlikte briketlenerek kullanılması
sonucunda kömürün yanması ile açığa çıkan emisyonların azaltılması
mümkündür [9].  
Termokimyasal hidrojen üretilmesiyle ilgili olarak  içeriği LPG’ye çok benzeyen
propan ve n-bütan karışımlarından Pt-Ni katalizörleri kullanılarak buhar reforming
yöntemiyle hidrojen üretimi araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre bimetalik PtNi katalizör sistemi ticari uygulamalarda ümit veren bir alternatif olarak
görülmüştür [10].  
Yukarıda bahsedilen örneklere ilave olarak, Karadeniz’in tabanında kimyasal
biçimde depolanmış hidrojen bulunması da hidrojen üretimiyle ilgili umut verici bir
gelişmedir.  Karadeniz suyunun %90’ı anaerobiktir ve hidrojensülfid (H2S)
içermektedir. H2S yaklaşık 200 m derinlikte ve 50 m kalınlığında bir tabaka
halinde bulunmaktadır. Tabana doğru inildikçe artan H2S konsantrasyonu, 1500 m
derinlikte 8-10 mg/l olarak tespit edilmiştir. Elektroliz reaktörü ve oksidasyon
reaktörü gibi iki reaktör kullanılarak, H2S’den hidrojen üretimi konusunda yapılmış
teknolojik çalışmalar vardır. Bu konuda yapılmış bir diğer teknoloji geliştirme
çalışması, yarıiletken partikülleri kullanarak fotokatalitik yöntemle hidrojen
üretimidir. Güneş ve rüzgar enerjisinden yararlanarak, Karadeniz'in  H2S içeren
suyundan hidrojen üretimi için literatüre geçmiş bilimsel araştırmalar olup,
Bulgaristan proje geliştirmeye çalışmaktadır [11].
4.4. Hidrojenin Depolanması Araştırmaları
Hidrojen kimyasal olarak metallerde, alaşımlarda ve arametallerde hidrür olarak
depolanabilmektedir. Özellikle son yıllarda yüksek  depolama kapasiteleri
nedeniyle aluminyum ve bor içeren kompleks hidrürler üzerine yoğun çalışmalar
yapılmaktadır. Bor bazlı sistemler esas olarak sodyum bor hidrürden (NaBH4)
oluşmaktadır. NaBH4, katı halde ağırlıkça %10.5 hidrojen içermektedir [12].
Hidrojen üretimi ve depolanması alanında Sodyum bor hidrür (NABH4) çözeltileri
sahip oldukları özellikler sayesinde önem verilmesi gereken kimyasal hidritlerdir.
Bazik NABH4 çözeltsinden uygun bir katalizör eşliğinde hidrojen gazı üretilmesiyle
ilgili çalışmalar yapılmıştır [13]. Magnezyum hidrürle ilgili ODTÜ Metalurji  ve
Malzeme Mühendisliği Bölümü’nde olumlu sonuçlar alınmış olup araştırmalara
devam edilmektedir [14].  464
5. UNIDO-ICHET’İN KURULMASI
Dünyada tek olan “Birleşmiş Milletler Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri
Merkezi’nin (UNIDO-ICHET)’in kurulması ile ilgili olarak Enerji Bakanlığı ve
UNIDO teşkilatı arasındaki anlaşma 21 Ekim 2003’te Viyana’da imzalanmıştır.
ICHET, Prof. Dr. T. Nejat Veziroğlu başkanlığında Mayıs 2004’te faaliyete
geçmiştir.  
5.1. UNIDO-ICHET’in Misyonu
ICHET’in kuruluş amacı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında hidrojen
teknolojileri köprüsü olmak suretiyle, hidrojen teknolojilerinin geliştirilmesi, Türkiye
ve dünyada benimsenmesi ve kullanımının yaygınlaştırılmasını sağlamak ve
uygulamalı Ar-Ge çalışmaları yürütmek olarak belirlenmiştir. ICHET’in İstanbul’da
kurulması ve faaliyete geçmesiyle Türkiye insanlığa temiz, bol ve uzun ömürlü
enerji sistemi sağlayacak tarihi bir misyon üstlenmiştir.
5.2. UNIDO-ICHET’in Faaliyetleri
UNIDO-ICHET’in, misyonunu gerçekleştirmek ve belirlediği hedeflere ulaşmak
için üstleneceği faaliyetler aşağıda verilmiştir.
•  Tüm dünyadaki hidrojen enerjisi Ar-Ge çalışmaları, ilgili endüstriler ve ürünleri
için geniş kapsamlı bir Veri Bankası kurulması ve yönetimi
•  Çalışmalar, uygulamalı araştırmalar, kısa ve uzun dönemli eğitim programları,
konferanslar ve danışmanlık hizmetleriyle bilgiyi yaymak
•  Hidrojen enerji politikalarının belirlenmesinde rol almak
•  Hidrojen enerjisi teknoloji pilot projelerin kurulması, yürütülmesi ve
değerlendirilmesinde uzman yardim sağlamak
•  Hidrojen enerji teknolojilerinin demonstrasyonu ve  ticarileştirilmesi arasında
uygulamalı teknoloji köprüsü görevi görmek
•  Eksik olan hidrojen enerjisi araştırma ve geliştirme çalışmalarını
tamamlayarak sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki boşluğu
doldurmak
•  Üretim, dağıtım ve stoklama teknikleri sergilemek
•  Hidrojen enerji endüstrileri için deneme hizmetleri sağlamak
5.2.1. Pilot Projeler
Hidrojen enerji teknolojilerinin tanıtılmasının en etkili yollarından biri de dünyanın
çeşitli yerlerinde pilot bölgeler seçilip enerji dönüşümlü projelerin uygulamaya
sokulmasıdır. Projelerin dikkat çekmesi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
temiz enerji çözümü olarak toplumun ilgisini kazanması için pilot bölgelerin ve
uygun teknolojinin iyi seçilmesi gerekmektedir.
UNIDO-ICHET, hidrojen teknolojilerinin uygulanabilirliği ve yaygın olarak
kullanılmasını sağlamak üzere dünyanın hemen her kıtasında özellikle gelişmekte
olan ülkelerin hükümetleriyle ortak olarak pilot projeler gerçekleştirmektedir.
Bunların başlıcaları aşağıda Şekil- 3’te gösterilmektedir: 465
Şekil- 3. UNIDO-ICHET’in Üzerinde Çalıştığı Pilot Projeler
Bu projeler arasında, Türkiye'de hidrojenle çalışan otobüs ve Bozcaada’da
rüzgardan hidrojen üretimi ve uygulaması projeleri  yer almaktadır.  İstanbul'da
çalışacak hidrojenli otobüsler için gerekli hidrojen gece kullanılmayan elektrikten  
elde edilecektir. Proje ile ilgili mühendislik raporları hazırlanmış olup, çalışmalar
devam etmektedir. Bozcaada projesinde ise, nüfusu kışın 3000, yazın ise 10000
olan adadaki rüzgar enerjisinden yararlanılarak hidrojen üretilecek ve tüm ada
halkının yakıt gereksinimini gidermek amacıyla kullanılacaktır.  Çin'de hidrojen,
küçük bir hidroelektrik santralinden, Arjantin'de ise rüzgar enerjisinden  üretilecek
olup, her iki projede belli bir bölgenin enerji ve  yakıt ihtiyacı karşılanacaktır.
Güney Kore'de ve Hindistan’da hidrojenle çalışan taşıtlar üzerinde çalışma
yapılacak olup, Kore’de Chonnam bölgesinde hidrojenli otobüsler, Hindistan’da
ise  3 tekerlekli  araçlardan oluşan bir filo Delhi’de hizmete sokulacaktır. Libya’da
güneş enerjisinden üretilecek hidrojen, yörenin enerji   ihtiyacını karşılayacaktır.  
Portekiz’de hidrojenin  yenilenebilir kaynaklardan üretilerek, Azores’taki Terceria
Adası’nın enerji ihtiyacını karşılamak üzere kullanılması planlanmıştır. Bu projeler
ile ilgili proje raporları hazırlanmış olup, çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca,
önümüzdeki aylarda Mısır, Rusya,  İtalya ve Kolombiya ülkelerinde pilot projeler
yapılması planlanmıştır.  
5.2.2. Demonstrasyon Projeleri
UNIDO-ICHET Türkiye’de organize ettiği çeşitli demonstrasyon projeleriyle
hidrojen enerjisi konusunda Türkiye’yi lider ülke konumuna taşımak için çeşitli
sanayi kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yapmaktadır. Bunlar arasında THY,
TEMSA, TPAO ile Atatürk Havaalanı’nda otobüs projesi,  Demirer Holding, BOS,
Çukurova holding  ve Ünilever  şirketi ile rüzgardan elde edilecek hidrojenin 466
fabrika içinde fork lift çalıştırmada ve margarin yapımında kullanılması, Ankara’da
bir hastanede hidrojen ve oksijen üretilerek, hidrojenin ambulansta yakıt olarak
kullanılması, hidroelektrik santralinden elde edilecek hidrojenin doğal gaz boru
hatlarına enjeksiyonu gibi bir çok proje üzerindeki çalışmalar hızla devam
etmektedir.  
6. SONUÇLAR
Türkiye’de  kömür, petrol ve doğalgaz rezervleri son derece sınırlı olup, üretim
ihtiyacını karşılamakta yetersizdir. Bu nedenle Türkiye’nin sahip  olduğu
yenilenebilir enerji kaynakları olarak tarif edilen güneş, rüzgar, biyokütle,
jeotermal ve su enerjisi doğal kaynaklarından yararlanarak hidrojen yakıtı
üretmesi yakın gelecekte en iyi ve en ekonomik çözüm olarak ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca, fosil yakıtlardan açığa çıkan CO2, NOx  gibi emisyon gazlarının çevreye
verdiği zararlar, bunların insan sağlığı üzerindeki etkisi ve getireceği maliyetler
düşünüldüğünde Türkiye’nin hidrojen enerjisi ve yenilenebilir enerji kaynaklarına
yönelmesi kaçınılmazdır. Hidrojen çok yönlü kullanılabilen, dönüşülebilirliği ve
kullanım verimi yüksek, emniyetli ve temiz bir yakıttır. Dünya Hidrojen
Ekonomisi’ne geçiş aşamasındadır. Bu gelişmeler kapsamında da Türkiye,
İstanbul'da kurulan Birleşmiş Milletler Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri
Merkezi (UNIDO-ICHET) ile tarihi bir misyon üstlenmiştir. Böylece Türkiye
hidrojenle birlikte enerji ithal eden bir ülke konumundan çıkarak enerji ihraç eden
bir ülke olacaktır. Son yıllarda hidrojen enerjisi  ve yakıt pilleri teknolojilerinin
geliştirilmesi ve uygulanmasında endüstri-üniversite işbirliği kapsamında umut
verici gelişmeler olmaktadır.
7. KAYNAKLAR
1.   http://www.unido-ichet.org/hydrogen_world.php
2.   http://www.unido-ichet.org/ichet_message.php
3.   http://www.tasam.org/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=264
4.   http://basin.tubitak.gov.tr/bulten/mart05/10.pdf
5.   http://www.mam.gov.tr/enstituler/ee/HY-PROSTORE.doc
6.   http://www.mam.gov.tr/enstituler/ee/index.html
7.   http://www.ressiad.org.tr/doc/iddk.doc  
8.   http://www.mam.gov.tr/populer/sodyum.htm
9.   Türe, S., Uzun, D and Türe, I. E., “The Potential Use of Sweet Sorghum as a    
      Non-polluting Source of Energy”, Department of Energy Systems, TÜBİTAK-   
      Marmara Research Centre, Kocaeli-İstanbul, 28 August 1995
10.  Çağlayan, B. S., Önsan, Z. I., Aksoylu, A. E., “Production of Hydrogen over   
       Bimetallic Pt-Ni/δAl2O3: II. Indirect Partial Oxidation of LPG”, Catalysis Letters,    
       Accepted for publication”
11.  http://www.obitet.gazi.edu.tr/obitet/alternatif_enerji/Hidrojen_Enerjisi.htm
12.  http://www.eie.gov.tr/hidrojen/hidrojen_depolanmasi.html
13.  Dolaş, H., Şahin, Ö., “Sodyum Borhidritten Hidrojen Eldesi”, V. Ulusal Temiz    
       Enerji Sempozyumu Bildiri Kitabı Cilt II, pp.733-745, Mayıs 2004
14.  Güvendiren, M., “Effect of Additives on Mechanical Milling and Hydrogenation of  
Magnesium Powders”, Y.L. Tezi, ODTÜ-Ankara, Şubat, 2003

 

 






HĐDROJEN ENERJĐSĐ ĐLE ÇALIŞAN HĐBRĐT ARAÇLARIN
TASARIM VE ĐMALATINDAKĐ GELĐŞMELER


Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK
1
, Prof. Dr. Ahmet OĞUR
2
Mak. Müh. Mustafa ERTÜRK
3
, Öğr. Gör. Çetin KARAKAYA
4
1
 Bahçeşehir Üniv. MYO. Mekatronik Bölümü, Đstanbul, oalniak@bahcesehir.edu.tr
2
 Sakarya Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü, Sakarya, ogur@sakarya.edu.tr
3
 Elimsan Metalurji ve Makina San. A.Ş. , Kocaeli, m.erturk@elimsangroup.com
4
 Sakarya Üniversitesi Karasu MYO Makine Bölümü, Sakarya, ckarakaya@sakarya.edu.tr



Günümüzde enerji ihtiyacının artması, kaynakların azalması, enerji maliyetlerinin
yükselmesine neden olmuştur. Bu durum araştırmacıları, yatırımcı ve girişimcileri
ucuz, temiz ve alternatif enerji kaynaklarına yönlendirmiştir. Alternatif enerji
kaynaklarının kullanılabilirliğinin artmasına paralel olarak bu enerjilerin
kullanılabileceği makine ve sistemlerde de hızlı bir şekilde gelişmeler olmaktadır.  
Bu çalışmada, 2009 yılı ortalarına doğru, otomotiv sektörü ile ilgili olarak dünyadaki
ve ülkemizdeki mevcut hidrojen enerjisi kullanımı ve somut projeler araştırılmıştır.
Hidrojenin araçlarda kullanımı için tamamen yerli olarak geliştirilen yüksek basınca
dayanıklı kompozit hidrojen tanklarına özet olarak  değinilmiştir. Ayrıca ülkemizin
hidrojen teknolojileri ile ilgili acil olarak yapması gereken çalışmalar ile ilgili bilgi
paylaşımında bulunulmuştur.
Anahtar kelimeler: hidrojen enerjisi, hibrit araç, alternatif ve temiz enerji kaynakları,
yüksek basınca dayanıklı kompozit hidrojen tankı 1. Giriş
Son zamanlarda tüm dünya genelinde hidrojen ile çalışan hibrit araçların tasarım ve
üretimi hız kazanmıştır. Hidrojenin ulaşımda kullanımı binek otomobiller ve toplu
taşıma araçlarında daha hızlı gelişmektedir. Bu gelişim hızı yakıt pillerindeki
gelişmeler ve hidrojen üretim-depolama maliyetlerinin azalmasına direk bağlıdır.
Şekil 1’ de görüldüğü gibi hidrojenin deniz, hava ve kara ulaşımında kullanımı için
öngörüler bir tablo olarak sunulmuştur.  
Şekil 1: Hidrojen enerjisinin kullanımının yıllara göre dağılımı ile ilgili öngörü [5,14]
Şekil 1’ deki hedefler yıllara göre adım adım gerçekleştirilmektedir. Araçlarda yaygın
olarak kullanımı 2010’ dan sonrası için öngörülmesine rağmen hızlı gelişmiştir.
Hidrojenin kullanıldığı sistemler şekilde görülen ile sınırlı değildir. Bir çok alanda
hidrojenin kullanımı için çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar öncelikle yakıt pilleri,
hidrojenin en ekonomik şekilde üretimi ve depolanması ile ilgilidir.
2. Hibrit Araç Prototipleri
Şekil 2’ de de görüleceği üzere birçok otomotiv firması hidrojen ile çalışan hibrit
araçlarının prototiplerini yapmış ve bu prototipleri denemektedirler. Bu prototiplerde
çoğunlukla içten yanmalı motor ile birlikte elektrik motoru kullanılmıştır. Kimi
prototiplerde metal hidrit tanklar, kiminde ise yüksek basınçlı gaz formunda
sıkıştırılan hidrojen tankları kullanılmıştır. Çoğunlukla prototiplerde 350 bar çalışma basıncında depo edilen hidrojen tankları görülmektedir. Son zamanlarda yapılan
çalışmalar ile bu basınç değeri iki katına çıkarılmış ve aynı hacimde daha fazla
hidrojen depolanabilmektedir. Ülkemizde ilk kez Sanayi Bakanlığı tarafından
desteklenen Santez-123 projesi kapsamında 700 bar’  lık tüpler üretilmiştir. Şu an
standartlara uygunluğu ve ticarileştirilmesi ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Bu
çalışmaya paralel olarak yapılan diğer çalışmalar da tamamlandığında, ithal girdi
olarak kullanılan hidrojen enerjisi ekipmanlarının  maliyeti azalacak ve gelişmiş
ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de bir çok alanda prototip çalışmaları hız
kazanacaktır.
Şekil 2: Firmalar ve hidrojen ile çalışan hibrit araç prototipleri [5,14]
2000’ li yılların başından bu yana dünyada hızla hidrojenin araçlarda kullanımı
üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda birçok prototip araç yapılmış ve
testleri tamamlandıktan sonra kullanıma sunulmuştur. Birçok ülkede hidrojen ikmal
istasyonları da bulunmaktadır. Uygulamalar ile ilgili gösterimler Şekil3, 4, 5, 6, 7, 8’
de yapılmıştır.
Şekil 3: Bir kamyonet kasasında kompozit hidrojen tanklarının muhafaza edilmesi [7] Şekil 4 Peugeot Partner’ de yüksek basınçlı hidrojen tanklarının yerleşimi [7]
Şekil 5: Otobüslerde kompozit hidrojen tanklarının kullanımı (Chrysler) [7]
Şekil 6: Otobüslerde kompozit hidrojen tanklarının kullanımı (Mercedes) [5,14] Şekil 7: Nissan Xterra model hibrit araç prototipi
[5,14]
Şekil 8: Ford P2000 model hibrit araç prototipi
[5,14]  
3. Ülkemizdeki Hibrit Araçlar ile Đlgili Çalışmalar
Ülkemizde birçok üniversite ve özel kuruluşlarda hidrojen sistemleri ile ilgili çalışmalar
yapılmaktadır. Bu çalışmalar temel olarak alternatif ve düşük maliyetli hidrojen eldesi,
depolanması ve yakıt pilleri ile ilgilidir. Bunun yanı sıra hidrojenin araçlarda
kullanımıda denenmeye başlamıştır. Ford TÜBĐTAK MAM’ da ilk prototip aracının
prototipini yaparak basına duyurmuştur.  
Şekil 9:  TÜBĐTAK MAM ile Ford Otosan' ın birlikte tamamladığı hibrit araç [10]
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi
(TÜBĐTAK MAM) Enerji Enstitüsü ile Ford Otosan' ın birlikte tamamladığı hibrid hafif
ticari araç prototipi "Ford Transit" ile sıkıştırılmış hidrojen ile çalışan yakıt pilli "Ford
Focus" tanıtılmıştır.
Ülkemizdeki Hidrojen ile ilgili çalışmaları organize eden United Nations Industrial
Development Organization (UNIDO) ve International Centre for Hydrogen Energy
Technologies (ICHET) tarafından gerçekleştirilen projeler şunlardır; - Yakıt pilli forklift prototipi,
- Mobil hidrojen evi projesi,
- Hidrojen ile çalışan golf aracı prototipi,
- Engelliler için geliştirilen üç tekerlekli hibrit araç,
- Bozcaada hidrojen adası projesi,
- Đstanbul Deniz Otobüsleri (ĐDO) yakıt pilli kesintisiz güç kaynağı.
Projelere ait görüntüler Şekil 10, 11, 12, 13, 14, 15’ te verilmiştir.
Şekil 10:  Yakıt Pilli Forklift Prototipi [13]
Şekil 11:  Mobil hidrojen evi projesi [13]
Şekil 12: Hidrojen ile çalışan golf aracı prototipi [13]
Şekil 13: Engelliler için geliştirilen üç
tekerlekli hibrit araç [13] Şekil 14: Bozcaada hidrojen adası projesi [13]  Şekil 15: Đstanbul Deniz Otobüsleri (ĐDO)
yakıt pilli kesintisiz güç kaynağı [13]  
3.1. Hidrojen Arabası Yarışları
TÜBĐTAK, güneş enerjisinin yanı sıra, Türkiye’de hidrojen enerjisi konusunda da
halkı bilinçlendirmek ve alternatif enerji kaynaklarının kullanımına yönelik
teknolojilerin Türkiye’de üretilmesinde gençlerin aktif rol oynamasını teşvik etmek
amacıyla, üniversite öğrencilerine yönelik olarak 2007 yılında ilk kez  “TÜBĐTAK
Hidromobil–Hidrojen Arabaları Yarışı” düzenlemiştir. 2007 yılı TÜBĐTAK Hidromobil –
Hidrojen Arabaları Yarışı da, TÜBĐTAK Formula G Güneş Arabaları Yarışı ile birlikte,
29 Temmuz 2007 tarihinde Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi’nde, 15 üniversiteden
20 aracın katılımıyla yapılmıştır. Yarışa 2008 yılında,  yine 15 üniversiteden 20 araç
katılmıştır. Hidromobil yarışına katılan hidrojen ile çalışan prototip araçlar, prototipin
yapıldığı üniversiteler ile birlikte Tablo 1’ de verilmiştir.
Tablo 1: Hidromobil yarışına katılan hidrojen ile çalışan prototip araçlar [11,12]
Okul Adı Araç Adı
Anadolu Üniversitesi Hidroana
Ankara Üniversitesi Hidroket 1
Ankara Üniversitesi Hidroket 2
Bilkent Üniversitesi Ohara
Boğaziçi Üniversitesi Buhar'08
Çukurova Üniversitesi AYAG Erciyes Üniversitesi Katremobil
Gaziantep Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Hidrojet
Đstanbul Teknik Üniversitesi Hydrobee
Đstanbul Teknik Üniversitesi H2ydrobee
Đstanbul Teknik Üniversitesi Aşkar
Karadeniz Teknik Üniversitesi - Mekatronik K. Ktüjen
KTU Makine Mühendisliği HidroKTÜ
MMO Hidromobil Grubu Poseidon II
Niğde Üniversitesi  Kapadokya
ODTÜ Hy-tech Racing Atar
ODTÜ Robot Topluluğu -
Sakarya Üniversitesi SETT Hidrosett
Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi  Timsah H2
Yıldız Teknik Üniversitesi Hyd-R II
4. Yüksek Basınca Dayanıklı Kompozit Hidrojen Tankları ve Kullanım Alanları
Prototip araçların büyük bir kısmında yüksek basınç altında sıkıştırılan hidrojenin
kullanıldığı görülmektedir. Hidrojenin 350-700 bar  altında depolandığı tankların
imalatı oldukça güçtür. Ülkemizde ilk kez Santez-123 projesi kapsamında geliştirilen
yüksek basınca dayanıklı hidrojen tanklarının genel olarak yapıları; iç bir metal
malzeme ve üzerinde düz veya helisel tipte çoğunlukla karbon fiber takviye
tabakalarından oluşmaktadır. Gaz formunda yüksek basınç altında hidrojenin
depolandığı tankların genel görünüşleri Şekil-16’ da gösterilmiştir. Şekil-16: Yüksek basınca dayanıklı kompozit hidrojen tankının genel görünümü [7]
Yüksek basınçlı tanklar dört kategoriye ayrılmıştır;
Tip 1 : Tamamen metalsel tanklar,
Tip 2 : Genellikle cam yünü sargılı metalsel tanklar,
Tip 3 : Başlangıçta cam elyaf daha sonra karbon lifinden oluşan kompozit malzemeli
metalsel bir iç kısma sahip tanklar,  
Tip 4 : Temel olarak karbon lifli kompozit tanklardır (iç kısmı çoğunlukla termoplastik
polimerlerden oluşmaktadır).  
Kompozit tanklarda birçok farklı yöntem ile “liner” olarak adlandırılan iç kısım elde
edilmektedir. Bu iç kısmın üretilmesinde derin çekme, ekstrüzyon, presleme, flowforming yöntemleri temel olarak kullanılmaktadır. Yöntem seçimi tankın formuna
bağlıdır. Tank elde edildikten sonra üzerine karbon lifi/fiber glass takviye sargı
katmanı uygulanmaktadır. Böylece tankın mukavemeti artırılmaktadır.
5. SONUÇLAR VE ÖNERĐLER
Birçok alanda hidrojenin kullanımı için çalışmalar  yapılmaktadır. Bu çalışmalar
öncelikle yakıt pilleri, hidrojenin en ekonomik şekilde üretimi ve depolanması ile
ilgilidir.
Türkiye’de otomotiv endüstrisi özgün dizayn yapamamaktadır. Çoğunlukla otomotiv
ile ilgili çalışmalar yurtdışında yapılmaktadır. Sanayici ve üniversitelerimizin daha cesaretli ve yaratıcı olmalarına rağmen ülkemiz hibrit araç teknolojilerinde
gecikmektedir.
Hibrit araç teknolojilerinin hızla gelişmesi için kamu desteği gerekmektedir.
Santez kapsamında imal edilen tüpler hidrojen depolanmasında kullanım şansı
bulmasa bile, sıkıştırılmış doğal gaz (CNG) depolanmasında şans bulacaktır.
Kompozit tüpler emniyetlidir. Araç alt tabanına monte edilebilir. Bagaj hacimleri
büyüyecektir.
Ülkemizin imalat altyapısı ve işgücü avantajlarını kullanarak tankların üretimi ve etkin
bir şekilde kullanımı konusunda ve hidrojen teknolojilerinin bir çok alana uygulanması
için lider bir konumda olmamız gerekmektedir.  
Hidrojen ekonomileri incelenmelidir.
Gençlerin araştırmalarının teşvik edilmesi önemlidir.
Hibrit bir aracın dizaynında test standartlarının yetkili bir organizasyon tarafından
araştırılması ve onaylanması gerekir.
Enerjiyi verimli bir şekilde depolayacak, uzun ömürlü, hafif ve kullanışlı akümülatörler
geliştirilmelidir.
Yakıt pilleri tamamen yerli imkanlar ile geliştirilmeli ve ticarileştirilmelidir.
Hidrojenin ekonomik yollardan elde edilmesi ile ilgili çalışmalar tamamlanarak,
hidrojenin ekonomik olarak üretilmesi sağlanmalıdır.
Çoğunlukla prototiplerde 350 bar çalışma basıncında depo edilen hidrojen tankları
görülmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar ile bu basınç değeri iki katına
çıkarılmış ve aynı hacimde daha fazla hidrojen depolanabilmektedir. Ülkemizde ilk
kez Sanayi Bakanlığı tarafından desteklenen Santez-123 projesi kapsamında 700 bar’ lık tüpler üretilmiştir. Şu an standartlara uygunluğu ve ticarileştirilmesi ile ilgili
çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaya paralel olarak yapılan diğer çalışmalar da
tamamlandığında, ithal girdi olarak kullanılan hidrojen enerjisi ekipmanlarının maliyeti
azalacak ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de bir çok alanda prototip
çalışmaları hız kazanacaktır.
Hidrojen, içten yanmalı motorlarda direk olarak yakılarak kullanılmasında halen
zorluklar mevcuttur (erken tutuşma ve emme manifoldu geri tutuşması gibi bazı
problemler) [10]. Bu nedenle yakıt pilleri ile kullanımı şimdilik daha uygun
görülmektedir.
6. TEŞEKKÜR
Bu çalışmada bahsi geçen yüksek basınca dayanıklı kompozit hidrojen depolama
tankları, Sanayi Bakanlığı tarafından desteklenen San-Tez 123 projesidir. Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Sanayi Ar-Ge Genel Müdürlüğü’ ne vermiş olduğu destek için
teşekkür ederiz.
7. KAYNAKLAR
[1]  N. Takeichi, H. Senoh, N. Kuriyama “Application of hydrogen storage alloy at high
pressure over 30MPa” National Institute of Advanced Industrial Science and
Technology, 1-8-31 Midorigaoka, Ikeda, Osaka 563-8577, Japan
[2] James Francfort “Hydrogen Fuel Pilot Plant and Hydrogen ICE Vehicle Testing”
National Hydrogen Association Conference March 2005
[3] The Hydrogen Pathway, CLEFS CEA – No.50/51 – Winter 2004-2005
[4] Dr. S. Rau, J.S. Colom” Session 2.4: Pressure Storage Systems II” 25th – 29th
September 2006 Ingolstadt
[5] Dr. C. Rasche “Moderne Composite Flaschen und die Anforderungen für deren
sicheren Betrieb aus Sicht der Speicherhersteller” Dynetek Europe GmbH, Berlin, 18
Nov. 2003
[6] Thompson, R “Storing Energy’s Future” Dynetek Industries Ltd. January, 2006 [7] ALNIAK M. O., OĞUR A., ERTÜRK M., KARAKAYA Ç.,  GÜNEŞ Đ. "Yüksek
Basınca Dayanıklı Kompozit Hidrojen Tankı Đmalatının Đncelenmesi" VII. Ulusal Temiz
Enerji Sempozyumu, UTES'2008 17-19 Aralık 2008, Đstanbul
[8] ALNIAK M. O., OĞUR A., ERTÜRK M., KARAKAYA Ç. "San-Tez Projelerinin
Üniversite-Sanayi Đşbirliğine Katkısı ve Destek Süreci" 2. Üniversite-Sanayi Đşbirliği
Sempozyumu, 10-11 Haziran 2009, Kocaeli
[9] YAVAŞLIOL Đ., GÜL E. “Hidrojenin Đçten Yanmalı  Motorlarda Yakıt Olarak
Kullanılması ve Performansa Etkileri” Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri  
Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2006, Đstanbul
[10] http://www.cnnturk.com.tr (Ford-Tübitak MAM işbirliği haberi)
[11] http://www.tubitak.gov.tr (TÜBĐTAK Resmi web sitesi)
[12] http://www.biltek.tubitak.gov.tr (TÜBĐTAK Hidromobil Resmi web sitesi)
[13] http://www.unido-ichet.org (UNIDO-ICHET Resmi web sitesi)
[14] http://www.dynetek.com (Tank üreticisi firma web sitesi)
   




 






TÜBİTAK MAM -HYDEPARK
 
 
TÜBİTAK,



gelecekte hidrojenli araçlara yakıt istasyonu kurmayı hedefleyen bir proje üzerinde çalışıyor. DPT tarafından desteklenen ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Enerji Enstitüsü tarafından yürütülen HYDEPARK isimli proje ile doğal gaz, kömür gibi hidrokarbon temelli yakıtlardan ve yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji ve hidrojen üretme teknolojilerinin geliştirilmesi amaçlanıyor. 

Projenin son aşamasında ise hidrojenli araçlar için bir yakıt istasyonunun kurulması planlanıyor. 

TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsünde başlatılan HYDEPARK projesinin yürütücüsü Dr. Atilla Ersöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fosil yakıtların yakın bir gelecekte tükenecek olması ve bu yakıtlardan kaynaklanan çevre kirliliği problemleri nedeniyle alternatif enerji kaynakları ve kullanımı üzerine araştırmaların hız kazandığını kaydetti. Geleceğin alternatif enerji kaynaklarından biri olan hidrojenin, önemli çevresel avantajlara sahip olduğunu dile getiren Ersöz, bu enerji kaynağı ile ilgili şu bilgileri aktardı: 

''Temiz bir yakıt olmasının yanı sıra, stokiometrik oranlarda hava içerisinde yakıldığında hiçbir zehirli emisyona neden olmamaktadır. Üretim kaynakları son derece bol ve çeşitlidir. Bu kaynakların en başta gelenleri su ve fosil yakıtlar denilen kömür, doğal gaz v.b hidrokarbonlardır. Dünyada üretilen hidrojenin büyük bölümü, _meta_nın su buharı ile katalitik olarak oksidasyonu yöntemi ile doğal gazdan elde edilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak hidrojen üretimi üzerine temel araştırmalar ise özellikle 1973 yılı petrol krizi ile hız kazanmıştır. Elektrik akımı yardımı ile sudan hidrojen ve oksijen ayrıştırılması yöntemi olan suyun elektrolizi, günümüzde hidrojen üretimi için kullanılan önemli endüstriyel süreçlerden biridir.'' 

Ersöz, yapılan araştırmaların, 2025 yılında yenilebilir enerji payının yüzde 10-15 seviyelerine yükseleceğini, hidro ve biyoyakıtların da bu orandaki payının çok yüksek olacağını ortaya koyduğunu bildirdi. 

TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsünde de 1990'lı yıllarda askeri projelerle başlayan hidrojen çalışmalarının, yoğun bir şekilde sürdürüldüğünü anlatan Ersöz, hidrojen ve yakıt pili teknolojileri alanında Ulusal Mükemmeliyet Merkezi olma yolunda, gelişmiş laboratuvar altyapılarına sahip olduklarını dile getirdi. 

2003'te TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü olarak araştırmacı personel sayılarının yaklaşık 30 iken, şimdi ise 120'ye ulaştığını bildiren Ersöz, şöyle devam etti: 

''Biz bu teknolojilerin gelişimine çok önem veriyoruz ve gelecekte de son derece önemli olacağını düşünüyoruz. Ama tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bir geçiş süreci yaşanacaktır. Her yeni teknolojide olduğu gibi, geçiş sürecinde tabii ki bazı sıkıntılar söz konusu. Çünkü maliyetler henüz tüketicilerin kabul edeceği seviyelerde değil. Ayrıca standartlar tam olarak belirlenmedi henüz. Bu çalışmalar dünyada hızla devam ediyor. Aynı zamanda hidrojen ve yakıt pili teknolojilerine yönelik altyapıların da uygun hale gelmesi ve yaygınlaşması gerekiyor. Bu nedenle Türkiye'deki çalışmaların bir yol haritası ve ulusal bir platform çerçevesinde ele alınması çok önemli.'' 

Avrupa'da olduğu gibi, Türkiye'de de hidrojen yakıt pili teknoloji platformu benzeri oluşumlara ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Ersöz, bu konuya yönelik çalışmaların da sürdürüldüğünü bildirdi. 

HEDEF HİDROJENLİ YAKIT İSTASYONU KURMAK 

Ersöz'ün verdiği bilgiye göre, DPT tarafından desteklenen ve TÜBİTAK MAM Enerji Enstitüsü tarafından yürütülen HYDEPARK projesi ile doğal gaz, kömür gibi hidrokarbon temelli yakıtlardan, ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklardan suyun elektroliz yolu ile hidrojen üretmek amaçlanıyor. 

Üretilecek hidrojen için depolama teknolojilerinin uygulanması ve geliştirilmesi planlanıyor. Demo bir güç üretimine yönelik enerji dönüşüm prosesinde hidrojenin yakıt olarak kullanılması hedefleniyor. 

Temel olarak ''Proje yönetimi, tedarik aşaması, entegrasyon aşaması,teknolojik araştırma ile uygulama ve test aşaması olmak üzere beş iş paketinden oluşan projenin gelecek hedefleri kapsamında yakıt olarak hidrojen kullanan demo bir araç çalıştırılacak. 

Entegrasyon aşamasında çalışılmış olan tüm sistemler için testler ve deneysel çalışmalar, bir program dahilinde gerçekleştirilecek. Projenin bir sonraki aşamasında ise hidrojenli araçlar için Türkiye'deki ilk hidrojen yakıt dolum istasyonu demonstrasyonu ile birlikte performans testlerinin yapılması planlanıyor. Projenin gelecek hedefi olan 'hidrojenli araç yakıt istasyonu' kurulumu için entegre edilmiş bir pilot uygulama da yapılıyor. 

''ÇEVRESEL PROBLEMLERİ DE ÇÖZECEK'' 

Temiz enerji kaynağı olan hidrojenin pek çok alanda etkin kılınmasıyla,hava kirliliğinin önlenmesinde de önemli yol alınacağını kaydeden Ersöz, bu ve benzeri projeler yaygın olarak hayata geçtiğinde, çevresel problemlerin de orta ve uzun dönemde çözümüne önemli katkılar sağlanabileceğini vurguladı. Ersöz, bu teknolojilerin Türk sanayisinin imkan ve kabiliyetleri ile daha da geliştirilebileceğini belirtti. Projenin, pilot ve sanayi ölçekli bir tesis kurulması için TÜBİTAK MAM bünyesinde gerekli altyapının oluşturulmasının da önünü açacağına dikkati çeken Ersöz, projeden elde edilecek diğer kazanımları ise şöyle sıraladı: 

''-Hidrokarbon yakıtlardan, hidrojence zengin gaz karışımı üretecek yakıt dönüştürme sistemlerinin tasarlanarak laboratuvar ölçeğinde imal edilmesi ve yakıt pili sistemlerine entegrasyon kabiliyetinin sağlanması, 

-Hidrojen üretimi ve depolanması konularında teknolojik bilgi birikiminin oluşturulması, 

-Türk sanayisinin ve girişimcilerinin rekabet gücünün arttırılması, 

-İlgili teknolojik faaliyetlerin sonuçlarının Türk sanayicisinin yararına patent ile koruma altına alınması, 

-Bilgi ve tecrübe birikiminin artırılarak, ülkemizin gelecekte özellikle yakıt pili ve hidrojen üretimi teknolojileri alanında söz sahibi olmasına katkıda bulunulabilmesi





          

Karadeniz’deki mevcut potansiyelin bölgenin

100 yıllık 
elektrik 

ihtiyacını karşılabileceği belirtiliyor.


Karadeniz'in dibinden elektrik...

 

 

 

Türk bilimadamalrı
Karadeniz dip sularında yoğun olarak bulunan
hidrojen-sülfürlü suyundan
ekonomik koşullarda hidrojen gazı elde etmeyi başardı.

Karadeniz’deki mevcut potansiyelin bölgenin

100 yıllık elektrik


 ihtiyacını karşılabileceği belirtiliyor
.

Karadeniz'in suyu elektrik oldu

 

HIDROJEN ENERJILERI UZERINE AR-GE CALISMALARI YURUTEN DR. MUKERREM SAHIN VE EKIBI, TAMAMEN TURK ARASTIRMACILARLA KARADENIZ DIP SULARINDA YOGUN OLARAK BULUNAN HIDROJEN-SULFURLU SUYU GELISTIRDIGI BIR KATALIZOR SISTEMI UZERINDEN GECIREREK EKONOMIK KOSULLARDA HIDROJEN GAZI ELDE ETMEYI BASARDI. ARASTIRMACILARIN YAPTIGI FIZIBILITE RAPORLARI, KARADENIZ'DEKI MEVCUT POTANSIYELIN, BOLGENIN 100 YILLIK ELEKTRIK IHTIYACINI KARSILAYABILECEGINI GOSTERIYOR.
(ANADOLU AJANSI - CEM OKSUZ) 



TURK ARASTIRMACILAR ''KARADENIZ'IN DIP SULARINI ENERJIYE CEVIRDI


TURK ARASTIRMACILAR ''KARADENIZ'IN DIP SULARINI ENERJIYE CEVIRDI


TURK ARASTIRMACILAR ''KARADENIZ'IN DIP SULARINI ENERJIYE CEVIRDI

  • 30.08.2011

Türk araştırmacılar, Karadeniz'in dibinde bulunan hidrojensülfürlü sudan hidrojen gazı elde etmeyi başardı. Karadeniz'deki potansiyelin bölgenin 100 yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabileceği belirtiliyor. Çalışmaları yürüten Dr. Mükerrem Şahin, 5 yıl süren araştırmaları sonunda, Karadeniz'in dip sularında hidrojen sülfürden hidrojenin ayrıştırılarak enerji üretimine yönelik çalışmaları tamamladıklarını bildirdi.



ANKARA - Araştırmacıların yaptığı fizibilite raporları, Karadeniz'deki mevcut potansiyelin, bölgenin 100 yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabileceğini gösteriyor. Dr. Mükerrem Şahin, Karadeniz'de hidrojen-sülfür oluşumunun jeolojik oluşumların etkisiyle sürekli olarak arttığının gözlendiğini belirtti. 

Son yapılan araştırma sonuçlarının, Karadeniz'de hidrojen-sülfür oluşumunun giderek yükseldiğini gösterdiğini aktaran Şahin, ayrıca bu kaynaklara Karadeniz'in 30-40 metre altında bile rastlandığını belirtti. 

Dr. Şahin, yaklaşık 5 yıl süren araştırmaları sonunda, Karadeniz dip sularında yoğun olarak bulunan hidrojen sülfürden hidrojenin ayrıştırılarak bir enerji üretimine yönelik ar-ge çalışmalarını tamamladıklarını bildirdi. 

Şahin, araştırmalarına ilişkin şu bilgileri verdi: 
“Çalışmamız, enerjiden kaynaklanan cari açığın yüksek değerlerde olduğu ve önemli bir sorun olarak tartışıldığı bu günlerde yerli bir kaynağın kullanılabileceği husunda ümitlerimizi arttırdı. Hidrojen sülfürlü suyu, geliştirdiğimiz bir katalizör sistemi üzerinden geçirerek ekonomik koşullarda hidrojen gazı elde etmeyi başardık. 

Projemizde, Karadeniz'in 40 metre altında bulunan kaynağın değerlendirilmesi ve ülke ekonomisine katılması hususunda ilk ciddi sonuçlara ulaşıldı. Şimdiye kadar Karadeniz'deki rezerv tespitleri için yalnızca Rusya, Gürcistan, Ukranya, Romanya gibi ülkelerde çalışmalar yapılmıştı. Ülkemizin de bu konuda eş zamanlı çalışması lazım.” 

Şahin, yaptıkları fizibilite çalışmalarında, mevcut potansiyelin Karadeniz bölgesinin 100 yıllık elektrik ihtiyacını karşılayabileceğini gösterdiğini bildirdi. 

Konu hakkında bir dizi konferanslar verip üniversite öğrencilerinin ilgisini bu konuya çekmeye çalıştıklarını dile getiren Şahin, “Bunun bir devlet politika haline gelmesi ve pilot tesislerin kurulup bu potansiyelin değerlendirilmesi için çalışmaların yapılması gerekiyor” dedi. 

Hidrojen-sülfürden ayrıştırılan hidrojenin, sudan hidrojen üretiminden çok daha ekonomik olduğuna işaret eden Şahin, “Elde ettiğimiz hidrojen yanabiliyor, termik santralde kullanılabiliyor. Ayrıca elde edilen yakıt, araçlarda da kullanılabiliyor” dedi. 

20-30 YIL İÇİNDE KULLANILMAZSA BÖLGE ZEHİRLENECEK İDDİASI 
Literatürde kendilerinin yaptığı boyutta hidrojen ve sülfür ayrıştırmasını yapan ve bunu uygulamaya koyan bir araştırmaya rastlamadıklarını belirten Şahin, şöyle konuştu: 

“Hidrojen-sülfür, denizin altındaki basınç sebebiyle suda çözünmüş olarak olarak bulunuyor. Oraya herhangi bir boru indirdiğinizde ve suyu yüzeye çektiğinizde, hidrojen-sülfür sudan ayrışmaya başlıyor. Zaten bu kaynak, 20-30 yıl içinde enerji olarak kullanılmazsa, bütün bölgeyi zehirleyeceğine dair araştırma raporları var. Hidrojen-sülfür, denizin dibinde bakteriler üretiyor. Buradaki hidrojenin ayrıştırılmasıyla denizin dibi temizlenecek ve bununla kalınmayıp enerji de üretilecek.” 

Karadeniz dip sularından hidrojenin elde edilmesini sağlayacak prototip çalışmalarını da tamamladıklarını bildiren Şahin, “ Türkiye , bu çalışmayı nasıl işlevsel hale getireceği konusunda yoğunlaşmalı. Bölgeye pilot tesislerin kurulması için Karadeniz sahillerindeki en uygun bölgeleri de fizibilite çalışmalarımızda tespit ettik” diye konuştu. 

“KAUÇUK ve KİMYA ENDÜSTRİSİNE DE HAMMADDE VERECEK” 
Şahin, hidrojen-sülfürden hidrojen üretiminin yüksek seviyelere çıkmasıyla, aynı zamanda ekonomik değeri bulunan sülfür de denilen kükürtün açığa çıktığını kaydetti. 

Sülfürün kauçuk endüstrisinin temel kimyasalı olduğunu vurgulayan Şahin, “Hidrojen-sülfürden hidrojeni enerji olarak aldığınızda, oluşan sülfür miktarı da ekonomik olarak bir katkı oluşturuyor. Böylece hidrojen üretimi neredeyse bedavaya geliyor” diye konuştu. 

PROF. DR. VEZİROĞLU:“MALİYET ANALİZLERİ GEREKİYOR” 

Mükerrem Şahin'in çalışmalarını yakından takip eden ve halen ABD 'de yaşayan Dünya Hidrojen Enerjisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu da konuya ilişkin soruları yanıtladı. 
Veziroğlu, halen ABD'de Miami'de dünyanın çeşitli bölgelerindeki hidrojen araştırmaları konusundaki çalışmaları izliyor ve dünyanın bu enerjiye dikkatini çekmesi için konferanslar düzenliyor. 

çalışmanın ticari olarak üretilebilmesi için daha büyük çapta üretim yapılması ve maliyet hesaplarının yapılması lazım. Bu yöntemle ilk etapta hidrojen üretilirse, maliyet ne olacaktır? Bunun gösterilmesi lazım. Eğer doğalgazdan daha ucuza üretilebilirse, Türkiye'de doğalgazın, petrolün ve kömürün yerini alır ve dışarıdan doğalgaz, petrol ve kömür ithal etmemize gerek kalmaz.” 

Veziroğlu, Şahin'in çalışmasının Dünya Hidrojen Enerjisi Derneği'nin çıkardığı Uluslararası Hidrojen Enerjisi Dergisi'ne gönderildiğini ve burada çeşitli araştırmacılar tarafından tetkik edilip yayınına karar verileceğini söyledi. 

PETROLDEN DAHA UCUZA MALEDİLECEK 
Uzun yıllar hidrojen ve bor teknolojileri üzerine çalışmalar yürüten ve çok sayıda uluslararası yayım yapan Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Levent Aksu da konuya ilişkin görüşlerini aktarırken, geçen yüzyılın bilim çevrelerinde “atom çağı” olarak adlandırıldığını, bu yüzyılın da “hidrojen çağı” olduğunu belirtti. 

Karadeniz dip sularına yönelik projenin son derece önemli bir proje olduğunu ifade eden Aksu, şu görüşlerini bildirdi: 

“Hidrojen sülfür Karadeniz'in dip sularında çok fazla bulunan bir bileşik. Bunun içinden hidrojenin alınması konusunda yapılan fizibilite çalışması da son derece uygun. Daha yapılması gereken çok çalışma var. Bu çalışma, hidrojen araştırmalarında bir mihenk taşı diyebilirim. Türkiye'de uygun bir şekilde petrolden daha ucuza mal edilebileceğini düşünüyorum. Bunun için fiyat ve fizibilite araştırmasının yapılması lazım. Sanıyorum ki petrolden daha ucuza mal olacaktır.” (aa)




 

 

İETT bin 300 yeni otobüs alacak

 
 
     
 

İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, 2013 yılının sonuna kadar 1300 yeni otobüs alacaklarını ve 221 adet körüklü 279 adet solo aracın ihalesini de tamamladıklarını ifade etti. 


İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, "Sadece kendi için değil, kamu kurumu olarak bir devlet anlayışı değil, tüm paydaşların memnuniyetini de ön planda tutacak bir 2023 vizyonunu kendimize hedef koyduk" dedi. 

Baraçlı, Topkapı'daki Barcelo Eresin Otel'de Mimarlar ve Mühendisler Grubu tarafından düzenlenen "İstanbul'un Toplu Ulaşımda 2023 Vizyonu ve Yatırımları" konulu panelde yaptığı konuşmada, İETT'nin 141 yıllık bir kurum olduğunu ifade ederek, kurum içinde yeni bir misyon çalışması başlattıklarını söyledi. 

Toplu ulaşım hizmetlerini, açığa çıkmamış ihtiyaçları karşılayacak şekilde düzenlemek, denetlemek, sektörde dengeleyici rol oynamak ve aynı zamanda ulusal ve uluslararası alanlarda bilgi birikimini yönetmek şeklinde 2023 vizyonun hedeflediklerini dile getiren Baraçlı, "Hedeflerimizin arasında kamu ve özel sektörü etkin bir şekilde kullanmakta var" dedi. 
 

“2023’de toplu taşımaya uluslararası standart gelecek”

Baraçlı, "Bütün İETT çalışanlarını üniversite ortamında eğitme projemiz var. 2023 İstanbul'unda toplu ulaşımı uluslararası standartlarda sunma hizmetini gerçekleştirecek olan çalışanlarımızla ilgili faaliyetlerimiz var. Aynı zamanda araçlarla ilgili de yenileme çalışmalarımız sürüyor" diye konuştu. 

5 bin 80 otobüs ile 585 hatta yılda 963 milyon yolcu taşındığını belirten Baraçlı, şunları söyledi: "Bugün İETT olarak 9 bakım onarım garajı, 5 park garajı ve 1 motor yenileme ünitesi ile İstanbulluya hizmet verme gayreti içindeyiz. Tabii bunları yaparken bizim için kritik faktörlerimiz var. Bunlar da ölü kilometreleri minimize edecek şekilde garaj alanlarının oluşturulması ve aynı zamanda maliyetleri de en düşük seviyeye indirecek şekilde hat planlamasının gerçekleştirilmesidir. Bununla beraber 6 bin 249 açık, 4 bin 555 kapalı toplam 10 bin 804 durak ile İstanbullulara hizmet veriyoruz. Tabii ki bunları yaparken vatandaşlarımızdan gelen talepleri de uygunluk çerçevesinde değerlendiriyoruz. Bununla beraber 315 araç her gün metrobüs hattında sefere çıkıyor. Bu hat 24 saat çalışıyor. 610 bin civarında günlük taşıma yapıyoruz. Yeni açılacak Avcılar-Beylikdüzü hattıyla beraber bu rakamın 800-900 bin civarlarına çıkası hedefleniyor." 

2013 sonuna kadar 1300 yeni otobüs alınacak


Hayri Baraçlı, 2013 yılının sonuna kadar 1300 yeni otobüs alacaklarını ve 221 adet körüklü 279 adet solo aracın ihalesini de tamamladıklarını ifade etti. Hedeflerinin maliyetleri en az seviyeye indirerek, İstanbul'a hizmet verirken olaylara hızlı çözüm üretebilen, duyarlı ve yenilikçi bir yaklaşımı sunma gayreti içinde olduklarını dile getiren Baraçlı, şöyle devam etti: "Tabi iktisadın tanımı kıt kaynaklarla ihtiyaçların karşılanmasıyken, İETT'deki tanım kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanması olduğu için biz bu iktisadi tanımı da değiştiriyoruz. Sınırsız ihtiyaçları yönetme noktasında da faaliyetlerimiz de var. Kendimize de kritik başarı formülü seçtik 'minimum maliyet, maksimum memnuniyet' diye." 
Baraçlı, içe kapalı bir kamu kurumundan daha dışa açık bir kamu kurumuna geçmeyi hedeflediklerini, yolcu memnuniyeti için de kritik çalışmalarının olduğunu vurgulayarak, "O yüzden sadece bizler elde ettiğimiz kaynağı değil, 2023'de bizler İstanbul'a bu hizmeti sunarken belirlenmiş kriterler doğrultusunda, bu hizmeti gerçekleştirebilmek için maliyet yönetim uygulamalarını üst seviyeye çıkardık. Her alanda farklı farklı çalışmalar yapıyoruz. Aynı zamanda paydaş memnuniyetimiz var. Sadece kendi için değil, kamu kurumu olarak bir devlet anlayışı değil, tüm paydaşların memnuniyetini de ön planda tutacak bir 2023 vizyonunu kendimize hedef koyduk" diye konuştu. 

Toplantıya, İstanbul Ulaşım AŞ Genel Müdürü Ömer Yıldız, İstanbul Şehir Hatları AŞ Genel Müdürü Süleyman Genç ve TCDD 1. Bölge Müdürü Hasan Gedikli de katıldı. 


www.tasimacilar.com
28.05.2012/11:22 
 
 
 
 
     
 
2005-07-14 Yeni Şafak/ Başkan Kadir Topbaş yakında İETT otobüslerinin de hidrojenle çalışacağını söyledi. 2010 yılı sonuna kadar hizmete girecek olan istasyonda kullanılmak üzere otobüs ve otomobil siparişi verilmiştir. Feshane hidrojen dolum tesisi Bu tesiste 350 bar basınca kadar hidrojen dolumu yapılabilecektir. Türkiye, Avrupa'da Norveç, İzlanda ve Almanya'dan sonra hidrojenistasyonu açan...
 
Kişisel bilgilerinin görünmesini istemiyor. / 29.05.2012 01:17:02

Transist2011 de ,Haliç kültür mrk.de bir konuşmacıyı dinledim. Alternatif yakıtlarla ilgili. Sıradışı bir konuşmaydı, duymadığımız çözüm yollarından sözediyordu. Hidrojen enerjisinden Dünya'nın faydalanması, Türkiye'deki hidrojen enerji merkezinin engellendiğinden bahsetti. Doğalgazlı araç yüzde 35 tasarruflu, Hidrojenli, yüzde 50 tasarrufluymuş. Ulaşımda yakıt maliyetlerinin düşmesiyle ilgili Ankara belediyesi ile İstanbul belediyesini karşılaştırdı. Ankara 2000 otobüsün 1000 tanesini, doğalgazlı yaparak yaptığı tasarrufla, 1 yılda yeniliyor Otobüsleri Ankara'da üreterek. İstanbul Belediyesi, otobüs fabrikası İstanbul hoşderede olmasına rağmen, burda ürettirmeyip yurtdışından ithal ediyor. Sözen'in aldığı doğalgazlı araçlarsa , birkaçtane kalmış. Üstelik Avrupa başkentlerindeki dağıtılan hidrojenli otobüslerdende tek bir adet alınmamış. İstanbul'da ki Bm. Hidrojen enerji merkezide İETT ile,otobüs, ido, dolum tesisi kuramamışlar. Almanya Arabistan'da hidrojen enerji merkezi inşa ediyormuş. Petrol bitince satmak için.
 
Kişisel bilgilerinin görünmesini istemiyor. / 29.05.2012 22:05:20





 


İstanbul’a ‘hidrojenli’ İETT otobüsleri
 
Merkezi İstanbul’da bulunan Uluslararası Hidrojen Enerji teknolojileri Merkezi’nce yürütülen proje uyarınca, hidrojen yakıtlı 12 otobüs 2007 yılı başında İstanbul’da sefere çıkacak.
 
İstanbul
AA
                   
14 Kasım 2004— Sessiz çalışan, verimleri yüksek ve egzoz emisyonları “sıfır” olan bu otobüslerin, Topkapı-Beşiktaş, Edirnekapı-Vezneciler, Yedikule-Eminönü ve Yıldıztabya-Vezneciler hatlarında yolcu taşıyacağı bildirildi.

   
 
  NTVMSNBC Reklam  
   
 

      Birleşmiş Milletler Endüstriyel Kalkınma Teşkilatı’na (UNİDO) bağlı olarak kurulan ve merkezi İstanbul’da bulunan Uluslararası Hidrojen Enerji Teknolojileri Merkezi, İstanbul’da hidrojeni yakıt olarak kullanan otobüs projesini uygulamaya aldı. 
        Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Öğretim Üyesi ve projenin yürütücüsü Doç. Dr. Ali Ata, temiz yakıt hidrojenle çalışacak İstanbul’daki otobüs projesinin, mühendislik hesaplarını içeren keşif aşamasında olduğunu kaydetti.
        Maliyetinin yarısı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan, diğer yarısı da yurtiçi kaynaklardan karşılanacak projenin hesaplanan bütçesinin 2005 yılı başında BM organlarına sunulacağını belirten Ata, yapılan hesaplara göre projenin toplam maliyetinin 22 milyon 400 bin doları bulacağını belirtti.
        Ata, bu rakama sadece otobüs alım maliyetlerinin değil, hidrojen üretim, dolum ve dağıtım sistemleri ile gerekli teknik kadronun kurulmasının da dahil olduğunu söyledi.
       
12 HİDROJEN YAKITLI OTOBÜS 
        Proje ile İstanbul’da 12 adet hidrojen yakıtlı otobüsün çalıştırılmasının kararlaştırıldığını ifade eden Ata, şunları kaydetti:
        “Hidrojen yakıtı bildiğimiz içten yanmalı motorlarda benzin yerine kullanılabildiği gibi, yepyeni bir teknoloji olan ve kimyasal enerjiyi elektriğe çeviren yakıt pili dediğimiz sistemlerde de kullanılmaktadır. Yakıt pillerinde mekanik sistem olmadığı için hareketli parça içermez, bu nedenle sessiz çalışır. Bakım onarımları kolaydır. Verimlilikleri daha yüksek, en önemlisi de egzoz emisyonları sıfırdır. Bu avantajları nedeniyle çevreye duyarlı geleceğin teknolojileri olarak değerlendirilmektedir.”
        İstanbul’da sefere çıkarılacak hidrojen yakıtlı 12 otobüsün 8’inin yakıt pili sistemli, 4’ünün ise diğeriyle karşılaştırılması için içten yanmalı sistemle çalışacağını belirten Ata, “İçten yanmalı motorlar, yapılarında önemli oranda değişim sağlanarak, saf hidrojen yanmasına elverişli hale getirilebilmektedir. Bu tür araçlar yakıt pili temelli ekonomiye geçişte bir ara dönem olarak görülmektedir” dedi. 
        
2007’DE SEFERE BAŞLAYACAKLAR 
        Ata, projede finansman desteklerinin 2005 yılı içinde netlik kazanmasının ardından ilk otobüs siparişlerinin 2005 yılı sonları, 2006 yılı başlarında verilebileceğini belirtti.
        Hidrojenli otobüslerin imalatının günümüz teknolojisiyle en az 15 ayı bulduğunu dile getiren Ata, hidrojen istasyonu kurulumunun ise bir yılda tamamlanabildiğini kaydetti. Ata, “Bu hesaplarla 2007 yılı başlarında İstanbul sokaklarında daha önce hiç rastlamadığımız otobüslerle seyahat edebileceğiz. Otobüslerin test süresi 2 yılda tamamlanacak, ülkemiz ve İETT eşsiz bir birikimine sahip olacaktır” dedi.
        Ata, projenin en önemli amacının geleceğin teknolojisini Türk halkına tanıtarak bu konuda dikkatleri çekmek olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
        “Sanayi ve bilgisayar çağlarını kaçırmış olan ülkemizin, hiç olmazsa bu trene zamanında binmesini sağlayarak, teknoloji satın alan değil satan konumuna yükselmesine katkıda bulunmaktır. Proje, çeşitli safhalarında yerli sanayicimizi de kapsamaktadır. Yerli otobüs firmalarına da çeşitli imkanlar doğabilecektir. Ayrıca hidrojen üretiminde de yerli sanayicimize büyük imkanlar gözükmektedir. Günümüz dünyasında hidrojen temelli teknolojiler, işsizliğin yüksek boyutlarda olduğu ülkemiz için büyük imkanlar sunacak.”
        Ata, İstanbul’da İETT ve halk otobüsleriyle yılda 500 bin ton sera etkisi oluşturan egzoz gazının havaya karıştığını belirterek, otobüslerde ağırlıklı olarak hidrojen kullanılmasıyla egzoz emisyonunun büyük ölçüde azalacağını vurguladı. 
        AB’nin şu anda her bir ton karbondioksit indirimi için 6-7 Euro teşvik öngördüğünü de belirten Ata, hidrojen yakıt sistemine geçişin büyük bir ekonomik kaynak yaratacağını da kaydetti. 
        
       
 

 

 

 

Türkiye'de Hidrojen Dönemi Başlıyor

Tarih : 03.04.2009

Hidrojenle çalışan ‘yakıt pilli kesintisiz güç kaynağı’, enerjisini hidrojenden karşılayan mobil ev ile hidrojen yakıtlı golf aracı, scooter ve forklift, Bakan Güler ve Başkan Vekili Selamet tarafından kamuoyuna tanıtıldı. Bakan Güler, “Artık enerji bağımsızlık savaşında Türkiye’de var” dedi.

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Şirketlerinden İDO’nun Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojisi Merkezi (ICHET) işbirliğiyle başlattığı ‘hidrojenle çalışan yakıt pilli kesintisiz güç kaynağı’ ve diğer hidrojen projeleri, İDO’nun Yenikapı Merkez Binası’nda düzenlenen törenle kamuoyuna tanıtıldı. Törene Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi 1. Başkan Vekili Ahmet Selamet’in yanı sıra, UNIDO-ICHET Genel Direktörü Mustafa Hatipoğlu, İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, BELBİM Genel Müdürü Ahmet Kazokoğlu, Çukurova Makine Genel Müdürü Mustafa Yapıcı ve çok sayıda basın mensubu katıldı. Türkiye’nin ilk pratik uygulaması olan ve İDO’nun Yenikapı Merkez Binası’na kurulan temiz enerji teknolojisi sayesinde, elektrik kesintilerinde hidrojen ile çalışan yakıt pilli kesintisiz güç kaynağı anında devreye giriyor.

Bakan Güler; “Türkiye’de hidrojen dönemini başlatıyoruz!...”

Törende konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, artık dünyadaki enerji üretiminde Türkiye’nin de bulunduğunu belirterek, “Tanıtımını yaptığımız 5 muhteşem projeyle Türkiye’de hidrojen dönemini başlatıyoruz. Enerji bağımsızlığı savaşında Türkiye de varlığını dünyaya duyuruyor. Bu projeler Türkiye için enerji bağımsızlık savaşının en önemli hareketi” dedi.

 

‘Gezici Hidrojen Evi Projesi’nin tamamen yerli enerji kaynakları kullanarak enerjisini sağlandığını ve evin TEDAŞ veya BOTAŞ'tan enerji almadan güneş ve rüzgar enerjisini hidrojen enerjisine çevirerek kullanılabildiğini anlatan Bakan Hilmi Güler, projelerin çevreci uygulamaların en güzel örnekleri olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu; “Laf değil, eser konuşuyoruz. Hidrojen Yakıt Pilli Forklift, Yakıt Pilli Hibrid Scooter projeleri de çevre dostu ve kendi kaynaklarımızla üretildi. Bunlar durup dururken olmadı. Hükümetimizin çok geniş vizyonlu çalışmasıyla, Uluslararası Hidrojen Teknoloji Merkezini yabancıların elinden alıp, İstanbul'da kurmakla oldu bu iş. Buna 40 milyon dolar da para saydık. Bu iş böyle kolay olmadı. 2003 yılında, senelerdir konuşulan bu merkezi buraya taşıdık. Riskini aldık, bu merkezi kurduk. Başına da bilim adamlarımızı getirdik. Dolayısıyla çalışmalar sürdü, bu merkez 5 projeyi somut ürün haline getirdi ve Türk ekonomisine sanayine hediye etti. Bundan sonra diğer çalışmalar var. Bu çalışmalar Eyüp’te hidrojen dolum tesisi olacak. Oradan hidrojenle çalışan gemilerimiz Haliç’te ve boğazda İDO'nun işletmeciliğiyle yürüyecek. Diğer ürünlerle birlikte bunları yaygınlaştıracağız. Burada temel mesele şu: Biz enerjimizde büyük ölçüde dışa bağımlıyız. Ama hükümetimiz yerli kaynaklara ve yenilenebilir enerjiye ağırlık verdi. Artık sularımız boşa akmıyor. Bunlardan 1600 proje ürettik.”

Bakan Güler projede emeği geçenlere teşekkür etti

En büyük atalımı hidrojenle birlikte güneş enerjisinde yapacaklarını vurgulayan Bakan Güler, hidrojen teknolojili ürünlerin 2003 yılında temeli atılan yolculuğun kilometre taşları olduğunu, buraya bilgiyle alın teriyle gelindiğini söyledi. Güler, “Buradan tekrar şu dünyaya haykırıyorum; artık enerjide Türkiye de var. Enerji bağımsızlık savaşında Türkiye de varlığını dünyaya duyuruyor. Enerjide kriz de olsa dışa bağımlılık da olsa artık yerli kaynaklarımızla, bu güneş bizde oldukça, bu rüzgar bizde oldukça, bu jeotermal kaynaklar bizde oldukça... İşte bizim bundan sonra enerjide bağımsızlık savaşını çok rahatlıkla sağlayabileceğiz” diye konuştu.

Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojisi Merkezi’ni (ICHET) risk alarak kurduklarını ve başına da değerli bilim adamı Prof. Dr. Nejat Veziroğlu ile şu anda BELBİM Genel Müdürü olan Ahmet Kazokoğlu’nu getirdiklerini ifade eden Güler, “Ahmet Kazokoğlu çok güvendiğim kabiliyetli bir mühendis arkadaşımız. Şu anda BELBİM’in gelen müdürü ve AKBİL’i yapan arkadaşımız. İşte bu çok güvendiğim iki arkadaşımızı bu hidrojen merkezinin başına getirdik. Çalışmalar sürdü, şimdide Mustafa Hatipoğlu kardeşimiz burada çok önemli bir görev yürütüyor. Kendisi bu 5 projeyi somut ürün haline getirerek Türk ekonomisine ve sanayisine hediye etti. O bakımdan kendisine ve ekibini kutluyorum” şeklinde konuştu.

İstanbul’da boğaz akıntısından elektrik üretilecek

Tanıtım töreninde konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi 1. Başkan Vekili Ahmet Selamet de dünyanın geleceğini inşa edecek yeni enerji kaynağını aradığını, bu anlamda hidrojenin de önemli bir enerji kaynağı olduğunu belirterek, hidrojen enerjisinin geliştirilmesinde İstanbul’un lider rol üstlenmesinin kendileri için büyük bir mutluluk olduğunu söyledi. “İnsanlık, geleceğini şekillendirecek yeni enerji kaynağının; dünyasını kirletmeyecek kadar temiz, hayat kaynaklarını tüketmeyecek kadar verimli, dünya barışını tesis edecek kadar ucuz olmasını istiyor” diyen Ahmet Selamet, Yenikapı İskelesi’ne kurulan ‘Yakıt Pili Kesintisiz Güç Kaynağı’nın 35 bin dolara mal olduğunu kaydetti.

İstanbul’da 15 ay sonra denizaltı akıntısından elektrik üretilmesine ilişkin projesinin başlayacağını, ayrıca Haliç’te hizmet verecek hidrojen yakıt pilli yolcu teknesi projesinin de hızla sürdüğünü dile getiren Selamet, “Hidrojen yakıtını kullanan araçlara yönelik dolum tesisi de yapmak zorundayız. Eyüp-Feshane arasında yapacağımız dolum tesisi 2010 yılına yetiştirilecek” dedi.

Çevre dostu yakıt, sessiz ve karbondioksitsiz trafik…

Türkiye’nin ilk hidrojen yakıt pili uygulama projesini hayata geçirdiklerini ve İDO’nun Yenikapı Merkez Binası elektrik kesintilerinde artık, temiz yakıt hidrojen ile çalışan yakıt pilli kesintisiz güç kaynağıyla enerjisini sağlamış olacağını anlatan Selamet, konuşmasını şöyle sürdürdü; “İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak biz de dünyanın bu yeni enerjisinin geliştirilmesi amacıyla önemli çalışmalar yapıyoruz. Bugün bu çalışmalarımızın bir tanesinin meyvesini almak üzere bir araya geldik. Türkiye’ye örnek olacak bu çalışmadan dolayı son derece mutluyuz. 35 bin dolara kurduğumuz bu sistemde çevreyi kirleten ve zarar veren herhangi bir gaz üretilmediğinden temiz, gürültüsüz ve çevre dostu bir teknoloji artık hayatımıza girmiş oluyor. İstanbul Enerji Şirketimizin proje ortaklığında Boğazda denizaltı akıntısından 20 KW elektrik enerjisi üreteceğiz. Bu proje 15 ay sonra devreye girecek. Ayrıca buradan elde edeceğimiz enerjiyi hidrojen enerjisine çevirerek engelliler için uygun bir aracın işletiminde de kullanacağız. Yine İETT’nin proje ortaklığını üstlendiği Hidrojen motorlu otobüs projemiz var. Bu da 18 ay sonra hizmete girecektir. Yine Haliç’te çalışacak Hidrojen Yakıt Pilli yolcu teknesi projemiz var. 2010 yılının sonbahar aylarında hizmete girecek bir proje bu. Tabii ki bu hidrojen enerjisi ile çalışan araçların bir de dolum tesisini yapacağız. Bu tesisin en büyük özelliği hem kara hem de deniz taşıtına hidrojen dolumu yapabilen bir tesis olmasıdır. 12 ay sonra hizmete girecek bu tesis Eyüp iskelesi ile Feshane arasında kurulmuş olacaktır. Zamanlamaya dikkat ederseniz bu projelerimizi 2010 yılına yetiştireceğiz. Avrupa Kültür Başkenti olarak İstanbul nasıl geçmişin en muhteşem şehirleri arasında yer almış ise hayata geçirdiğimiz bu üstün teknoloji ürünü projelerle de geleceğin kentleri arasındaki öncü rolünü üstlenecektir. İnanıyorum ki bütün bu projeler hepimiz için büyük bir gurur kaynağı olmuştur. Ayrıca Dünya Hidrojen Enerji Zirvesinin 15-17 Temmuz 2010 tarihinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Merkezinde yapılacağını da bu vesileyle hatırlatmak istiyorum.  İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak bu projeyi her alana yaymak üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

 

Hidrojenle pişen kahvenin hatırı 80 yıl…

Törende konuşmaların ardından Bakan Hilmi Güler ve Ahmet Selamet, projeleri incelediler. Gezici Hidrojen Evinde pişirilen kahveyi içen Bakan Güler, “Bu kahvenin 40 yıl hatırı değil 80 yıl hatırı var. Çünkü tamamen kendi kaynaklarımızla kendi vatanımızın rüzgarından suyundan elde ettik” dedi. Bakan Güler daha sonra İDO’ya kurulan sistemi inceledi. Güneş enerjisinin artık ufuktan doğduğunu söyleyen Güler, “Türk milleti görerek inandığı için uygulamaları da gösterelim istedik. Artık trafikte motor sesi, karbondioksit ve yakıtta bağımlılık yok” şeklinde konuştu.

Kesintisiz güç kaynakları, beklenmeyen bir elektrik kesintisi sonucunda bilgisayar, haberleşme araçları veya diğer elektriksel donanımlarda oluşabilecek hata, iş kayıpları, kazalar yada veri kaybını önlemek amacıyla sisteme devamlı güç veren koruma amaçlı sistemler olarak tasarlandı. İDO’nun Yenikapı Terminalinin arka bahçesine kurulan 5 kW'lık kesintisiz güç kaynağı sistemi, bir yakıt pili ünitesi, hidrojen silindirleri ve DC/AC invertörden oluşuyor. Proje kapsamında yakıt pili güç kaynağı ünitesi uluslararası kaynaklardan temin edilirken, DC/AC invertör ve kabinler ICHET'in amacına uygun olarak yerel endüstriyi gelişmekte olan hidrojen enerji piyasasına dahil etmek için Türk şirketlerden tedarik edildi. Proje sayesinde elektrik kesintilerinde 5 kW'lik yakıt pili, kesintisiz güç kaynağı devreye girerek turnikeler, sesli duyuru sistemi ve bilgisayarlara elektrik sağlıyor.

 

    

 

******ŞOK   *** NİSAN 2012 DE GÖREVDEN ALINDI****ŞOK ***

ŞOK ŞOK ŞOK

MERK.BŞK.NİSAN 2012 DE
GÖREVDEN ALINMASI 
HİÇBİR MEDYA KURUMUNDA YER ALMADI.

 

 

 

BM.GEN SEK BAN Kİ MOON MRK. 1 HAZİRAN 2012 DE ZİYARET ETTİĞİNDE



MRK BŞK.DR.HATİPOĞLU  YOKTU.




GN.SEK. İBB BŞK. TOPBAŞ KARŞILADI



    

-KAYSERİ  HİDROJENLİ  HAFİF TİCARİ ARAÇ PROJESİ   İPTAL


   


-BURSA  HİDROJENLİ OTOBÜS PROJESİ MEÇHUL 
MEDYADA TEK SATIR YOKKEN,,.   

21 YY.DA   YAPILAN  BAŞBAKAN GÖRÜNTÜLÜ HÜRKUŞ PERVANEL UÇAK  HABERLERİ  
MANŞETLERDE  OLMASI

.  İLGİNÇ...


   

İSTANBUL BM. HİDROJEN ENERJİ MRK.   KAMUOYUNNDAN  GİZLEMEK İÇİN BİRİLERİ - ORGANİZE-ÖZEL GAYRET İÇİNDEMİ...